RİYAD MAKAEV - DOĞRUHABER/ANALİZ
Batı, dünya kontrolünü sağlamaya çalışırken sert bir kayaya çarpmış gözüküyor. Tarihin her döneminde Batı’nın Rusya çıkarlarına yönelik çıkışları hep sert biçimde karşılık görmüştür. Dünyayı komünizm tehdidi ile korkutarak sonra onu yıkma planlarına karşı birleşmeyi sağlayan Batı, Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra ortaya çıkan yeni Rusya’yı kontrol edebileceğini düşündü. Bir dönem istediğini elde eden Batı’nın tüm hayalleri, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in iktidara gelmesiyle suya düşmüş oldu. Sovyetler Birliği lağvedildikten sonra ortaya çıkan Rusya Federasyonu ilk başta güçsüz, dağılmış ekonomisi ve kontrolsüz orduya sahip iken, şimdi orduyu toparlamış, ekonomik reformlarla ülkeyi kalkındırmış ve geleceğini gören, önünde belli bir uluslararası planları olan ciddi bir devlet haline gelmiştir. Rusya Federasyonu artık 90’lı yıllarda bir grup Çeçen mücahidlerin dize getirdiği ülke değildir. Rusya dünya siyasetinin gidişatını belirleyen devletlerden biri haline gelmiş bulunuyor. Rusya “Ben varım ve Batı’nın emperyalist düşüncelerine karşı hem gücüm hem de ekonomim de buna müsaittir” diyor.
YAPTIRIMA KARŞILIK YAPTIRIM BATI’YI ETKİLER
Rusya 156 milyon nüfusa ve dünyanın dörtte biri toprağına sahip bir ülkedir. Rusya’nın silah fabrikalarında çalışan eleman sayısı bazı Avrupa ülkelerinin nüfusunun yarısından fazladır. Yine “Gazprom” şirketinin bünyesinde çalışanların sayısı yarım milyondan fazladır. Atoma ve nükleer silaha sahip olan Rusya hem de dünyanın olmazsa olmazı olan Petrol ve Doğalgaza sahip bir ülkedir. Batı ekonomik yaptırımlar uygulayarak Rusya’yı dize getirmek isterken, sanki Rusya’yı uygulayacağı hiç bir ekonomik yaptırım yokmuş gibi lanse etmeye çalışmaktadır. Rusya, bu hafta Batılı ülkelere özellikle de ABD başta olmak üzere Rusya’da üretimi olmayan araba şirketlerine karşı yaptırımları gündeme getirdi. Bu yaptırımlar uygulanırsa ABD ve AB çok ciddi problemler ile karşı karşıya kalır. Rusya bununla kendi yaptırımlarını sınırlandırmayı düşünmüyor. Rusya, Batı’ya karşı özellikle doğalgaz ihracatını da gündeme getiriyor. Rusya önümüzdeki dönemde Batı’ya doğalgaz akışını durdurma kararı alırsa Batı donacak! Batı’nın uyguladığı yaptırımlar karşısında beklediği sonuç, Rus halkın ayaklanmasıdır. Ancak her türlü ayaklanmayı susturabilen yarı diktatörlük ve yarı demokratik bir ülke olan Rusya böyle bir ayaklanmayı bastırabilir. Peki, Batı, Rusya’nın ciddi yaptırımları karşısında ayaklanacak olan kendi halkını durdurabilir mi?
BÖLGE KONTROLDEN ÇIKMIŞ DURUMDA
Durum her geçen gün tırmanırken “Rusya ve Batı arasında ciddi bir savaş olabilir mi?” sorusu gün geçtikçe çok sorulan soru olmaya başladı. Olur mu, olmaz mı bilinmez. Ancak, her iki kutup da ciddi hazırlık içerisinde... Rusya, Doğu Ukrayna sınırlarına ciddi askeri birliklerini sevk etmeye devam ediyor. Bölgeye ağır silahlar ve fiili savaştan geçen birlikler yerleşmiş durumda. Yanlışlıkla bazen roketler veya ateş açma gibi olaylar da sınırda yaşanıyor. Ukrayna ise olası bir askeri müdahale karşısında AB ve ABD’den silah yardımı talebinde bulunuyor. Bölge gerçekten kontrolden çıkmış. Bölgede Rusya, Ukrayna, ABD, AB, BM, AGİT, Kızıl Haç, Ayrılıkçılar, Gönüllüler herkes bulunmaktadır. Sanki patlamaya hazır bir bomba... Şimdiye kadar bölgede binlerce insan hayatını kaybetti, sivil hava yolları uçağı düşürüldü, Ukrayna’ya ait askeri uçaklar, tanklar ve zırhlı araçlar vuruldu. Rus askerleri, Ukrayna askerleri, ayrılıkçılar ve gönüllüler öldürüldü. Her ülkenin gizli askeri istihbaratları bölgede bulunmaktadır. Ukrayna Gazetecilerin “tatil yeri” haline gelmiş bir bölge. Böyle bir yerde savaş olmazsa ne olur acaba...?
OLAN YİNE FAKİR HALKA OLUYOR
Büyük devletler “Game of Trones” oyunlarını oynarken bu oluşan durumdan etkilenenler yine masum, fakir, elinde hiçbir şey olmayan, sadece seçimlerde sorulan halklar olacaktır. Şu anda hem Ukrayna’da hem Rusya’da, orta gelirlilerin ihtiyacı olan günlük gıda ürünlerine yüzde 20-30 civarında zam gelmiştir. Bunu fırsat bilen komşu ülkeler de hem Ukrayna’ya hem de Rusya’ya ihracatını artırmak için kolları sıvamış durumdalar. Savaş hakkında Rus atasözü şöyle der: “Kimi için savaş, kimi için öz Annesi.” Ukrayna halkı ülkesinde oluşan siyasi durum bahane göstererek Avrupa ülkelerine mülteci olarak kaçmaktadır. Avrupa istemese de halk fırsatı değerlendirecektir. Bir de Rus istihbaratı “Avrupa ülkeleri Ukraynalı mültecilere özellikle de Avrupa yanlılarına hemen oturum vererek kabul ediyor.” propagandasıyla halk yerinden yurdundan ediliyor.
Bazı Batılı eski bürokratlar, Rus oligarkların paralarının Batı’da olduğunu dolayısıyla Rusya’nın Batı’ya karşı asla savaş açmayacağını savunuyor. Ancak karşılığında Batı’nın dev şirketlerinin Rus pazarını ve Rus pazarından kazandığını kaybetmeyi gözüne alıp almadığını gündeme bile getirmiyor. Rusya, ekonomik yaptırımların devam etmesi halinde Avrupa Birliği işbirliği çalışmalarını bile durdurabileceğini ve öylece AB parlamentosunun çalışmalarını sekteye uğratacaklarını söylüyor. Durum ciddi sular gittikçe ısınıyor...