Siyonist Başbakan Benyamin Netanyahu, kabine üyeleri arasında ateşkesi en fazla isteyen kişi olarak ön plana çıktığı halde geçici ateşkesi 20 Ağustos 2014 tarihinde neden bozdu?
Bunun cevabını Siyonist yazar Harel’in Hareetz’deki ifadesinde buluyoruz. O şöyle yazmıştı: “Netanyahu Filistinli Ed-Delu ailesine ait bir evde bulunduğuna dair bilgi aldığı Kassam Tugayları Komutanı Muhammed Deyf’i öldürdüğünü ilan ederek israillileri memnun edecek manevi bir zafer kazanmak istiyordu. Bu bilgi kendisine ateşkesin sona ermesine birkaç saat kala ulaşmıştı. Bilginin ulaşmasının ardından Netanyahu iki hususta acele etti. Birincisi, Hamas’ın En-Nakab’a üç füze attığını iddia ederek, hareketin ateşkesi ihlal ettiğini söyledi. Bu, Hamas’ın kabul etmediği ve reddettiği bir husustur. İkincisi, Muhammed Deyf’i öldürmek için Ed-Delu ailesine ait eve saldırı düzenleyerek birkaç haftadır peşinde olduğu manevi zaferi kazanmak istedi.
İşgal rejiminin iddia ettiği gibi ateşkesi Filistin tarafı bozmadı. El-Arabiyye Televizyonu’nun sınırda bulunan muhabiri Ziyad Halebi de aynı şeyi söylemişti o zaman. Muhabir sınırda olmalarına rağmen Filistinliler tarafından atılan herhangi bir füze görmedikleri gibi sesini de duymadıklarını söyledi. Halebi’nin bu tespit ve tanıklığı işgal rejiminin Ed-Delu ailesine ait evi bombalayıp Deyf’in eşini ve çocuğunu öldürmesinden önceydi. İşin garip tarafı Beyaz Saray’ın hiçbir araştırma yapmadan işgal rejiminin açıklamasını esas alarak Hamas’ı ateşkesi bozmakla suçlamasıydı. Yine ilginç durumlardan biri Arap ve Arap olmayan liderlerden hiçbiri işgal rejimini kınamadı. Sadece Hamas ve direniş güçleri işgal rejimini ateşkesi bozmasından dolayı kınadılar. Mısır’ın, ateşkes girişiminin başarısız kalmasına neden olan ve karizmasını çizen işgal rejimini kınaması gereken ilk devlet olmalıydı.
Ziyad Halebi’nin oldukça erken denilebilecek bir zamanda verdiği bilgilerle Hamas sözcüsünün resmi açıklamaları Hamas’ın ateşkesi bozmadığını ortaya koyuyordu. Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin El-Kassam Tugayları sözcüsü Ebu Ubeyde saldırıdan bir gün sonra yaptığı açıklamada, Muhammed Deyf’in eşi ve çocuğu şehit olmasına rağmen kendisinin sıhhat ve afiyette olduğunu ve ateşkesi kendilerinin bozmadığını, bozan tarafın işgal rejimi olduğunu belirterek, Kahire’de bulunan Filistin heyetinden Kahire’yi terk etmesini, anlamsız olan görüşmelere de bir daha dönmemesini istedi.
Filistinlilerin Siyonistlerin hem ahlakını, hem de ateşkes konusundaki stratejisini bilmeleri, Mısır’ın ‘önce ateşkes ardından görüşmelere başlama’ önerisini haklı olarak reddetmelerine neden olmuştur. Filistin tarafı Mısır’ın ısrarı üzerine sonradan öneriyi kabul etti. Bunu Mısır ateşkes konusunda belki olumlu ve yapıcı bir tutum sergiler diye yaptı.
Netanyahu Gazze sınırındaki halkın menfaatini koruma derdinde değil. O, siyasi geleceğinin derdinde. Bu iki çıkar çatıştığında sınırdaki halkın çıkarını kendi şahsi çıkarına feda etmekten geri durmayacaktır. Bölgedeki halkın çıkarı, ateşkesin sağlanmasında ve Gazze üzerindeki kuşatmanın kaldırılmasındadır. Çünkü er ya da geç bu kuşatma son bulacaktır. Ancak Netanyahu’nun siyasi çıkar ve geleceği ön plandadır. Onun için kuşatmanın kaldırılması konusunda işgal rejiminin güvenliğini öne sürerek Mısır ve uluslararası camiayı kandırıp oyalıyor.
Bu gelişmeler karşısında direniş güçleri “Hiçbir şey sırtını kendi tırnağın kadar kaşıyamaz” diyor.
Direnişin çok önce söylediği husus budur. İşgal rejiminin ateşkesi bozup tekrar sivilleri öldürmeye başlamasından sonra bunu tekrar söylüyor…
Dr. Yusuf Rezka - Flistin Enf. Merkezi