Tarih, İslamî Direniş Hareketi (Hamas)’ın “Yenilmiş Ekin” ismini verdiği son Gazze savaşının Filistin-İşgal rejiminin tarihi mücadelesinde önemli bir istasyon, aşama ve viraj olduğunu kaydedecektir. Hem işgal rejimindeki hem de Batı ülkelerindeki uzmanların analiz ve değerlendirmelerine göre Filistin direnişi bu savaşı başından beri askeri, siyasi ve enformasyon alanında büyük bir ustalıkla idare ediyor. israillilerin siyasi, askeri ve enformasyon alanında büyük şoklar yaşamalarını sağladı ve çoğu şimdiye kadar açıklanmamakla birlikte meydanda da büyük başarılar elde etti.

Bu alanda büyük başarılar gösteren Filistin direnişi aynı şekilde uluslararası camia ile uluslararası basın yayın organlarını diğer savaşlarda yaptıklarının aksine savaşı olduğu gibi yansıtmaya ve burayla ilgili olarak farklı bir dil kullanmaya da zorlamıştır. Birçok küresel medya, hatta aşırı sağcılığıyla bilinenler bile Gazze’deki insanların yaşadığı drama ve işgal rejiminin yaptığı cinayetlere dikkat çekti.

Kassam Tugayları komutanlarının medya karşısına çıkarak işgal güçlerine karşı kendileri, insanlarını ve topraklarını savunduklarına dair verdikleri demeçler bu yayın organlarının baş haberleri oldu. Daha önce farklı tutumlar sergileyen İngiliz basını bile birçok kez Gazze’deki insani durumla ilgili haberler, makaleler, raporlar yayınladı.

Basın ve medyada bunlar olurken, çoğunlukla Batı ülkelerinde yerli halkların katılımıyla büyük gösteriler oldu. Londra ve Paris’te düzenlenen geniş katılımlı gösteri ve yürüyüşler bunlardan sadece iki tanesidir.

İngiliz bakan Sayeeda Warsi, İngiliz hükümetinin Gazze’de olup bitene karşı gösterdiği tutum nedeniyle istifa etti. Bakan Warsi’nin istifası ilk kez İngiliz vatandaşlarının işgal rejimine duydukları sempati oranını düşürdü. İşgal rejimini her zaman destekleyen Siyonist örgüt, cemaat ve dernekler savaşta her türlü hak, hukuk, sözleşme, antlaşma ve ahlaki ilkeyi çiğneyen işgal güçlerinin Gazze’de yaptıklarını meşru gösterecek bir şey bulamıyorlar.

Gazze savaşı konusunda batılı liderler tam bir kafa karışıklığı yaşıyor. Büyük devletlerin ve BM Genel Sekreterinin yaptığı açıklamalara göz atmamız bile bu liderlerin yaşadığı bocalamayı anlamamıza yeter.

ABD olmak üzere birçok batılı ülke işgal rejimine yaptığı askeri yardımlar nedeniyle ilk kez çok ciddi manada sıkıntı yaşadı. Bu yardımlar onları kamuoyu karşısında fazlasıyla zora soktu. Obama’nın askeri yardımların ancak kendi onayıyla olabileceğine dair talimatına rağmen, yardımlar tüm hızıyla devam ediyor. Böyle bir kararın belki pratik bir değeri olmayabilir. Ama bu talimat daha önemli bir duruma, yani israil’in askeri alanda yavaş yavaş birçok müttefikini kaybetme riskine işaret ediyor.

Daha önemli bir konu var. İşgal rejimi dünyanın en fazla silah satan önde gelen ülkelerinden biridir. Kassam Tugayları’nın dünyanın en güçlü tankı olarak bilinen Merkava tankını hurdaya ve demir yığınına çevirmesi, işgal rejiminin bundan sonraki silah ticaretinin daha çetin geçeceğini ve onu fazlasıyla zora sokacağını gösteriyor.

Değişen bu dengeler karşısında Arap ülkeleri ortak bir tutum sergileseydi ve Filistin direnişine destekleri güçlü olsaydı, bu savaşta tarihte alamadıklarını alacaklardı ve Filistin davasını şimdiye kadar görülmemiş bir aşamaya taşıyacaklardı.

Asıl sorun da burada zaten.

Birçok Arap rejimi Filistin halkına, davasına ve direnişine karşı işgal rejimiyle birlikte hareket ediyor; kurulan tuzaklara ortak oluyor ve tasfiye planlarına iştirak ediyor. Batılı ülkelerin yaptıkları baskılara paralel olarak Arap ülkeleri de baskı yapsaydı, Filistin direnişi ve liderleri bütün dünyanın Filistin davasıyla ilgilenmesini sağlayabilirlerdi.

Ancak asıl sorun, işgal rejimiyle birlikte hareket eden hain Arap rejimlerindedir…

Ahmed Mansur / Filistin Haber