RİYAD MAKAEV - DOĞRUHABER / ANALİZ

Batı, Rusya’ya karşı uyguladığı üçüncü aşama ekonomik yaptırımlardan sonra derin düşüncelere kapıldı. Köşeye sıkıştırılan Putin’in ne yapacağını kestiremeyen Batılı liderler, ekonomik yaptırımları uygulamakla birlikte Putin’i daha cesaretli davranmaya sürüklediklerini düşünmeye başladılar. Köşeye sıkıştırılanın ise var olan gücü ile daha cesaretli bir biçimde karşılık vermekten başka bir alternatifi yoktur.

Batı’nın gerçek amacı Ukrayna’daki rejimin değişikliği değil, Moskova rejiminin değişikliğidir. Putin her zaman Batılı liderlerin amaçlarına şüpheli yaklaşıyordu, artık şüphelerin doğru olduğunu net bir biçimde anlamış gözüküyor. Dolayısıyla, Putin’in geri adım atacak gibi bir durumu söz konusu bile olamaz. Putin, bir devlet adamının yapması gerektiği gibi, Batı’nın beklemediği şekilde karşı atağa geçti. Doğu Ukrayna sınırına 45 bin gibi askeri birliklerinin sevkiyatını gerçekleştirdi. Kuzey-Kafkasya’da ciddi savaştan geçirilen, savaş tecrübesine sahip askeri birlikler, Doğu Ukrayna sınırına sevk edildi ve artık Putin’in emirlerini bekleyerek her türlü “harekâta” hazır durumda.

RUSYA BATI YAPTIRIMINA KARŞI ALTERNATİF ARIYOR

Ekonomik yaptırımlar karşısında Rus halkı tedirgin olmuş olsa da, Putin gibi son zamanların Rusya’sının başına gelen en güçlü ve ülkesine sahip çıkan bir lider için halkını sakinleştirmek kolay olacaktır. Putin şimdiden alternatif yolları aramaya başlamış bile. Batı’dan ithal edilen ağır sanayi teknolojiye sahip olmasa da, Rusya ayakta durabilecek. Ancak günlük gıda ve sebze ithalatı Mısır, Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan, Ermenistan ve Özbekistan gibi ülkelerle telafi edecek gibi gözüküyor. Putin Rusya’ya tarım ürünleri ithalatını % 30 oranında artırmak için Mısır’ın gayrimeşru Cumhurbaşkanı Sisi ile Soçi’de anlaşma imzaladı.

Rusya, Batı’nın uyguladığı ekonomik yaptırımlara rağmen, Doğu Ukrayna’da ayrılıkçılar ve Ukrayna silahlı kuvvetleri arasında çatışma yaşandığı Lugansk ve Donetsk bölgelerindeki halkı için “insani yardım” konvoylarını bile göndermeye başladı. Özellikle Kiev, Rusya Donbas’ta askeri müdahale yürütmek için “insani yardım” kisvesi altında bölgeye konvoyları gönderdiklerini düşünüyor. Batılı liderler “insani yardım”ın açık ve şeffaf bir şekilde Kızıl Haç tarafından denetlenmesi gerektiğini dile getiriyorlar. Rusya diplomasi yollarını da tamamen kesmeden, Batı ve Kiev ile konuşarak istediğini yapıyor.

KARŞILIKLI ADIMLARLA ÜSTÜN GELME SAVAŞI

Ne yazık ki, zaman Batı ve Ukrayna tarafında değil. Rusya’da bankacılık sektörüne karşı ağır yaptırımların tam manası ile etki yapmaya başlaması epey zaman gerektiriyor. Moskova’nın döviz rezervleri mevcut ve finansmana ihtiyacı yok. Ancak savaş devam ettikçe, sorunlarla dolu Ukrayna ekonomisi, özellikle kış yaklaşırken ekonomik sorunları ile baş edemeyecek ve Ukrayna ekonomisi daha da tahrip olacak. Oluşan bu portre karşısında Batı, BM veya AGİT himayesinde uzun vadeli, kontrollü ateşkesin oluşmasını isteyebilir. Kiev ise böyle sorunlar karşısında bölgesel yönetimlere yetki devri kapsamındaki, Rus dilinin korunması ve yerel yetkililerle doğrudan seçilme sağlayan yükümlülüklerine uymayı kabul edebilir. Veya Batı, Rusya ve Batı arasında Ukrayna’nın geleceği üzerine doğrudan görüşmeler teklifinde bulunabilir...

Ancak, Putin’in ne yapacağını kimse kestiremiyor ve böyle fikirleri kabul etmeyebilir. ABD ise Ukrayna için askeri yardımın temini ve Rusya sınırları boyunca NATO’nun varlığının genişlemesinin an meselesi olabileceğini Rusya’ya hatırlatabilir. Ancak Bunun aksine Rusya’da “Josef Stalin” gibi, kendi ideolojisine sahip ve halkın çoğunluk desteğiyle iktidara gelen Vladimir Putin gibi bir lider var. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 15 sene önce Batı’nın her fırsatta uluslararası toplantılarda dalga geçtikleri, ciddiye almadıkları Rusya’yı, yeniden ayağa kaldıran bir liderdir. Rus halkının çoğu yaptığı ekonomik reformlardan değil, Rusya’nın kaybettiği imajını yeniden kazandırdığı için Putin’i destekliyor. Batılı liderler tam anlamıyla halklarının görmek istedikleri gibi birer devlet başkanları değiller. Batılı liderler artık büyük şirketler tarafından başa getirilen, daha dün o şirketlerde “sekreterlik” yapan, herhangi bir ciddi sorunlar karşısında “istifa etme hakkını” kullanan, hiç bir ideolojiye sahip olmayan, her şeyi “kariyer ve para” için yapan, “metro” ile devlet makamına giden, tipik Batılı entelektüellerdir.

Batılı, devasa iştahlara sahip olan ve dünyayı yönetmek isteyen şirketler, Putin’in kayıtsız şartsız teslim olacağını düşünüyorlarsa yanılmışlardır. Putin öyle bir yeteneğe sahip ki, Ukrayna’yı komple karıştırabilir ve hatta daha fazlasını yapar. Örneğin, Baltık devletlerinin hepsinde yakın gelecekte yok olmayacak şekilde ciddi bir kaos yaratabilir. Artık, “Rus Ayısı” uyanmış ve “bal” istiyor. Dolaysıyla, Batı attığı tüm adımlarda şunu asla unutmamalı, Putin teslim olmadan Batı’yı da karıştırabilir. Putin’in kaybedeceği hiçbir şey yok, Batı ise çok şey kaybedebilir ve bir daha toparlayamayabilir...