Direniş ve zafer, Gazze ve Gazze’deki direnişin kaderidir. Bu, onun çok büyük bir devlet olması veya egemenliğe sahip bir varlık olması nedeniyle değildir.
Tek başına savaşmak, düşmanın ve düşmanın arkasındaki güçlerin direnişi yok etme plan ve projelerini başarısız kılmak da onun kaderidir. Son savaş, onun işgale karşı yaptığı direnişin ve Siyonist rejimin Filistin halkına yönelik hesaplarını suya düşürmesinin faturasından başka bir şey değildir.
Gazze halkının direniş ve zaferinin işgal rejimindeki yansıması ise başarısızlık ve hezimettir. Tel Aviv yas bile ilan edebilir. Çünkü askerleri Gazze’den rezil, rüsvay, perişan ve yenilmiş bir şekilde kuyruğunu bacaklarının arasına alarak çıktı. Bunlar, işgal rejimindeki basın yayın organlarıyla, siyasi uzman ve analistlerin sarf ettikleri en hafif nitelemelerdir. Hükümetin tarafını tutanlarla ordunun tarafını tutanlar daha şimdiden Gazze direnişi karşısında gösterilen başarısızlığın ve hezimetin faturasını birbirine kesmeye ve bundan karşı tarafı sorumlu tutmaya başladılar.
Gazze, ortaya koyduğu direnişle yeni bir denge oluşturdu. Bu denge işgal rejiminden gelebilecek bir saldırı, savaş ve çatışmanın daha baştan başarısız kalacağını; savaşın işgal rejimine, açıktan veya Arap rejimleriyle uluslararası kurumların yaptığı gibi susarak yardım edenlerin hezimetiyle sonuçlanacağını ortaya koydu.
Gazze’de olup bitenlerle ilgili geniş çaplı araştırma, inceleme, analiz ve tahliller devam ederken, biz devam eden savaşla ilgili şunları söyleyebiliriz:
İşgalci savaşta tüneller sorunu, bölgeye istikrarı geri getirme, Hamas’ın caydırıcılığını ortadan kaldırma ve onun alt yapısını tamamıyla yok etme gibi belirlediği hedeflerden hiçbirini gerçekleştiremedi. Bu konuda tam bir başarısızlık örneği sergiledi.
2008-2009 savaşında olduğu gibi bu savaşta da işgal rejiminin planlandığı sonuçlar ortaya çıkmadı. Bu savaşta görülmemiş bir destek ve yardım alan Netanyahu başarı kazandığını söylese de onun payı ancak başarısızlık olmuştur. Netanyahu kadar, Gazze’nin yenilmesini, hezimete uğramasını, Netanyahu ile yaptıkları bölgesel ittifakın sürmesi için direnişin teslim olmasını isteyenler de hezimete uğradılar.
İşgale karşı direnişi göğüsleyen, bu konuda öncülük eden, arkasına halkı alarak büyük bir cesaret ve kahramanlıkla savaşan Hamas verdiği sözlerini yerine getirdi. Böyle bir çatışma için büyük hazırlıklar yaptı. En önemlisi direnişin yerinde kalmasını ve görevini sürdürmesini sağladı.
Gazze’ye karşı başlatılan imha operasyonlarına karşı Filistin halkının gösterdiği direniş kendisi için tam bir zaferdir. İşgalci bundan sonra yeni bir savaş başlatmak istediğinde fazlasıyla düşünmek zorunda kalacaktır. Bu konuda bölgesel destek artık ona bir fayda sağlamayacaktır. Hezimet işgal ordusunun sonu olacaktır. Yenilmez ordunun askerlerinin morali çökerken, Kassam Tugayları’nın seçkin bir grubunun sıfır noktada işgalcilerle girdiği çatışmanın ve birçok askeri öldürdüğü operasyonların görüntülerini yayınlaması yenilmez ordu efsanesini sarstı. Maddi ve manevi olarak fazlasıyla zarar gören işgal ordusundaki bir komutan “Hamas nitelikli, güçlü ve dikkatleri üzerine çeken bir ordu kurmayı başarmıştır” demek zorunda kaldı.
Düşmanın bile itiraf ettiği bu ordu oldukça zor ve ağır şartlarda, kıt imkânlarla inşa edildi. Ancak gösterdiği direnişle işgal rejimiyle onun bölgesel ve küresel müttefiklerinin direnişi bitirme planlarını suya düşürmeyi başardı. Ve bu savaştan daha güçlü çıkacaktır.
İyad El-Kara/Filistinhaber