‘Depreme hazırlık bir seferberlik havasında olur, halkın içinde olduğu bir programla, projeyle olur’
‘Deprem eğitimini kamunun ciddiye alması lazım, devlet bu eğitimleri örgütlemeli. Bunun çok büyük seferberlik halinde yapılması lazım. Vatandaş, deprem konusunu kendi gündemine almıyor, vatandaş gündemine almayınca onu yönetenler de gündemine almıyor’
Yukarıdaki iki tespit olası bir İstanbul depremi konusunda kafa yoran iki bilim insanına ait. İkisi de Profesör olan Naci Görür ve Miktad Kadıoğlu’nun üzerinde birleştiği kelime ‘seferberlik’. Kadıoğlu sözlerini daha da ileri götürüyor, depremin halkın da, yönetenlerin de gündemine girmemesinden şikayet ediyor.
"1999 sonrası duyarlılık arttı"
Aslında 1999 depremlerinin ardından deprem özellikle de İstanbul’da olması muhtemel bir deprem Türkiye`nin gündemine girdi ancak aynı sıcaklık depremin 15. yılında yok. 1999 depreminin ardından İstanbul Valisi başkanlığında 14 kişilik İl Afet Merkez Kurulu oluşturuldu. Bu kurulun üyelerinden biri de İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe’ydi. Gökçe, o dönem kurul olarak olası bir depremin ardından kentteki çadır ve toplanma alanlarını belirlediklerini ancak bu yerlerin daha sonra imara açılıp binalar yapıldığını söyledi. 2003 yılından sonra da kurulun görevi sonlandırılmış.
Toplanma ve çadır alanları karmaşası
Gökçe, o dönemde İstanbul için 470 ayrı toplanma ve çadır alanı belirlediklerini söyledi ve hatırladıklarını sıraladı: Mecidiyeköy’deki eski Likör Fabrikası alanı, Karayolları 17. Bölge Müdürlüğü arazisi, Kadıköy’de eski Otosan Fabrikası’nın bulunduğu alan, yine Kadıköy’de E5 Karayolu üzerindeki Devlet Malzeme Ofisi arazisi, Ataköy’de yine geniş bir alan. Gökçe’nin hatırlayabildikleri bunlar ve bugün bu sayılan alanların tümünün üzerinde binalar yükseliyor.

‘İstanbul’da olası bir depremde toplanma ve çadır alanları olarak belirlenen yerler neresi?’ sorusunu sorduğumuz Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’ndan bir yanıt alamadık. Şu anda İstanbul’daki deprem hazırlıkları konusunda tek yetkili kurum AFAD. Büyükşehir Belediyesi yetkilileri bu konuda tüm yetkinin AFAD’da olduğunu, kendilerinin çadır ve toplanma alanı konusunda söz sahibi olmadıklarını söylediler. AFAD, İstanbul’da halen birinin inşaatı devam eden diğeri bitmiş iki afet yönetim merkezine sahip. İki merkezde son derece teknolojik donanıma sahip. Hatta bir afet durumunda kesintisiz radyo yayını yapabilecek mobil radyo istasyonu donanımı dahi var. Elde ettiğimiz bilgiler olası bir afet durumunda AFAD kamu kurumları arasında kesintisiz iletişimi sürdürecek telsiz alt yapısına da sahip.
Afet yolları azaldı
İstanbul’da olası bir afette trafiğin akmasını sağlamak için 1999 depreminin ardından 562 cadde ve sokak ‘1. Derece Afet-Acil Ulaşım Yolu’ olarak ilan edilmişti. Bu cadde ve sokaklara park etmek kesinlikle yasaktı. Ancak şimdi bu ismi ilan edilen sokak ve caddelerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin otopark şirketi otomobillere park hizmeti veriyor. 1. Derece Afet – Acil Ulaşım Yolu tabelası artık bazı anayollarda görülebiliyor.

`Toplum dışarıda`
İstanbul’daki olası bir deprem için yapılan hazırlıkları yakından takip eden Miktad Kadıoğlu hazırlıkların yeterli olmadığı görüşünde:

Türkiye’de afete hazırlık toplum tabanlı değil.Toplum tabanlı olmayan afet yönetiminin dünyanın hiçbir yerinde başarı şansı yoktur Biz de afet kanunlarında vatandaş sadece afetzede olarak yer alıyor. Sorumluluk verilmiyor, eğitilmiyor, yönlendirilmiyor. Depremin ilk 72 satinde ortada kurtarma ekipleri olmayacak halk kendi kendini kurtarmak zorunda. Önemli olan kurtarma ekiplerinin değil, halkın yeterliliği. Uzay üssü alfa gibi afet merkezleri kuruyoruz ama toplumu ıskalıyoruz. Toplanma mekanları listeleri var ama bu vatandaşa bildirilmiyor. Japonya’da her otobüs durağında oradaki toplanma yerleri, barınma yerleri yazar. Ben Üsküdar’da oturuyorum, konunun da içindeyim ama nerede barınacağım, nereden yiyecek bulacağım, nereye başvuracağım hiçbir şey bilmiyorum. Yukarıda bir şeyler yapılıyor, listeler hazırlanıyor ama toplumun bundan haberi yok.
Kadıoğlu, deprem sonrası toplanma alanlarının donanımlı olması gerektiğini de söylüyor:
Toplanma alanlarını belirlemek değil, bu alanları hazırlamak da gerekiyor. Mesela Japonya’da deprem toplanma alanları bellidir. Oralarda altyapı hazırlanıyor, su tankları konuluyor, foseptik çukuru açılıyor, üzerine tuvaletini yerleştiriyorlar, bankı kaldırıyorsun altından ocak çıkıyor. Biz de kağıt üzerinde bile bunlar yok. Bizde sadece teknolojiye yatırım var.
Profesör Naci Görür ise deprem konusunda yetkilendirilen AFAD’ın doğru kurum olmadığı görüşünde:

AFAD bugün Kızılay gibi çalışıyor. Çok da yararlı. Irak’tan ve Suriye’den savaştan kaçanlara sahip çıkıyor ama deprem farklı, teknik bir iş. Türkiye’deki depremselliği araştırma, kentleri depreme güvenli hale getirme, halkı bilinçlendirme... Bunlar AFAD’ın yapabileceği işler değil.
Olası bir İstanbul depremi hazırlıkları, çadır ve toplanma yerleri konusunda görüşme ve bilgi talep ettiğimiz AFAD ve İstanbul Valiliği ise talebimize yanıt vermedi.
Kaynak: Al Jazeera