GAZİANTEP - Suriye’den kaçan yüzbinlerce aile, canını kurtarmak umuduyla Suriye’nin sınır bölgesi olan Türkiye’ye sığınmak zorunda kaldı. Özellikle Suriye sınırına sıfır olan Hatay, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin illerine sığınan yüzbinlerce Suriyelilerin bir bölümü devlet tarafından hazırlanan çadır kentlere yerleşirken büyük çoğunluk ise sığındıkları şehrin kenar mahallelerinde kiraladıkları tek gözlü ev ve işyerleri ile parklarda hayata tutunmaya çalışıyor.
Özellikle provokasyon niteliğinde olayların yaşandığı Gaziantep ili sanayi kenti olması nedeniyle Suriyeli mültecilerin tercih ettiği şehirlerden oldu. Resmi kayıtlara göre yaklaşık 200 bin, gayrı resmi olarak ise 300 bin civarında Suriyelinin Gaziantep yaşadığı ifade ediliyor.
Bir göz odalı yerler Suriyeli mültecilere lüks daire fiyatına kiraya verilmeye başlandı
İç savaşın başladığı ilk günlerde Suriyeli mültecilere kapılarını açan Gazianteplilerin bir kısmının, belli bir süre sonra evini yurdunu terk etmiş Suriyelileri bir kazanç kapısı görmeye başlaması birçok sorunu da beraberinde getirdi. Binaların altında, tek gözlü işyerleri, odunluk ya da kömürlük olarak kullanılan yerler Suriyeli ailelere lüks daireler fiyatına (aylık 400 TL) kiraya verilmeye başlandı. Yabancı bir memlekette beş parasız, yiyecek bir lokmayı bile zor bulan birçok Suriyeli yüksek kiralardan dolayı bazen tek gözlü yerde 4 aile kalmaya başladı. Hatta bazılarının, ev kirasını ödemek için değişik yollara başvurmaya başlaması birçok toplumsal sorunu da beraberinde getirdi. En son yaşanan olay da bunun bir örneği olarak görülüyor.
Bazı ev sahiplerinin kiracısını sebepsiz yere çıkarması mağduriyet doğurdu
Çok sayıda Suriyelilerin kente gelmesini fırsat bilen bazı ev sahipleri, kiralara zam yapmaya başlayınca Gaziantep’in yerlisi birçok kiracı yükselen kiraları ödeme sıkıntısı yaşamaya başladı. Hatta birçok ev sahibi evini Suriyeli ailelere fazla kiraya vermek için birçok kiracıyı sebepsiz yere evinden çıkarmaya başladı. Sebepsiz yere evden çıkarılan kiracılar, ev bulmakta zorlandı. Ev sahiplerinin Suriyeli mültecilerin yaşamış oldukları mağduriyeti kazanca dönüştürme çabası, bu durumdan mağdur olan yerli halkta Suriyelilere karşı gizli bir kin oluşturdu.
İşveren ucuz iş gücüne yönelince işsizlik başladı
Türkiye’nin sanayi bakımından önemli bir kenti olan Gaziantep’te daha önceleri işçi bulma sıkıntısı yaşanırken kente yerleşen Suriyeli mülteciler hayata kalmak için iş bulup çalışmaya, akşamları çocuklarına ekmek getirmeye başladı. Fabrikalarda Suriyeli işçilerin çalışmasının yasak olmasından dolayı birçok fabrika Suriyelileri kaçak yollardan ucuz çalıştırmaya başladı. Hatta bazı işyerlerinde Suriyeli işçiler asgari ücretin yarı fiyatına sigortasız çalıştırılmaya başlandı. Bazı iş sahiplerinin de, ev sahipleri gibi yurdunu terk etmiş sokaklarda aç sefil yaşayan Suriyeli mültecilerin perişanlığını ranta dönüştürmeye çalışması yerli halkın insanın işsiz kalmasına veya çok ucuz çalışmak zorunda kalmasına sebep olurken yaşananlar aynı zamanda bu insanlarda Suriyeli mültecilere karşı tepki oluşmasına sebep oldu. Yine bazı Suriyelilerin kendilerine ait işyerleri açması da tepkilerin daha da artmasına neden oldu.
Sorunların müsebbibi olarak Suriyeliler gösterilmeye başlandı
Kiralık ev bulamayan, yükselen kira fiyatını ödeyemeyen ve iş bulmakta zorlanan Gaziantep halkı, suçu yaşanan mağduriyeti kazanca çevirmeye çalışan ev sahiplerinde bulacağına oluşturulan bilinçli algının etkisinde kalarak Suriyeli mültecileri suçladı. Ve son günlerde yaşanan adli olay toplumdaki bir nevi yaşanan sıkıntıların patlama noktası oldu. Toplumun bu hassas noktasını fark eden veya topluma özellikle basın ve yayın yoluyla bu hassas noktaya getirenler hem Gaziantep halkını hem de Suriyeli mültecileri siyasi çıkarlarına kurban etmeye çalışıyor.
Vali ve belediye başkanı provokasyon dedi ama…
Yaşanan olaylarla ilgili açıklamalarda bulunan Gaziantep Valisi Erdal Ata ve Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Başkanı Fatma Şahin, yaşanan olayların birileri tarafından bilinçli olarak provoke edilmeye çalışıldığını dile getirdi. Bazı basın kuruluşlarının öldürülme olayının sebeplerini araştırma ihtiyacı hissetmeden tüm Suriyelileri suçluymuş gibi göstermesi halkta Suriyeli mültecilere karşı kötü bir algı oluşturdu. Yetkililer, yaşanan öldürülme vakasının bir kiracı-ev sahibi kavgası olduğunun altını çizse de özellikle basının öldürülme olayını çok farklı lanse etmesi, sosyal medya üzerinden yapılan Suriyeli mülteciler aleyhtarlığı sonuç verdi ve sokaklara döktürülen yüzlerce genç, ‘Suriyelileri istemiyoruz’ diyerek Suriyelilere saldırdı. Polisle çatışarak birçok işyerine Suriye plakalı araçlara zarar verdi. Protesto eylemleri özellikle belli aşiretlerin yaşadığı mahallelerde sadece gençler ve çocuklar tarafından yapılırken bazı yerel ve ulusal basın kuruluşlarının yaşanan olayları tüm Gaziantep’te yaşanıyormuş gibi sunmaya çalışması dikkat çekti.
Olayla ilgili iddialar da yabana atılır cinsten değil
Görüştüğümüz ismini vermek istemeyen bir Suriyelinin, tüm bu olaylara sebep olan ev sahibinin öldürülmesi olayı ile ilgili iddiası yabana atılır gibi değildi. Yüksek tutulan kira fiyatları, iş bulmayı bırak ekmek bulmakta zorlanan bir babanın bu kirayı nasıl ödeyeceği üzerinde iyi düşünmek gerek. İddiaya göre, ev sahibi kirasını yükseltmek ister ama Suriyeli kiracı zaten sıkıntıda olduğunu kira vermesinin mümkün olmadığını söyler ve ev sahibi parası yoksa kira yerine kızını alacağını söyler. İşte bu noktada başlayan tartışma ve bir cinayet… Yine aynı mahallede yaşayan ve ismini vermek istemeyen bir esnaf, olayların yaşandığı mahalledeki gençlerin Suriyeli mültecilerin genç kızlarını sürekli rahatsız ettiğini bunun da Suriyeli ailelerde büyük sıkıntılara sebep olduğunu söyledi. Bu olayın da biriken öfkenin dışa vurumu olabileceğini söyledi. Tüm bu iddialar ispata muhtaç olsa da yabana atılacak cinsten değil…
Bazı yerlerde gençler eylem yaparken birçok yerde Ensar ve Muhacir kardeşliği yaşanıyor
Gaziantep’te tüm bu olaylar yaşanırken yine aynı şehrin diğer mahallelerinde ise sakin bir hayat sürüyor. Medyada belki de yer bulamayan bu insanlar mahallelerine sığınmış Suriyeli ailelerle neredeyse bir aile olmuşlar. Aynı sokakta birlikte oturan bu insanlar belki de olması gereken Ensar-Muhacir kardeşliğini en güzel bir şekilde sergiliyorlar. Gaziantep’te yaşanan gerginliği sorduğumuzda ise bu olayları tasvip etmediklerini, bir şahısın yaptığı hatanın herkese mal etmenin yanlış olduğunu, komşuları olan Suriyelilerden çok memnun olduklarını söylüyorlar. Yaşanan olayların birileri tarafından bilinçli olarak büyütülmeye çalışıldığını belirtiyorlar. Gaziantep halkı, devletin bu tür sorunların yaşanmaması için acilen tedbirler almasını istiyor. Özellikle sınır geçişlerinde güvenlik önlemlerinin zayıf olmasından dolayı her türlü insanın rahatlıkla giriş çıkış yaptığına dikkat çekiyorlar.
“Bir şahsın hatası tüm Suriyeliler yüklenmesin”
Gündemin belki de en fazla konuşulanları olan Suriyeli mülteciler ise hayatta kalmak için tutundukları bir dal olan Türkiye’de; bir şahısın yaptığı adli olay üzerinden tüm Suriyelilerin kötü lanse edilmesine çok üzüldüklerini ifade ediyorlar. İç savaş sırasında zalim Esed’in serbest bıraktığı birçok tutuklunun Türkiye’ye geçiş yaptığını bu tür insanların yapmış oldukları hataların tüm Suriyelilere yüklemenin doğru olmadığını söylüyorlar.
Olayları provokasyon olarak gören STK’lar hükümetin kriz masası kurmasını istiyor
Suriyeli mültecilere geldikleri günden itibaren her türlü yardımı esirgemeyen sivil toplum kuruluşları ise yaşananların bir provokasyon olduğuna dikkat çekiyor. Olayları çıkaranların genç ve çocuklardan oluştuğuna dikkat çeken STK’lar, yerel seçim öncesi de benzer olayların yaşandığını belirtti. STK’lar Türkiye’de iç karışıklık çıkmasından nemalananların bu olayları desteklediğini, hükümetin acilen sosyal olguları göz önüne alarak çözümcü bir yaklaşımla sorunlara eğilmesini istiyorlar. Günübirlik çözümlerin veya sadece askeri tedbirlerin yeterli olamayacağını mültecilerin ve yerli halkın sorunlarını masaya yatıracak adımların atılmasını istiyor.
Diyanete bilinçlendirme çağrısı
Suriyelileri il dışındaki kamplara yerleştirmenin çözüm olmadığını ifade eden STK’lar, Suriyelilerin sosyal hayata adapte olmaları için çalışmaların başlatılmasını istiyor. Özellikle Diyanet İşleri Başkanlığının bu olaylara karşı sessiz kalmasına anlam vermediklerini belirten STK’lar, Diyanetin hem Suriyelileri hem de halkı bilinçlendirme çalışması yapması gerektiğini belirtiyor. Kamplara yerleştirilerek dışlanan insanların daha fazla tehlike oluşturabilme ihtimaline dikkat çekiyorlar.
Resmin parçalarını birleştirmek doğruya götürür
Bazen bir olayı anlamak için resmin tüm parçalarını bir araya getirmek gerekebilir. Bu tür olaylar bu şekilde iyi anlaşılabilir. Bir yandan adli bir olayı toplumsal bir olaymış gibi lanse etmeye çalışarak hükümeti suçlayan bir basın, diğer Türkiye’yi de yangın yerine çevirmeye çalışan derin güçler… Tüm bu parçalar birleştirildiğinde, aslında Gaziantep’te yaşanan olayların birileri tarafından bilinçli olarak organize edildiğini ortaya koyuyor.Tüm bunlar yetkililerin, yaşanan sorunların çözümü noktasında gerekli adımları atarken daha dikkatli olması gerektiğini gösteriyor.
(Osman Gülebak - İLKHA)