MÜCAHİD TEMEL / DOĞRUHABER / İSTANBUL
Siyonist zindanlarında 19 yıl esir kalmak… Kendi yurdunda işgal güçlerinin hukuk ve insanlık tanımaz cezaevlerinde her türlü baskı ve işkencelerle karşı karşıya kalmak… Adı, Mahmut Atun. Genç yaşında işgal zindanlarıyla tanışan Atun, işgalci siyonistlerin Filistinli esirlere uyguladığı fiili ve psikolojik işkenceleri gazetemize anlattı. Gazze’de şehidi olmayan bir ev bulunmadığını söyleyen Atun, Filistinlilerin dörtte birinin siyonist zindanlardan geçtiğini belirtti. Siyonistlerin ahlak ve sınır tanımaz uygulamalarının gözler önüne serildiği söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz.
Sizi tanıyabilir miyiz?
Ben Mahmut Atun. Kudüs’ün Surbahir köyünde doğdum. 22 yaşında İzzettin Kassam tugaylarına katıldım. İçinde bulunduğum birliğe, Filistinli esirleri ve özellikle Şeyh Ahmet Yasin’i kurtarmak için siyonist komutan ve askerleri tutuklama görevi verilmişti. Biz de 1992’de komutanlardan birini esir ettik. İsmi Nesim Tuludanu’ydu. Düşmandan Şeyh’i bırakmasını istedik. Bu esirden kurtulmak istediler. Bunun sonucunda Merci Zühür olayını başlattılar. Ardından zindana atıldım ve işgal mahkemesi tarafından 43 yıl ceza verilmişti. 19 yıla yakın cezaevinde bulunduktan sonra esir takasıyla Türkiye’ye sürgün edildim.
Filistinli esirlerin siyonist zindanlarında çektikleri sıkıntılardan bahseder misiniz?
1967 yılında işgalin başlamasından bu yana 850 binden fazla Filistinli, Siyonistlerin zindanlarında kaldı. Bu sayı Filistin topraklarında bulunan Filistinlilerin dörtte birine tekabül ediyor. Tutuklanmalar çeşitli şekillerde gerçekleştiriliyor. Bazen bir Filistinlinin evine saldırmalarından sonra, bazen de askeri operasyonda yaralı bir şekilde tutukluyorlar. Bizi tutukladıklarında da ailelerimize saldırıyorlar, evlerimizi yıkıyor. Bazen de sadece bir kişiyi esir etmek için evini, ailesi içerisinde bulunduğu sırada yıkıyorlar.
Filistinliler cezaevine girmesiyle beraber bu sefer işkence safhaları başlıyor. Bir ay veya iki ay süren işkence dönemi oluyor. Esirler üzerinde işkencenin her türlüsünü deniyorlar. İsrail istihbaratı Filistinli mahkûmlara ilk günden beri psikolojik olarak işkence yapıyorlar. Fiili saldırılar yapıyorlar. Şahsiyetine saldırıyor. Ailesiyle korkutuyorlar. Çeşitli sıkıntılar yaşatarak bu şekilde bilgi elde etmek istiyorlar. Bu işkence aşamaları genel olarak üç aşamadan geçiyor. İlk aşama doğrudan kişiye yapılan işkenceler… Mahkûmu insanlardan soyutluyor, işkenceler yaparak maneviyatını yıkmaya çalışıyorlar. Ardından ikinci aşamada ‘Bu sıkıntılı durumundan kurtulman için bize bilgi vermen lazım ta ki sana yemek verelim, uyumana izin verelim, banyo yapmana müsaade edelim’ diyerek bilgi almaya çalışırlar. Son olarak da mahkûma psikolojik olarak baskı yapıyorlar. Özel psikoloji doktorları ve bu konuda uzmanlar getiriyorlar. Esiri etkilemeye ve onun bilgi vermesi için ikna etmeye çalışıyorlar.
Mahkûmların aileleri de sıkıntı yaşıyorlar mıydı?
Aileden birinin siyonistlerin zindanında tutuklanması diğer aile üyelerini sıkıntıya sokuyor. Bunun dışında da seninle alakası olan, ailen olsun olmasın herkes sıkıntı içinde oluyor. Defalarca siyonistler tarafından evlerine baskınlar düzenleniyor. Hatta komşunun evine bile operasyon yapıyorlar. Seninle diyalogları olan bazı gençleri, tanıdıklarını da seni tutukladıkları için tutukluyorlar. Onları korkutuyor. Çalıştıkları işyerlerinden zorla kovulmalarını sağlıyorlar. Ardından yakınlarına seni ziyaret etmeleri için izin veriyorlar. Orada da yakınlarımıza sıkıntı veriyorlar. Bir gün ve daha uzun süren aramalar ve işlemler ve bekletmeler sonunda onları ziyarete kabul ediyorlar. Orada da yakınlarımızı küçük düşürecek hareketlerde bulunarak tehditler savuruyorlar. Hatta bazen ziyaretçileri de esir alıyorlar. Ardında ziyaret yerlerinde uzun süre beklettikten sonra görüştürüyorlar. Ancak Allah’a hamd olsun Filistinli halklar bu sıkıntılara alışmışlar ve onlara sabrediyorlar.
Sizler müebbet aldığınız halde zindandan kurtulmayı ümit ediyor muydunuz? Esir takası anlaşmasını bekliyor muydunuz?
Siyonistlerin zindanlarında çıkma düşüncemiz tamamen Allah’a dayanıyordu. Ve O’nun bizi zindandan çıkaracağına inanıyorduk. Çünkü Allah’ın bizi galip getireceğine inanıyorduk. Orada bulunan bütün esirler Allah’a tevekkül ediyorlardı. Ve sadece kurtuluşu O’ndan bekliyorlardı. Kişi zindana girdiği gibi bu duygular kendisini sarıyordu. Bunun için duvarlar, mahkemeler ve müebbetlerin hiçbir değeri olmuyordu. Önemli olan Allah u Teâlâ’nın ne zaman çıkacağına hükmetmesidir. Çünkü O, ezeli ilmiyle senin ne zaman çıkacağını ve ne kadar orada kalacağını biliyor. Allah’a tam dayanmayla beraber müebbet aldıktan sonra çıkmamıza, Siyonist esirlerin sebep olacağını umuyorduk.
Zindanlarda kalan mücahitler nelerle meşgul oluyorlar?
Filistinli esirlerin özellikle de İslami direnişe mensup esirlerin idari ve kültürel bazı programları bulunuyor. Bu program çerçevesinde Kur’an-ı Kerim hıfz merkezi açtık. Dört yıl sonra 200’den fazla esir hafız oldu. Bundan daha fazla sayıda da 10 ile 20 cüz ezber yaptılar. Yine 50 kardeşimiz de icazet aldılar. Yine hadis ezberleme ve bunun gibi manevi programlarla günümüzü geçiriyorduk.
Bugün Filistinli esirler nasıl bir sıkıntı yaşıyor? Son yaptıkları meşhur açlık grevinden sonra nasıl bir durumdadırlar? Ve onlara ulaşabiliyor musunuz?
Filistinli esirler şu an 29 zindana dağıtılmışlar. 1967 yılında siyonistler Filistin’i işgal ettikten sonra 29 zindan inşa ettiler. Filistinli esirlerin sayısı son saldırılardan sonra, yaklaşık 6 bin civarındadır. Bunlardan bazıları da idari tutuklulardır. İdari tutuklular zindana atıldıkları halde mahkemeye çıkarılmayan tutuklulardır. Sayıları 140 civarında olan bu kardeşlerimiz 63 gün açlık grevine girdiler. Bu şekilde idari tutuklu kanununu kaldırmak istediler. Tutuklular 6 ay boyunca mahkemeye çıkarılmıyor. Ardından 6 ay daha uzatıyorlar. Bu şekilde 10 yıl ve daha fazla uzatabiliyorlar. Bu şekilde birçok kardeş var ve neyle yargılandıklarını bile bilmiyorlar. Bundan dolayı bu kardeşler 63 gün açlık grevine girdiler. Ardından Gazze’ye yapılan bu son saldırıyla beraber açlık grevinden vazgeçtiler. Kassam’ın siyonistlere karşı sergilediği direniş, esirlerin maneviyatını yükseltiyor. Özellikle siyonist askerin tutuklanması onlara daha büyük bir moral oluyor.
Direnişin siyonist bir askeri esir etmesi Filistinli esirlere nasıl bir duygu yaşatmıştır?
Son saldırılarda direnişin siyonist askerleri esir etmesi, Filistinli esirlerin duygularında tarif edilemeyecek derecede güzel duygular oluşturmuştur. Siyonist bir askerin veya komutanın esir edildiği haberi bize çok büyük bir moral oluyordu. Esirler dışında Filistin halkının sevincini videolardan gördünüz. Yıkım ve bombardıman altında olduğu halde esir haberini aldıklarında, sevinçten sokağa döküldüler. Mahkûmları artık siz düşünün. Filistinli mahkûmlar, siyonist asker veya komutanın esir edilmesi haberiyle kendilerinin çıkacağını anlıyorlar. Çünkü Şalit, esir edildiğinde, üzerinden beş yıl geçtiği halde bin üzerinde Filistinli esir zindandan çıktı. Bunlardan yarısından fazlası da müebbet ceza almışlardı. Onlar özgürlüklerinin yolunun bu siyonist esirle gerçekleştirileceğini bildikleri için çok farklı ve güzel bir duygu yaşıyorlar.
Siyonist zindanlarda bulunan esirlerin İslam ümmetinden beklentileri nelerdir? Müslüman halklar onlar için ne yapabilir?
Siyonist zindanlarında tutuklu bulunan esirlerimizin ümmetten talep ettikleri tek şey, davalarına yardım edilmesi, sahip çıkılması ve özgürlüklerine kavuşturulmasıdır. Başka da bir talepleri yoktur. Biz zindanda olduğumuz günlerde Mescid-i Haram imamının bizim için Allah’a dua ettiğini gördüğümüzde bir sonraki gün maneviyatımız yükseliyordu. Çok mutluyduk ve seviniyorduk. Biz Allah’a dayandığımız için dışardan insanların bizim davamızı ve sorunumuzu önemsediğini gördüğümüzde çok seviniyorduk.
Şu an 1980 yıllarından beri tutuklu bulunan Filistinli esirler bulunuyor. Bunların Allah’tan başka hiçbir sığınakları yoktur. Ümmetlerinden onlarla beraber olmalarını ve onlara yardım etmesini talep ediyorlar. Sadece sözle ve konuşmayla değil amelle de onlara yardım etmesini onlara dua etmesini ve Siyonistlere baskı yapmasını talep ediyorlar. Filistin sorunu, halkının ve esirlerinin sorunu sadece insancıl bir sorun değildir. Bu ümmetin üzerinde durması gereken bir sorundur.
Siyonistlerin Gazze’ye yaptığı son saldırıda Hamas’ın, halkı ve vatanı için direndiğini ve ateşkes şartlarından birinin de esirlerin serbest bırakılması olduğunu gördük. Sizce bu Filistin halkı ve esirleri için ne ifade ediyor?
Allah, Hamas ve Kassam Tugayları’nın yardımcısı olsun. Ellerinden gelen bütün imkânları ile ümmete güzel ve mükemmel bir örneklik sergilediler. Bu kardeşlerimiz ve gençlerimiz kendilerine yapılan tüm zulüm ve baskılara rağmen yılmadılar. 8 seneden beri bu küçük yerde kuşatılan mücahitler dünyanın en güçlü ordusuyla üç savaş yapmalarına rağmen galip oldular. Siyonistlere geri adım attırmaları, ciddi kayıplar verdirmeleri ümmet için büyük bir gururdur. Dünyanın Hamas’tan ve İzzettin Kassam Tugayların’dan direnişin nasıl olması gerektiğini öğrenmesi gerekir. Yine onlardan yeryüzünde güçleri yetmediğinde yer altında nasıl savaştığını, göklerde gücü yetmediğinde denizlerin dibinde nasıl savaştığını öğrenmesi gerekir. İnşallah bu savaş dünyadaki bütün dengeleri değiştirecektir. Şu an dünya çapında çeşitli kongreler ve toplantılar yapılıp küçük şeylerden nasıl büyük şeylerin yapıldığını ve direnişin nasıl geliştirildiği bütün dünyaya gösteriliyor. Gazze’de yaşanan direniş bütün dünyaya örnektir. Siyonist devletin de sarsıntıda olduğunu ve zayıf olduğunu dünyaya gösteriyor.
Yine ateşkesin şartlarından birinin esirlerin özgürlüğü olması çok doğru bir adımdır. Direniş liderlerinin çoğunun ya kendileri ya da aileleri zindandadır. Ya da şehit olmuşlardır. Gazze’de çocukları, kardeşleri veya babaları şehit veya tutuklu bulunmayan tek bir aile yoktur. Her meselede farklı görüşler bulunuyor. Ama esirler konusunda kimse zıtlaşmıyor. Hepsinin görüşü birdir. Bu sorunun çözülmesini istiyorlar. Şu an direnişin Gazze’de sergiledikleri örneklik kabul edilebilecek örnekliktir. İnşallah hedeflerine ulaşacaklar ve siyonist zindanları boşaltacaklar.
Son mesajınız nedir?
Son mesajım gençlere olacaktır. Filistinliler üzerlerine düşeni yapıyor. Aynı şekilde sizlerin de üzerinize düşeni yapmanız gerekir. Müslümanların ‘İç sorunlarımızla ilgilendiğimiz için Filistin sorununu unuttuk’ demeleri caiz değildir. Çünkü burada Mescid-i Aksa bulunuyor. Eğer biz şu an siyonistlere galip gelemezsek diğer hiçbir yerde düşmana galip gelemeyiz. Filistin direnişi örnek alınarak İnşallah diğer her yerdeki düşmanlara karşı galip gelebiliriz.