17 Ocak 2000 tarihinde İstanbul-Beykoz’da Hizbullah Cemaati’ne yapılan operasyonu mizansen olarak değerlendiren Yeni Şafak Gazetesi köşe yazarlarından Tamer Korkmaz, 2000’den önce 90’ları içine alan ve 2000’den sonra günümüze kadar Hizbullah Cemaati’ne karşı yapılan operasyonları, işkence, iftira ve mağduriyetleri görmezden geldiği görüldü.
Aynı zamanda hukukçu olan Korkmaz, "Hizbullah, kontra bir örgüttü: Üst düzey yöneticilerinin JİTEM ve Özel Harp Dairesi ile bağlantıları hesaba katıldığında, Beykoz`daki operasyonun kurmaca karakterini çözmek zor değildi. Örgüt lideri Hüseyin Velioğlu`nun, operasyon esnasında çıkan çatışmada ölü olarak ele geçirildiği kamuoyuna duyurulmuştu, oysa hakikat daha farklı idi:
Bülent Orakoğlu`nun Yeni Şafak`taki yazısında, Velioğlu`nun başka bir yerde infaz edilip, cesedinin çatışma alanı olan Beykoz`daki villaya getirilmesini yüksek ihtimal olarak işaretlemesi, bu cümledendir!" ifadeleriyle, emniyet verilerine göre çoğunluğunu Kur`an dersi verenlerden oluşan 25 bin mensubu işkence hanelerden geçen ve halen yüzlerce mensubu cezaevinde bulunan Hizbullah Cemaati`nin vebalini aldı.
Mesnetsiz veriler üzerinden Hizbullah Cemaati’ni karalamaya çalışan Korkmaz, İstihbarat Dairesi eski Başkanvekili Bülent Orakoğlu’nun çürütülmüş iddiadan öteye gitmeyen söylemlerini yeniden dillendirmesi akıl tutulması olarak değerlendirildi.
Umut Operasyonu çerçevesinden mağdur edilenleri korumak adına kaleme aldığı yazısında Korkmaz’ın, büyük mağduriyetlere maruz kalan Hizbullah Cemaati’ni halkın nazarında ki itibarını düşürmek için İslam düşmanı odakların çürütülmüş iftiralarını hiç alakası olmayan konular arasına serpiştirerek yeniden ısıtıp servis etmesi akıllarda soru işareti bıraktı.
"Tek Bir Şahıs Dahi Domuz Bağıyla Öldürülmedi"
Korkmaz`ın, Bülent Orakoğlu`nun daha önceki iftiralarına alıntılayarak, "Özel Harp Dairesi içinde `Beyaz Kuvvetler` mensubu olarak, Hizbullah örgütüyle ilişkisine dikkat çekiyor: `İnfaz biçimleri konusunda eğitmenlik yapması, herkesi şaşırtan domuz ipiyle bağlayıp enseye çivili sopa batırma yöntemini Hizbullah militanlarına (Binbaşı Cem Ersever`le birlikte) öğretmesi, kamuoyuna yansımış bilinen sırlar arasında yer alıyor..." şeklinde suçlamalar yönelttiği Hizbullah Cemaati`nin bugüne kadar domuz bağı yöntemini hiç kullanmadığı daha önce ortaya çıkmıştı.
Hizbullah Ana Davası Avukatlarından ve aynı zamanda "Savunmalar" kitabının yazarı Hüseyin Yılmaz, katıldığı bir televiyon kanalının canlı yayınında kendisine yöneltilen bir soru üzerine domuz bağıyla adam öldürüldüğü iddiasının doğru olmadığının altını çizerek, "dosyaların çoğuna vakıf olduğum için net olarak konuşabilirim. Bir defa Hizbullah`ın kendi içini sızmış ajanları infaz ettiği Cemal Tutar`ın ifadeleriyle sabittir. Tutar ifadesinde kendisinin bir kaç kişiyi infaz ettiğini mahkemede söylemişti.
Kimler infaz edildi diye sorularsa ve isim vermek gerekirse aklıma gelenlerden biri Murat Kurtboğan`dır. Bu şahsın sorgu kasedini mahkemede izlemiştik. Hizbullah`ın yaptığı sorguda Kurtboğan isim vererek cezaevinden iki PKK itirafçısı ile birlikte çıkarıldığını, Tatvan`a götürüldüğünü, orada PKK-Hizbullah çatışması olmadığından Hizbullah ile birlikte hareket eden cami imamı Molla Gıyasettin Barlak`ı şehid ederek olaya PKK süsü verildiğini, bu şekilde Tatvan`da Hizbullah-PKK çatışması çıkarılmak istendiğini ifade ediyor.
Öldürülen şahısların hiçbirinin adli tıp raporunda medyada yer alan domuz bağı diye tadir edilen ve birilerinin çizdiği şekilde infaz edilmediği görülecektir. Tek bir şahıs dahi böyle infaz edilmemiştir." dedi.
Hizbullah Davasında 25 Bin Kişi İşkenceden Geçti!
Yeni Şafak yazarının başkalarının iftiralarıyla hukukuna girdiği Hizbullah Cemaati Lideri dahil 25 bin mensubunun 2000 ila 2003 yılları arası işkenceye maruz kaldığını söyleyen Av. Hüseyin Yılmaz, “Beykoz’da ele geçen dokümanların tamamı dosyaya konulmadı. Ve bu dokümanlar halen emniyetin elinde. Ve ben duruşmalarda bunu defalarca dile getirdim. Bu dava başından itibaren sekteye uğradı. Özellikle savunmaya (bizlere) gerekli bilgi ve belgeler verilmedi. Elde edilen verilere göre 25 bin kişi bu davadan yargılandı. Yargılanan birçok kişi örgüt üyeliğinden ceza aldı. Ceza almalarının sebebi de Beykoz’da ele geçirildiği söylenen dokümanlardır. Bu dokümanların aslı veya kopyası, ele geçen hard diskler adli emanete verilmesi gerekiyor idi. (Ancak) bu yapılmadı. Bununla 25 bin kişi ki bu emniyetin verdiği rakamdır, örgüt üyeliğinden yargılandı ve birçoğu ceza aldı. (Üstelik) bu belgelerin çoğu fotokopi gibi sığ belgelerdi ve bu belgeler üzerinden insanlar cezalandırıldı. Buda bölgede büyük bir mağduriyet duygusu oluşturdu. Suçlamalar temeli ise, (eylemciler hariç) insanların camilerde Kur’an dersi almak ve vermekten yargılandı. En büyük suçlamalar bu temelde yapıldı. Ondan dolayı da gençler, hatta 10 yaşındakiler çocuklar sorgulandı ve fiziki şiddete tabi tutuldu. Bölgemizde büyük bir mağduriyet olgusu var. Bu olgu görmezden geliniyor.” diyerek, Kormaz`ın "mizansen" olarak addettiği operasyonların ne denli büyük mağduriyetlere sebebiyet verdiğini ortaya koydu.
Hizbullah`ı Merak Edenlere Adres Gösterdi
Bu arada Kormaz`ın program yaptığı Kanal A`ya konuk olan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Hizbullah Cemaati’nin nasıl kurulduğunu, çatışma sürecine nasıl girdiğini, nasıl silahlandığını ve çatışmanın nasıl sonlandığını merak edenlerin Hizbullah Cemaati`nin internet sitesine (www.huseynisevda.biz) girerek bunu öğrenebileceklerini önerisinde bulundu. (Hürseda Haber)