Savcı Zekeriya Öz’ün 22.2.2008 tarihli talimat yazısının tepesinde “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı” yazması gerekirken “İstanbul Emniyet Müdürlüğü (CMK 250. Madde ile görevli)” yazdığı görüldü.

Öz’ün belgeyi okumadan imzaladığı, o dönem yürütülen soruşturmaların polis eliyle yürütüldüğünü ortaya koyan bu belgenin emniyet tarafından hazırlandığı ve üstteki “İstanbul Emniyet Müdürlüğü (CMK 250. Madde ile görevli)” kısmındaki hata ile ortaya çıkıyor. Yazıdaki 2007-1536 sayılı dosya Ergenekon soruşturmasının ilk iddianamesinin dosya numarası. Talimat yazısındaki hataya bakıldığında soruşturmalarla ilgili işlemlerin savcının incelemeleriyle değil emniyetin planlarıyla yapıldığı görülüyor. Söz konusu yazının savcılıkta hazırlanmadığını ortaya koyan bu hata, savcılık talimatıymış gibi gösterilen işlemlerin aslında emniyet tarafından yürütüldüğü ve yönlendirildiğini gözler önüne seriyor.

Yılmazer ve Atayün imzası
2007’de başlayan Ergenekon soruşturması ilk önce Zekeriya Öz’ün yönetiminde başlamıştı. Savcı Öz’ün ilk baktığı soruşturmaya zamanla savcılar Fikret Seçen, Ercan Şafak, Murat Yönder,Cihan Kansız, Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın atanmıştı.

Dalga dalga gelen operasyonlar sonucu ilk olarak Ekim 2008’de yargılama başladı. Devam eden soruşturmanın en önemli ayağı da Emniyet’ti. O dönem İstanbul Emniyeti’ne gelen ihbar mailleri ve mektuplarıyla birçok kişiye operasyonlar yapılmıştı. Operasyonların başında Ali Fuat Yılmazer, Yurt Atayün ve Tufan Ergüder gibi sonradan paralel yapıyla bağlantıları ortaya çıkan polis müdürleri vardı. Savcı Öz ve emniyetteki polis müdürlerinin sık sık bir araya geldiği o günlerde sıkça konuşulan konulardandı.

‘Fezleke’ iddianamesi
O dönem sanık avukatlarının en çok gündeme getirdiği iddialardan biri Emniyet tarafından hazırlanan fezlekelerin savcılar tarafından olduğu gibi iddianameye çevrildiğiydi. Savcıların emniyetten gelen ihbar mailleri, dinleme talepleri ve operasyon yapılmasına dair tüm kararların savcılar ve ilgili mahkemelerce derhal işleme konulması sık sık eleştiriliyordu. Yürütülen operasyonlarda ilk önce İstanbul Emniyet İstihbarat Dairesi suç şüphesi olan kişi hakkında araştırma yapıyor. Topladığı delilleri savcılara götürüyor. Savcılar dosyayı inceledikten sonra operasyonu başlatma kararı veriyordu. Haklarında işlem yapılanlar emniyet ve savcılıkta sorgulanıyor, daha sonra mahkeme önüne çıkarılıyordu. Mahkeme savcının iddialarını yeterli bulursa tutuklama kararını veriyordu.

OPERASYON EKİBİ EMNİYET İFTARINDA BULUŞMUŞTU
Emniyetin savcıları nasıl yönlendirdiğine dair bir başka nokta da 2008 yılı Eylül ayında İstanbul Emniyet İstihbarat Dairesi’nin gerçekleştirdiği iftar yemeğiydi. İstanbul polisinin tuttuğu bir özel tekne ile Beşiktaş adliyesinden alınan hakimler, savcılar; emniyet teknelerinin koruması eşliğinde kısa bir Boğaz gezisinden sonra İTO’nun Kandilli Cemile Sultan Korusu’nda bulunan tesislerine yanaşmıştı. Zekeriya Öz ile Ergenekon davası hakimi Hasan Hüseyin Özese tekneye bindiklerinde yan yana oturuyorlardı. İftarda çok sayıda ağır ceza hakiminin yanı sıra dönemin İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer ve istihbaratçı komiserler vardı.

Kaynak: Star