DİYARBAKIR - 1994 yılından bu yana İslami hassasiyetinden dolayı cezaevine atılan ve İslami olarak yaptığı faaliyetleri terör suçu kapsamında gösterilerek kendisine Müebbet hapis verilen Murat Salur’un ailesi kendilerine ve çocuklarına yapılan bu zulmün karşılığının ancak ve ancak Allah’ın adil hesabının olacağını söyleyerek, hiçbir zaman bu zulme boyun eğmediklerini ve eğmeyeceklerini söyledi.
Çocuğunun tek suçunun iyi bir Müslüman olması ve Allah’ın emrettiği şekilde yaşaması olduğunu söyleyen 75 yaşındaki baba Yusuf Salur, 20 yıldır cezaevinde olan oğlu Murat’a yaşatılan eziyetin ve çocukları üzerinden kendilerine yaşatılan bu ıstırabın hiçbir haklı gerekçesinin olmadığını söyledi.
“Demek ki düzen’in iyi insan ölçüsü değişmiş”
Yusuf Salur, “Çocuğumuzun cezaevinde olmasından dolayı üzülüyoruz. Çocuğumuzun uğradığı bu haksızlıktan dolayı kendisi için üzülmeyen hiçbir kimse yoktu. Bir insan düşünün ki yaşadığı çevrede bir tek kişi bile ondan şikâyetçi olmasın. Demek ki düzen’in iyi insan ölçüsü değişmiş. Nice insanlar vardır ki topluma verdiği eziyet, yaptığı zulümler aşikâr iken bunların aleyhine kimse bir şey yapmıyor ve kimse bunlara dokunmuyor. Bunu anlamak mümkün değil.” ifadelerini kullandı.
Oğlu Murat ile her zaman iftihar ettiğini söyleyen baba Yusuf Salur, oğlunun hayatı boyunca yaptığı en güzel işin kendisini Kuran’a feda etmesi ve yaptığı her işi Allah’ın rızasını gözeterek yapması olduğunun altını çizdir.
“Benim oğlum kendini Kuran’a ve İslam yoluna verdiği için zalimler O’nu cezaevine attılar”
Yusuf Salur, “Böyle bir insana canım kurban olsun. Bu yolda olduğu için oğlumla iftihar ediyorum. O, ne hırsızlık yapmış ne kimsenin namusuna tecavüz etmiş ne içki içmiş ne kumar oynamış ne esrar satmış. Oğlum, bir gün bir kahvede oturmamış. Beyaz kâğıt gibi temiz bir insandı. Benim oğlum kendini Kuran’a ve İslam yoluna verdiği için zalimler O’nu cezaevine attılar. O’na idam cezası verdiler sonra bunu müebbette çevirdiler. Müebbetten 36 yıl, 36 yıldan da 30 yıla indirdiler cezasını. Allah bize Sabr-ı cemil vermiş. İnşallah hayrını ve semeresini göreceğiz.” dedi.
Çocuklarına ve 90’lı yıllarda bölgede bir çok Müslüman’a haksız yere iftiralara edilerek cezaevlerine atıldığı ve bunlara yapılan haksızlıkların hiç kimse tarafından gündeme getirilmediğini söyleyen Yusuf Salur, yapacakları darbeler ve halka karşı kurdukları komplolar ile gündeme gelen Ergenekoncuların yeniden yargılanmasına karşın, İslami davadan cezaevine girenlerin bu haktan mahrum bırakılmasına da tepki gösterdi.
“Bu insanlar ne yaptılar?”
Yusuf Salur, “Hükümetin Allah’tan başka hiçbir sahipleri bulunmayan bu mazlumlara, bu güne kadar hep zulmedilmiş bu insanlara da aynı yolu açmaları lazımdı. Benim çocuğum gibi yüzlerce çocuk vardır. Bu insanlar ne yaptılar? Karakol mu bastılar? Polis mi öldürdüler? İnsanları mı soydular? Bu insanlar, sadece Kuran’a hizmet ettiler. Kuran’ın hizmetkârıdırlar.” ifadelerini kullandı.
Oğlu Murat Salur’un kaybolduğu günü büyük bir üzüntü ve özlemle anlatan Yusuf Salur, oğlunun bir arkadaşına uğramak için evden çıktığını ve gittiği yerde polis tarafından kaçırıldığını söyledi.
“Polis suçla mücadele ederdi. Suç işlemezdi. Biz böyle biliyorduk”
Yusuf Salur, “ Hacdan gelişimin üçüncü günüydü. Bana ‘baba ben bir arkadaşımın yanına gidip geleceğim’ dedi. Ben de ona geç kalma misafirler gelecek onlara hizmet edecek kimse yoktur dedim. Gidiş o gidiş. Nereye sorduysak haber alamadık. Gitmediğimiz yer, sormadığımız kapı kalmadı. Polisin elinde olabileceğini hiç akıl edemedik. Niye polis çocuğumuzu kaçırsın diyorduk. Hem, polis adam kaçırmazdı. Çünkü adam kaçırmak, işkence etmek suçtu ve polis suçla mücadele ederdi. Suç işlemezdi. Biz böyle biliyorduk. Oysa çok yanılmışız. Meğerse bu bölgede asıl suçları o zamanlar polis işliyormuş da haberimiz yokmuş. Bir ay tamamlandıktan son Murat’ın cezaevinde olduğunu öğrendik. En azından çocuğumuzun hayatta olduğunu öğrendik. Kalbimiz serinledi, üzerimize sanki su serpildi. Ben ve annesi görüşüne gittik. Bize arkadaşımın evine giderken polis kapıyı açtı. Arkadaşımla top oynayacağımızı söyledim beni içeriye aldılar. Hemen gözlerimi bağlayıp götürdüler dedi. 45 gün işkence altında kalmıştı.’ Bana yapmadıkları işkence kalmadı. ‘Ölebilirdim ama Allah beni öldürmedi’ demişti. Ona bu zulmü yapanları Allah’a havale ediyoruz.” diyerek yıllar sonra bile olsa kendilerine haksızlık yapanlara karşı öfkesini dile getirdi.
“21 yıldır cezaevleri arasında sürgünden sürgüne O’nu da bizi de cezalandırıyorlar”
Haksız bir yargılama ve polisin 45 gün boyunca işkence ile kendisine zorla kabul ettirip imzalattığı evraklar üzerinden mahkemeye giden cezanın Yargıtay tarafından bozularak dosyasının mahkemeye geri gönderilmesine rağmen haksız uygulamaların devam ettiğini ve 20 yıldır bu zulme maruz bırakıldıklarını ifade eden Yusuf Salur, “ 20 yıldır cezaevinden cezaevine koşuyoruz. Bingöl’e, Elazığ’a, Diyarbakır’a, Mardin’e şimdi de Tokat’a gönderildi. 21 yıldır cezaevleri arasında sürgünden sürgüne O’nu da bizi de cezalandırıyorlar. Bu sürgünlerden dolayı kendisini rahatça ziyaret edemiyoruz. Annesi 3 aydır onun görüşünden mahrum. Hastaneye giderken trafik kazası geçirdiğinden dolayı oğlunu görmeye gidemiyor. Murat uzakta olmasaydı belki burada rahatça gidip görüşümüzü yapılabilirdik. ” dedi.
“Bu güne kadar yetkililere verdiğimiz hiçbir dilekçe karşılık bulmadı”
Yıllarca oğlunu yakın yerlere nakil etmek için uğraştıklarını ama bir türlü bunu başaramadıklarını dile getiren Yusuf Salur, bu güne kadar yetkililere verdiği hiçbir dilekçesinin karşılık bulmadığını, cevap verilmediğini, işleme konulmadığını ve dikkate alınmadığını belirterek yaşadığı acı bir olayı bizimle paylaştı. “ilk kez kendisine cevabı verilen bir dilekçe cevabında kendisine cevaben; ‘Cezaevinde bulunan oğlunuz Yusuf Salur, yol parası yetersizliğinden nakli uygun görülmemiştir.’ Yazdığını belirterek, oğlu yerine kendisini mahkûm olarak gösterdiklerini ve yaptıkları bu hatadan haberlerinin dahi olmadığını belirtti.
“Ne gece ne gündüz gözüme uyku girmedi”
Oğlunu yakalandığı zaman 18 yaşına daha yeni girdiğini söyleyen Anne Hanımi Salur, oğlunun başına getirilenlere bir anlam vermenin mümkün olmadığını, 18 yaşında bir çocuğun kaçırılarak 45 gün boyunca gözaltında işkence ile kendisine yapmadığı şeyleri kabul ettirmenin insanlıkla bir alakasının olmadığını söyledi.
Anne Hanımi Salur, “Murat yakalandığından bu yana bir anne olarak ne yaşadığımı bir Allah bilir bir de ben bilirim. Dört ay yerde uyudum. Gecemi gündüzümü bir yaptım. Ne gece ne gündüz gözüme uyku girmedi. Geçen kanepede oturmuştum. Murat aklıma geldi. Çok ağladım. Kardeşleri hepsi evlendi. Çocukları oldu. Çocukları büyüdü. Ama tek suçu İslami bir hayatı kendisi için ölçü alan evladım 21 yıldır mahkûm edilmiş. Bunu hangi vicdan kabul eder soruyorum?” ifadelerini kullandı.
“Bizi bir cezaevinden diğer cezaevine koşturmak büyük bir zulüm, büyük bir işkencedir”
40 dakikalık bir görüş yapmak için yüzlerce kilometre yol gittikleri söyleyen Hanımi anne, “İçeriye girdikten sonra bakıyoruz ki görüş bitmiş. Ensemizin arkasını kaşıyarak geri dönüyoruz. Elimiz kolumuz bağlı. Ne yapabiliriz ki? Bizi bir cezaevinden diğer cezaevine koşturmak büyük bir zulüm, büyük bir işkencedir. Maddi ve manevi olarak bizi yıkıyorlar. Bu konuda biz yalnız değiliz. Cezaevindeki bütün bu insanların yakınları bu şekilde cezalandırılıyor.” dedi.
“ Adalette ayrımcılık olmaz”
Çocuğunun haksız yere yıllardır içeride tutulduğunu, yalan, iftira, işkence ve komplolarla çocuklarına bu haksızlığın yapıldığını söyleyen Hanımi anne, “ Adalette ayrımcılık olmaz. Zalimlere, darbecilere, sesleri gür çıkanlara hak var, mazlumlara hak yok. Böyle olur mu? ‘Mazlum her zaman mazlumdur. Nasılsa sesi çıkmıyor.’ denilerek bu zulüm devam ettirilecekse bu en büyük haksızlıktır. Babası da söyledi. Çocuklarımıza işkence yaparak bazı şeyleri onaylatmışlar. Oğlumun gözlerini bağlamışlar. İşkence ederek kâğıdı zorla imzalatmışlar. Zorla imzalatıyorlarmış. Okumadan imzalayacaksın demişler. Üzerine atılan suçlar onlara ait değil. İşkence yapanlar, devlet adamları ve Ergenekoncuların adamları, dışarıda işledikleri suçları bunların üzerine attılar. Bulunmayan suçluların suçu, bunların üzerine atılmış. Bunu bu gün devleti idare edenler de çok iyi biliyorlar. Buna bir dur demelerini istiyoruz. Bu zulmü sonlandırmalarını istiyoruz.” ifadelerini kullandı.
(Fikret Özkan / Hamza Adiyaman – İLKHA)