CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA / DİYARBAKIR

SUÇ DUYURUSUNDA / BULUNAN : Zekeriya YAPICIOĞLU / Hür Dava Partisi Genel Başkanı / Ehl-i Beyt Mah. Ceyhun Atıf Kansu Cad. Nehir Apt. No:117/5 - Balgat – ANKARA

ŞÜPHELİLER : 1- İsrail Başbakanı ve Bakanlar Kurulu üyeleri
2- İsrail Genel Kurmay Başkanı,
3- İsrail Kuvvet Komutanları
4- Her Kademede Görev Almış Askeri Personel
5- İsrail şebekesi içinden veya dışından yardım edenler.

SUÇ : Soykırım ve insanlığa karşı suç
SUÇ MADDELERİ : TCK’nun 76 ve 77. Maddeleri.

SUÇ TARİHİ : 15.05.1948’ den bu güne kadar

AÇIKLAMALAR : Filistin topraklarını emperyalist güçlerin desteği ve teşviki ile işgal edip 1948 yılından bu yana Filistin halkına yönelik her türlü insanlık dışı muamele ile işgal ettiği toprakları genişleten ve maalesef ülkemiz tarafından da devlet olarak hukuken tanınan terör şebekesi İsrail, mütemadiyen Filistin halkının abluka altında yaşamak zorunda bırakıldığı Gazze şeridinde yaşayan sivil halka yönelik havadan, denizden ve karadan saldırılar gerçekleştirmektedir. Bu saldırıların son halkası 2014 yılı Temmuz ayına denk gelen mübarek Ramazan ayında şiddetini artırmıştır.

 3 işgalcinin Batı Şeria’da kaybolması ve ardından öldürülmüş halde bulunmasını bahane ederek savunmasız Filistin halkına karşı adeta terör estiren siyonist çete, hava saldırıları ile Gazze bölgesinde ikamet eden masum halkın üzerine binlerce ton bombalar yağdırmakta, kadın, çocuk, yaşlı genç demeden silahsız insanları gece ve gündüz katletmektedir. İşbu Suç duyurusunun başvuru tarihi itibari katliamlar sonucu hayatını kaybeden sivil sayısı 2000’e yaklaşmıştır. Yaralıların sayısı ise on bini bulmuştur. Katledilen, yaralanan, açlığa ve ilaçsızlığa mahkum edilen, altyapının tahrip edilmesi nedeniyle elektrik ve suları kesilen, evleri yıkılanların tek suçu Filistinli olmak veya katliamlar sırasında Filistin’de bulunmaktır. Suçun amacı ise orada yaşayanları tamamen yok etmek veya kısmen yok ederek kalanları göçe zorlamak suretiyle insansızlaştırmak ve terör şebekesinin işgal ettiği toprakları genişletmektir.

Tüm dünyanın şahitliğinde ve kameralara önünde sahilde oyun oynayan çocuklar denizden atılan bombalarla katledilmiş, yaralıları hastaneye götürmeye çalışan ambulanslar hedef alınmış, yaralıların tedavisi için kıt imkânlarla hizmet vermeye çalışan hastaneler, BM denetimindeki okullar ve camiler bombalanmıştır. Sivil yerleşim yerlerine sayısız kez karadan, havadan ve denizden atılan bombalarla binlerce Filistinli masum sivilin topluca katledilmesi, binlercesinin yaralanması; hastaneler bombalanmak ve tıbbi yardım malzemelerinin girişini engellemek suretiyle yaralıların tedavilerinin engellenmesi, karadan ve denizden abluka uygulamak suretiyle ilaç ve gıda dahil hayatın idamesi için zorunlu ihtiyaç maddelerine erişimin engellenmesi ve benzeri fiillerin israil terör şebekesi tarafından işlendiği ve bu fiillerin 5237 Sayılı TCK’da tarifini bulan “soykırım” ve “insanlığa karşı suç” cürümlerini oluşturduğu tartışmasızdır.

Türk Ceza Kanunu’nun Diğer Suçlar başlıklı 13. Maddesi:

“(1) Aşağıdaki suçların, vatandaş veya yabancı tarafından, yabancı ülkede işlenmesi halinde, Türk kanunları uygulanır:
a) İkinci Kitap, Birinci Kısım altında yer alan suçlar.
b) İkinci Kitap, Dördüncü Kısım altındaki Üçüncü, Dördüncü, Beşinci, Altıncı, Yedinci ve Sekizinci Bölümlerde yer alan suçlar …”

Hükmünü amirdir. Yukarıdaki madde kapsamında bulunan ve TCK’nın İkinci Kitap, Birinci Kısım başlığı altında “soykırım” 76. maddede ve “insanlığa karşı suç” 77. maddede şu şekilde tarif edilmiştir:

“Soykırım
Madde 76- (1) Bir planın icrası suretiyle, milli, etnik, ırki veya dini bir grubun tamamen veya kısmen yok edilmesi maksadıyla, bu grupların üyelerine karşı aşağıdaki fiillerden birinin işlenmesi, soykırım suçunu oluşturur:
a) Kasten öldürme.
b) Kişilerin bedensel veya ruhsal bütünlüklerine ağır zarar verme.
c) Grubun, tamamen veya kısmen yok edilmesi sonucunu doğuracak koşullarda yaşamaya zorlanması.
d) Grup içinde doğumlara engel olmaya yönelik tedbirlerin alınması.
e) Gruba ait çocukların bir başka gruba zorla nakledilmesi.

İnsanlığa karşı suçlar
Madde 77- (1) Aşağıdaki fiillerin, siyasal, felsefi, ırki veya dini saiklerle toplumun bir kesimine karşı bir plan doğrultusunda sistemli olarak işlenmesi, insanlığa karşı suç oluşturur:
a) Kasten öldürme.
b) Kasten yaralama.
c) İşkence, eziyet veya köleleştirme.
d) Kişi hürriyetinden yoksun kılma.
e) Bilimsel deneylere tabi kılma.
f) Cinsel saldırıda bulunma, çocukların cinsel istismarı.
g) Zorla hamile bırakma.
h) Zorla fuhşa sevk etme”

Şüphelilerin işlemiş oldukları fillerin soykırım ve insanlığa karşı suç kapsamında değerlendirilmesi gerekir. Şöyle ki;

Soykırım suçunun Türk Ceza Kanununa girişinin dayanağı Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 9 Aralık 1948 Tarihli 260 A (III) Sayılı kararıyla Kabul edilmiş ve 12 Ocak 1951 Tarihinde yürürlüğe girmiş olan “Soykırım Suçunun Önlenmesi Ve Cezalandırılması Sözleşmesi”dir. TCK’nun 76. Maddesinde yapılan tanımlama da bu sözleşmenin 2. maddesinden alınmıştır.

Uluslararası Nürnberg Askeri Mahkemesi Statüsünde insanlığa karşı suçlar içinde düzenlenen soykırım suçu, Eski Yugoslavya İçin Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü (madde:4/2), Uluslararası Ruanda Ceza Mahkemesi Statüsü (madde: 2/2) ve UCM Statüsünde (madde:6) Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesindeki tanımıyla yer almıştır.

Bir grubu milli, dini, etnik veya ırki aidiyetleri nedeniyle kısmen veya tamamen yok etmek kastıyla işlenen fiiller olarak kabul edilen soykırım; Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nin 1. maddesiyle “ister barış, ister savaş zamanında işlenmiş olsun bir uluslararası hukuk suçu” olarak tanımlanmıştır. 5. Maddesi ile taraf devletlere bu suçu önleme ve cezalandırma yükümlülüğü getiren bu sözleşme, Türkiye tarafından da onaylanarak iç hukukun parçası haline gelmiştir.

Suçun objektif (maddi) unsurları;

a) Mağdurun milli, etnik, ırki veya dini bir gruba mensup olması

b) Suçun Faili (Soykırım suçunun faili herkes olabilir; ancak şimdiye kadar görüldüğü üzere failin kendisi de belli bir grubun mensubu olacaktır. Bu grup askeri, polis, paramiliter birlikler, gerilla grubu, bir devlet veya terör örgütü olabilir.)

c) Soykırım Suçunun Bir Planın İcrası Suretiyle İşlenmesi

Yukarıda belirtilen Soykırım sözleşmesi ile uluslararası ceza mahkemeleri statülerinde soykırım suçu için devlet veya örgüt tarafından hazırlanmış bir yok etme planının bulunması aranmamaktadır. Ancak böyle bir plan olmadan soykırım suçunu düşünmek hemen hemen imkansızdır. Diğer taraftan failin böyle bir planın veya bu planla ilgili politikanın bütün detaylarını bilmesi gerekli değildir. TCK’daki bu düzenlemeyi soykırım suçunun maddi unsuruna yeni bir unsur olarak değil, yok etme kastının ispatını kolaylaştıran bir unsur olarak anlamak gerekir.

d) Soykırım Suçunu Oluşturan bir fiilin bulunması;

Kasten öldürme, : Bundan anlaşılması gereken grup üyelerinin öldürülmesidir. Soykırım için TCK md. 82’de yer alan kasten öldürmenin nitelikli şeklinin bulunması gerekli değildir. Grubun önemli bir kısmının öldürülmesi gerekli değildir; bu nedenle soykırım kastıyla tek bir grup üyesinin öldürülmesi de soykırım suçunun varlığı için yeterlidir.

Kişilerin bedensel veya ruhsal bütünlüklerine ağır zarar verme: Fail, grup üyelerinden en az birine ağır bedensel veya ruhsal zarar vermelidir. Ağır ruhsal zarardan maksat, sağlığa ağır zarar verme, sakatlama, dış ve iç organlar ile duyuların ağır şekilde yaralanması anlaşılmaktadır. Cinsel saldırılar da ağır bedensel ve ruhsal zararlara neden olma fiili kapsamındadır.

Grubun tamamen veya kısmen yok edilmesi sonucunu doğuracak koşullarda yaşamaya zorlanması: Soykırımın bu şeklinde mağdurun hayat ve vücuduna doğrudan bir saldırı yapılmamakta, ancak dolaylı yollardan grup üyeleri yok edilmeye çalışılmaktadır. Yok etmeye elverişli hayat şartlarına örnek olarak, grup üyelerini toplama kamplarında hapsetmek, yaşam için zorunlu gıda, elbise, barınma veya tıbbı ihtiyaçlardan mahrum etmek gösterilebilir. Yine ağır şartlar altında icra edilen ve grubun yok olmasına elverişli sistematik sürgün de soykırım oluşturabilir.

Grup içinde doğumlara engel olmaya yönelik tedbirlerin alınması: Doğumları engellemeye yönelik tedbirler, bir grubun uzun vadede yok olmasına neden olabilir. Bu yüzden bu soykırım şekli “biyolojik soykırım” olarak da ifade edilmektedir. Kısırlaştırma, zorla doğum kontrolü (çocuk düşürme), evlenme yasağı, hatta bir grubun etnik yapısını değiştirmeye yönelik cinsel saldırı fiilleri soykırım suçunu oluşturur.

Gruba ait çocukların başka bir gruba zorla nakledilmesi: Biyolojik soykırımın ikinci şeklini, gruba ait çocukların başka bir gruba zorla nakledilmesi oluşturur. Nakletme süreklilik arz etmeli ve grubun varlığını yok etme kastıyla işlenmelidir. Başka bir gruba nakledilen çocuklar kendi sosyal bağlarından koparılmakta ve kimliğine yabancılaştırılmaktadır. Gruba ait dil, gelenekler ve ahlaki değerler çocuğa yabancı kalmaktadır. Bu hükümle, çocukların mensup oldukları gruplardan çıkarılması ve gruba yabancılaşması önlenmek istenmektedir. Çocuk deyiminden 18 yaşını tamamlamamış kişi anlaşılmalıdır (TCK md. 6/1-b).

Suçun subjektif (manevi) unsuru;

Soykırım suçunun kasten işlenen fillerle gerçekleştirilmiş olması, Yok etme kastı, soykırım suçunu diğer suçlardan, özellikle de insanlığa karşı suçlardan ayırmada en önemli kriterdir. Failin kastının grubun tamamını yok etmeye yönelik olması zorunlu değildir. Grubun önemli bir kısmını yok etmek isteğiyle hareket edilmesi yeterlidir. Bu nedenle, grubun sayıca önemli bir kısmını yok etmek kastı yanında, grubu temsil eden kesimi - örneğin yönetici kısmını - yok etmek kastı, özel kastın varlığı için yeterlidir.

B.) İNSANLIĞA KARŞI SUÇLAR

İnsanlığa karşı suçların tanımı ilk defa Nürnberg Uluslararası Askeri Mahkemesi Statüsünde (md. 6/c) yer almıştır. İnsanlığa karşı suçlar, uluslararası teamül hukukuna göre de cezai sorumluluğu gerektirmektedir. Eski Yugoslavya İçin UCM Statüsü (md. 5) ile Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü (md. 3) de uluslararası teamül hukukuna göre insanlığa karşı suçların cezalandırılabilirliğinden hareket etmektedir. UCM Statüsü md. 7 ise insanlığa karşı suç oluşturan fiilleri ve tanımlarını içeren kapsamlı bir düzenleme getirmiştir.

Suçun objektif (Maddi) Unsurları;

a) Suçu oluşturan fiillerin bir plan doğrultusunda sistemli olarak işlenmesi

UCM Statüsü md. 7/1’de ise, insanlığa karşı suçları, “herhangi bir sivil halka karşı yapılan yaygın veya sistematik bir saldırının parçasını oluşturan ve saldırının varlığı bilinerek işlenen” ve bu maddede sayılan fiiller oluşturmaktadır. Özellikle suç kurbanlarının çokluğu, saldırının yaygın olduğunu gösterir. Saldırının sistematik olması ise, her bir fiilin daha önceden mevcut bir plan veya politika takip ederek işlenmesini ifade etmektedir.

Saldırının “sistemli” olması kapsamına, bir plan doğrultusunda fiilin işlenmesi de dahildir. Bu açıdan TCK md. 77/1’deki “bir plan doğrultusunda” suçun işlenmiş olması, işlenen fiillerin “sistemli” olmasını açıklayıcı niteliktedir.

b) Saldırının toplumun bir kesimine yönelik olması

TCK md. 77/1’e göre insanlığa karşı suç oluşturan fiiller “toplumun bir kesimine karşı” işlenmiş olmalıdır. UCM Statüsünde ise, insanlığa karşı suçların “sivil halka yönelik bir saldırının parçası” olmalıdır. Bunun anlamı, suçun doğrudan bireyleri hedef almamış olması, sivil halka karşı işlenmesidir. Ancak, bir devletin veya bir bölgenin bütün halkının saldırının hedefi olması gerekmez. TCK md. 77/1’deki “toplumun bir kesimine karşı” kavramı, UCM Statüsü md. 7/1 ile birlikte yorumlayarak, sivil halkı tanımlamak için kullanıldığını kabul etmek gerekir.

c) İnsanlığa karşı suç oluşturan fiillerden birisinin işlenmesi

Hangi fiillerin insanlığa karşı suç oluşturacağı TCK md. 77/1’de sekiz bent halinde sayılmıştır. Burada sayılan fiiller, toplumun bir kesimine yönelik olarak işlenmekte olan fiillerin parçasını oluşturmalıdır. Sayılan bu bireysel fiilleri insanlığa karşı suç haline getiren, bu fiillerin planlı ve sistemli bir şekilde işlenmekte olan fiillerin bir kısmını oluşturması ve failin de kendi fiilini işlerken bunun bilincinde olmasıdır.

Suçun manevi unsuru

TCK m. 77’ye göre, insanlığa karşı suç sayılan fiiller fail tarafından “siyasi, felsefi, ırki veya dini saiklerle” işlenmelidir. Buna göre failde, özel kastın varlığı gereklidir. TCK m. 77/1’de failin “siyasi, felsefi, ırki veya dini saiklerle” insanlığa karşı suç oluşturan fiillerin işlenmesi gerekmektedir. Bu açıdan failde, maddede sayılan fiillerin “toplumun bir kesimine karşı bir plan doğrultusunda sistemli olarak işlenen” fiillerin bir parçasını oluşturduğunun ve bu saldırının siyasi, felsefi, ırki veya dini nedenlere dayanan bir ayrımcılık kastıyla hareket etmesi gerekmektedir.

Yukarıdaki açıklamalar ışığında; faşizmin en tehlikeli türü olan Siyonizm ideolojisine inanan, sahip olduğu ekonomik kaynaklar ve silah gücü nedeniyle dünyanın en tehlikeli terör organizasyonu olan israilin, Nil’den Fırat’a kadar olan topraklara sahip olmak için Yahudi olmayanları “vadedilmiş topraklar” olarak kabul ettikleri bu bölgeden çıkarmak, çıkmayanları son ferdine kadar yok etmek planının bir parçası olarak Gazze bölgesine yönelik hava, kara ve deniz yoluyla Filistin halkına yönelik katliamlarının soykırım ve insanlığa karşı suç olarak nitelendirilmesi gerektiği tartışmasızdır.

Yok etme kastının varlığının kabul edilmediği taktirde gerçekleştirilen katliamların en azından insanlığa karşı suç olarak nitelendirilmesi gerekir. Çünkü aşağıda sadece bir kısmı zikredilen katliamlar siyasi ve dini nedenlerle sivil halka karşı sistematik bir şekilde işlenmektedir.

İsrail terör devletinin kurulduğu 15 Mayıs 1948 tarihinden bu yana planlı, programlı bir şekilde belirli aralıklarla Filistin halkına karşı gerçekleştirdiği soykırım suçunun son halkası olarak Gazze şeridine yönelik 07.07.2014 tarihinde hava saldırısı ile başlattığı, 17.07.2014 günü karadan da saldırılarını genişlettiği “koruyucu hat” adlı saldırılarında işlenen suçlardan bazıları şunlardır;

08.07.2014 tarihinde Gazze`de hava saldırısı sonucu hedef alınan bir otomobilde 3 Filistinlinin öldürülmesi,

08.07.2014 tarihinde Gazze`nin güneyindeki Han Yunus kentinde "Kevari" ailesine ait bir eve düzenlenen hava saldırısında ise 7 kişinin öldürülmesi 25 kişinin yaralanması,

10.07. 2014 tarihinde savaş uçaklarının, Gazze Şeridi`nin Hayyu`r Rimal semtindeki bir araca yönelik saldırısında, Filistinli bir gazetecinin öldürülmesi,

17.07.2014 tarihinde Gazze’de savaş gemisinden atılan bomba sonucu sahilde top oynayan 4 Filistinli çocuğun öldürülmesi,

18.07.2014 tarihinde Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Beyt Hanun hastanesini top ateşiyle vurması sonucu çok sayıda hastanın yaralanması,

20.07.2014 tarihinde Gazze`nin güneyindeki Han Yunus`un doğusunda yer alan Beni Suheyla beldesinde bir eve düzenlenen bombalı saldırı sonucu Ebu Cami` ailesine mensup 28 Filistinlinin öldürülmesi,

20.07.2014 tarihinde Rafah`ın Cenine mahallesinde bir evin havadan vurulması sonucu 3 Filistinlinin öldürülmesi,
20.07.2014 tarihinde Gazze`nin Şucaiyye mahallesine düzenlenen saldırıda 72 Filistinlinin öldürülmesi, 400`den fazla Filistinlinin yaralanması,

21.07.2014 tarihinde Gazze şehrinin merkezinde yer alan 12 katlı Selam Apartmanı`nı bombalanması sonucu çoğunluğu kadın ve çocuklardan olmak üzere 12 Filistinlinin öldürülmesi, 50 Filistinlinin yaralanması,

21.07.2014 tarihinde Gazze’de bulunan El Aksa Hastanesi`nin vurulması sonucu 4 Filistinlinin öldürülmesi
21.07.2014 tarihinde Rafah`ta düzenlenen saldırı sonucu Sayyam ailesinden, yedisi çocuk toplam 11 Filistinlinin öldürülmesi, 20 Filistinlinin yaralanması

 İşlenen bu suçlar, Türk Ceza Kanunu ile Türkiye’nin yargılama yetkisi kapsamında olan suçlar olup Cumhuriyet Savcılıklarınca doğrudan soruşturulması gereken suçlardır. İnsanlığa karşı işlenmiş ve işlenmekte olan bu suçların faillerinin bağımsız mahkemelerce yargılanmalarının sağlanması ve hak ettikleri cezaya çarptırılmaları için gereken soruşturmanın derhal başlatılması için İslami ve insani sorumluluğumuz gereği işbu başvuruyu yapma gereği doğmuştur.

SONUÇ VE İSTEM :Yukarıda açıklanan nedenler ve resen yapılacak soruşturma neticesinde İsrail Devlet yetkililerinin Filistin Halkına yönelik kurulduğu günden bu yana gerçekleştirdiği saldırılarla işlemiş olduğu soykırım ve insanlığa karşı suçlar sebebiyle soruşturma başlatılmasını, müsned suçlardan dolayı düzenlenecek iddianame ile şüpheliler hakkında kamu davası açılmasını, işlenen suçun ağırlığı ve halen işlenmeye devam etmesi nedeniyle failler hakkında derhal yakalama müzekkeresi çıkarılmasını ve Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nin 1. maddesiyle “ister barış, ister savaş zamanında işlenmiş olsun bir uluslararası hukuk suçu” olarak tanımlanan suçlardan olması nedeniyle acilen iade talepnamesi düzenlenmesi ve kırmızı bülten çıkarılması için gereğini talep ederim. 05.08.2014

 Zekeriya YAPICIOĞLU