Hüseyin Kaya / doğruhaber / haber - yorum
Ekrem Dumanlı, Zaman gazetesi yayın yönetmenidir.
Sadece bir gazeteci olmadığını, Gülen grubu içerisinde önemli bir konumda olduğunu hemen herkes biliyor. O kadar ki, siyasilerle perde gerisinde yürütülen pazarlıkların birçoğunda Dumanlı’nın isminden söz edilir.
Geçenlerde “Ey zalim” başlıklı bir yazı yazdı Dumanlı.
Yazısında isim vermedi; ama her cümlesiyle Erdoğan’ı kastetti.
Gülen grubuna karşı yapılanlardan dolayı idi Dumanlı’nın bu öfkesi.
Yer değiştirmelerden başka daha hiçbir şey yapılamamışken, Mit tırlarını durduranlar bile cezaevine konulamamışken bunları söylüyor Dumanlı.
Hatta son polis operasyonu bile daha yapılmamıştı.
Canları tatlı ya ne diyelim. Bu kadar zayıf hamleler bile canlarını yakıyor demek ki.
Bir hadis ile başlıyor yazıya Dumanlı:
“Bu yazıyı sana yardım etmek için yazıyorum. Zalime yardım? Evet! Çünkü bir gün buyurdu ki, Hazreti Muhammed (sas): “Zalim de olsa, mazlum da olsa kardeşine yardım et!” Arkadaşları sordu: “Ey Allah’ın Resûlü, kardeşim mazlumsa ona yardım ederim. Ama zalimse nasıl yardım edebilirim ki?” Ve muhteşem cevap: “Onu zulümden alıkoyar, ona mâni olursun ki bu da ona yardım etmektir. ”İşte ey zalim kardeşim!”
Hem Dumanlı hem de cemaatin diğer birçok yazarı son zamanlarda yazılarında Erdoğan’a sürekli ahireti hatırlatıyorlar. Bu kesin inançlılığı gösterdiği gibi aslında biraz da çaresizliği gösterir.
Güç ellerindeyken ahireti hatırlatmak hiç gelmezdi akıllarına. Onlara ahireti hatırlatanlara ise (bıyıkları olmasa da) bıyık altından gülerlerdi.
O yüzden hükümetin psikolojik baskısından dolayı maddi açıdan zayıf düştüklerini söyleyebilirim.
Eskiden zekât ve benzeri isimler altında toplayabildikleri paraların büyük kısmını artık toplayamıyorlar. Onların “maliye ve polisinden” korktukları için para veren birçok kurum ve kuruluş şimdi korkuyu üzerinden atmış ve açıkça onları eleştirmeye başlamıştır. Eskiden onlarla görünmek prim yaparken şimdi onlarla mesafeli olmak prim yapıyor.
Devran dönünce böyle oluyor.
Ben yine ahiret konusuna döneyim. Gülen grubu gazeteci yazar ve sözcüleri ahiretten söz ediyorlar.
Hiç dönüp bakmıyorlar geriye.
Haksız yere insanları suçladılar, sahte deliller ürettiler, mağduriyetlere sebep oldular.
Gazetelerinde ve televizyonlarında yalan ve iftiraları evire çevire verdiler.
O zamanlar onlara ahireti hatırlatanlara, onları lanetleşmeye davet edenlere tepeden baktılar.
Şimdi geldikleri yere bakar mısınız?
Her iddia sahibi iddiasıyla imtihan edilir.
Ben sadece bir örnek hatırlatayım.
“Cemaatin polisleri” mazlum bir Müslümanın evini basar.
Vakit gecenin yarısını biraz geçmektedir ve kapı kırılacak şekilde dövülmektedir.
Kapıyı açan mazlum Müslüman, hemen gaddarca yere yatırılır ve boynuna basarlar.
Ellerinde uzun namlulu silahlarla içeri giren kindar bakışlılar evin altını üstüne getirir. Bulmak istedikleri bir şeyi bulamadıkları için öfkeyle ve sert davranırlar ev halkına.
Mazlum Müslüman genci kelepçeleyip evden çıkarmak üzerelerken, gencin annesi onlara ahireti hatırlatarak beddualar eder.
Pisi pis sırıtır amir konumundaki kişi ve acılı anneye aynen şunları söyler:
“İstediğin kadar beddua et, beddualarınız bize işlemiyor.”
Sırtını sağlam yere dayadığını düşünen amir rahat konuşmaktadır, çünkü yaptığı zulmü ibadet bilinciyle yapmaktadır.
Zaman önemli değil; ama sanırım sormak gerekir amir beye, hangi beddua sonuç verdi diye.