BURSA - İslam coğrafyasında uzun yıllardır yaşanan acıları İLKHA’ya değerlendiren Dünya Helal Birliği Genel Başkanı Ahmet Gelir, İslam coğrafyasında barışın sağlandığı yarınlar için, Müslüman devletlerce oluşturulmuş kolektif bir barış gücüne ihtiyaç duyulduğuna işaret etti.
Gelir, “İslam milletleri kendi idarecilerine ‘Doğu – Batı barış gücü’ diye bir şeyi teklif edebilirler. Doğu – Batı diye silahlı ve her şeyi kendinden olan bir gücün oluşturulması bu coğrafyada yeni kaymaların olmasını engellemesi açısından önemlidir.” diye konuştu.
İsrail’in Gazze saldırılarını değerlendiren Gelir, saldırıların durması için Müslümanların artık daha somut adımlar atması gerektiğini vurguladı. İslam coğrafyasında kalıcı bir barış için Müslüman devletlerin ortak bir konsensüs oluşturması gerektiğine dikkat çeken Gelir, kişisel faaliyetlerden kolektif faaliyetlere doğru adım atılması gerektiğini söyledi.
“Ortak akılla kalıcı barışa zemin sağlanmalı”
Gelir, şu şekilde konuştu: “Ramazanın sonuna doğru yaklaştık ve üzerimize bayramın gölgesi düştü. Ama Allah biliyor gıda, tarım ve hizmet sektörlerindeki riskleri çalışırken şuanda her Müslüman’ın kalbinde yara olan Filistin’i bir kenara bırakırsak biz vazifemizi yapmamış oluruz. Beddualarımız, boykotlarımız, protesto etmelerimiz şuana kadar bir anlam ifade etmedi. Elbette ki duasız Müslüman yaşayamaz, dua onun silahıdır. Ama fiili duayı uzun süre ihmal eden bir ümmetin kalbi dualarının şuanda çok da geçerli olmadığını ibretle görmekteyiz. İslam milletleri kendi idarecilerine ‘Doğu – Batı barış gücü’ diye bir şeyi teklif edebilirler. Doğu – Batı diye silahlı ve her şeyi kendinden olan bir gücün oluşturulması bu coğrafyada yeni kaymaların olmasını engellemesi açısından önemlidir diye düşünüyoruz. Bunun detaylarını elbette ki, bizi idare etmekle sorumlu olanlar da planlamalıdır. Biz sadece onların işini kolaylaştırmalı ve sivil toplum zeminini oluşturmalıyız.”
Derneğin çalışma ve faaliyet alanı ile ilgili de bilgi veren Gelir, gıda denetimi ile başladıkları bu yolda artık sosyal hayatta da nasıl helal yaşanabilineceğine dair bilinçlendirme çalışmalarında bulunduklarını kaydetti.
Gelir, şunları söyledi: “İlk ismimiz dünya helal gıda birliğiydi. Sonra baktık ki, insanın vücuduna giren şeyler sadece gıda değil. Kozmetiği önce çalıştık, sonra tarımı mecburen çalıştık sonra da turizmi ele aldık. Yani helal denince Müslüman’ın aklına gelen hayatında karşılaştığı her şeyi biz inceleme safhasına aldık, riskli olanları da bir yere not ettik. Dünya ve ukba saadeti için adımlar atmaya çalışıyoruz. Elbette ki Müslüman’ın hayatı sadece gıdadan ibaret değil. Gıdanın içinde de sadece helal üretmekten ibaret değil. Helal üretip helal taşınması ve sonra da helal kullanım metotlarının belirlenmesi olarak söylenebilir. Yani aslında bu Müslüman’ın 24 saatini kapsamaktadır.”
“Helal birliği insanın sadece yediklerinin helal olmasıyla sınırlı değildir” diyen Gelir, helal rızıkla elde edilen enerjinin nasıl sarf edildiğinin de önemli olduğunu vurguladı. Gelir söz konusu enerjinin Müslümanlar arasında kaymalara sebep olmaması gerektiğine dikkat çekti. (Zeki Aras / Veysi Siyah - İLKHA)