Selamun Aleykum

Bir tarafta mükâfatı idam (şehadet) olan izzet ve şeref, diğer tarafta cezası hükümdarlık (cehennem) olan zillet.

“Her kim şan ve şeref istiyorsa bilsin ki, şan ve şeref bütünüyle Allah’a aittir. Güzel sözler ancak O’na yükselir. Salih ameli de güzel sözler yükseltir. Kötülükleri tuzak yapanlar var ya, onlar için çetin bir azap vardır. İşte onların tuzağı boşa çıkar.” (35/FÂTIR–10)

Mısır’daki darbe herkesçe malumdur…
Seçilerek Cumhurbaşkanı olan Muhammed Mursi’nin yönetimden indirilmesi, ardından gelen ölümler ve yapılan zulümler.
Darbeye karşı gelenler adeta canlarını ortaya koydular ve bu uğurda canlarını feda etmeleri onlar için bir şereftir. Bu ilk değildi sonda olmayacaktı. İslam’ın, küfür ile olan kavgası; Hz. Âdem’in (A.s.) çocukları Habil-Kabil ile başladı ve kıyamete kadar sürecektir. Ama elbet zafere ulaşacak olanlar Mü’minlerdir. Ortada bir zulüm var ve herkesin bu konuda duyarlı olması ve tepkisini dile getirmesi gerek. Biz de bu konuda elimizden geldiğince, her ortamda protesto etmeliyiz.


Sosyal Medya’da, yazılı ve görsel basında çeşitli kampanyalarla gündemde tutmaya çalışmalıyız. Baktığımız da, bu kampanyaların sadece bir kaç ülkeyle sınırlı kalıyor olması bizi şaşırtmıyor. Tabii ki; ABD, AB ve diğer devletlerin bu idamlara neden hala sessiz kaldıklarını anlamak çok da zor değil. Sisi ve darbeci ekibinin kime ve neye hizmet ettiğini biliyoruz. Darbenin hemen ilk günlerinde Mazlum Filistin halkı payına düşeni aldı. Firavun Sisi, Hamas’ı etkisiz hale getirmek için Hamas’ın ülkedeki tüm faaliyetlerini yasakladı. Müslüman Kardeşler’den Hamas’ın altını oymaya yönelen Sisi yönetimi İsrail ablukası altındaki Gazze Şeridi’nin ‘can damarı’ niteliğindeki 1200 tüneli de yıktı. Bununla da yetinmeyip Gazzeye açılan Refah Sınır Kapısı’nı da kapattı. Bütün bunlara baktığımızda batı emperyalizminin neden sessiz kaldığını çok rahatlıkla anlayabiliriz.
 

Ama Biz, battı neden hala sessiz derken, aslında amaç onları yardıma çağırmak değil, ikiyüzlülüklerini belirtmek içindir.
Zira biz, Hz. İbrahim(a.s.) ateşe atılmasını da biliriz. “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir! Diyerek, Allah’a karşı eşsiz bir teslimiyet örneği sergilemiş ve sadece Allah’tan yardım dilemişti. Biz de sabırla, direnişle yalnız ve yalnız âlemlerin Rabbi olan Allah’tan yardım diliyoruz.
Ama diğer yandan bu Batı emperyalizminin insanları modernlik, özgürlük ve demokrasi safsatasıyla nasıl kandırdıklarını anlatmak ve bunu herkese duyurmak gerek.

Batının ne isteği bellidir…
Özgür olun ama bizim istediğimiz şekilde hareket edin. Bizim sizden istediklerimiz, Ülkenizin çıkarları ile ters düşse bile hiç itiraz etmeden yerine getirin. Bize karşı itaatkâr olun, ne vakit, nerede ve kimle, neye ve kime karşı çıkacağınızı biz size söyleriz. Mesela en ufak bir şeyde sokağa dökülün, çevrecilik, hayvan hakları, özgürlüğümüz kısıtlanıyor adı atında ülkenizi ateşe verin dediğimiz de, asla ‘Neden’ diye sormayın. Diğer yandan idam edilecek olan ve zulüm gördüğü için ülkesinden göç etmek zorunda kalan insanların hakları için sessiz kalın. O sizin işiniz değil. Size düşen önünüze konulan senaryoya göre rolünüzü yerine getirmektir. Biz, sizi ‘özgürlükler’ adına kamufle ederiz. Kimse size anarşist, provokatör ve zorba diyemeyecek. Sizi öyle bir şekilde tanıtacağız ki, her biriniz birer özgürlük neferi olacaksınız. Ölenleriniz ise özgürlük şehidi olacak. Bütün zulümleri size, özgürlük adına yaptırtacağız. Her birinizi emrimize amade birer ‘özgür insan’ yapacağız.

 

Demokrat olun ama bizim politikalarımızın dışına sakın çıkmayın. Sizlere, dünyanın en zalim insanlarından liderler seçeceğiz. İşledikleri bütün suçlara rağmen, yaptığı bütün zulümlere rağmen kimse kınayamayacak. Biz, sizin nasıl yaşayacağınızı, nerede neyi giyeceğinizi ve bizim istediğimiz şekilde yaşamayanları nasıl dışlayacağınızı söyleriz. Hangi kurum ve kuruluş hakkında ayaklanmanız gerektiğinizi bildiririz. Seçimle iş başına gelmiş başkanları darbeyle devirdiğiniz de bile, sizi tüm dünyaya demokrat, özgürlükçü ve milletinin hakkını koruyan insanlar olarak tanıtacağız. Bu dünyada uyuyan bu kadar insan varken bunu yapmamız çokta zor olmayacaktır.

Siz bunları yaparken tabii ki onlar da boş durmayacaktır; ülkenizdeki bütün yeraltı kaynaklarını bir bir talan edecekler. Ülkenizin ekonomisine balta vurup bir gecede ülkenizi milyon $’lık zarara uğratacaklar. Özgürleştireceğiz diyerek yoksullaştıracaklar, demokratlaştıracağız diyerek kutuplaştıracaklar. Bunları yaparken de onları asla düşman görmeyeceksiniz. Onlar size birer kurtarıcı gibi görünecekler. Ama uyandığınızda ise iş işten geçmiş olacak. Çoktan her şeyiniz elinizden alınmış olacak.
İşte bu Batı’nın yapmak istediğidir.

Mısır’daki İdamlara gelirsek…
 

Zilleti kabul etmeyenler idam sehpalarına çıkartılıyor. Bu Emperyalist güçlerle iş birliği içerisinde olan zalimlere karşı duranlar hakkında idam kararları veriliyor. Onlar tek tek tutuklanıp zindanlara atılıyor. Çünkü dışarda olmaları çok tehlikelidir ve Batı emperyalizminin sonunu getirecek birer İslami Devrim Mücahididir. Zalimin karşısında eğilmek kitaplarında yer almaz. Hak için hiç çekinmeden, kefenlerini alıp meydanlara çıkan yiğitlerdir onlar. Zalimler, Onları susturmak için öldürmekten ve idam ettirmekten başka çare olmadığını çok iyi bilirler.

Ama nafile… Tehditler işe yaramaz… İnanların kalplerinde zerre kadar korku oluşmaz.

 

Firavun, Hz. Musa’ya karşı Sihirbazları toplattırdığı vakit…
“Sihirbazlar, ‘Ey Musa! Ya sen at, ya da önce biz atalım! Dediler. Hz. Musa, ‘Hayır, siz atın.’ dedi. Yere attıkları ipleri ve bastonları, onların sihirleri dolayısıyla, Hz. Musa’ya gerçekten hareket ediyorlarmış gibi görünüyordu!”
Sihirbazların yapmış olduğu bu sihirle ortaya çıkan görüntüler, Firavun ve adamlarını sevindirmişti. Onların galip geleceğinden son derece emindiler. Bu ürkütücü manzara, gözleri büyülenmiş olan halkı ise çok korkutmuştu.
Hz. Musa (a.s.), Allah (c.c.)’dan aldığı emir üzerine asasını yere bırakınca, büyük bir ejderhaya dönüşen asa bütün yılanları yutuvermişti. Bu müthiş manzara karşısında sihirbazlar onun yaptığının bir sihir olmadığını anlayıp derhal secdeye kapandılar ve hep bir ağızdan, “Musa ile Harun’un Rabbine iman ettik.” dediler.
Hz. Musa (a.s.)’ın yaptığının, kendilerinin yaptığı gibi bir sihir değil; aksine İlahi bir güç olduğunu anlamışlardı. Çünkü onlar sihirbazdı ve sihri en iyi bilen, en iyi yapan kişilerdi. Bu nedenle Hz. Musa’nın yaptığının sihir olmadığı hemen anladılar ve secdeye kapanarak, âlemlerin Rabbi olan, Hz. Musa (a.s.) ve Hz. Harun (a.s.)’m rabbine iman ettiklerini söylediler.
Bunun üzerine Firavun dedi ki;
‘Ben size izin vermeden ona iman ettiniz ha! Şüphesiz bu, halkı ülkeden çıkarmak için şehirde kurmuş olduğunuz bir tuzaktır. Yakında başınıza gelecekleri göreceksiniz: Yemin olsun ki, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim! Sonra da, topunuzu astıracağım!’

 

Sihirbazlar ise ona; ‘Şüphesiz biz, Rabbimize döneceğiz. Senin bize kızman ve bizden intikam alman da, sırf Rabbimizin ayetleri gelince onlara iman etmemizden dolayıdır.’ dediler (ve sözlerini şu dua ile tamamladılar) Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve bizi Müslüman olarak öldür.”
Gördüğünüz gibi zalimlerin isimleri değişse de, yapılan zulüm, ezilenler ve öldürülenler hep aynı.
İşte karşınız da Firavun Sisi ve diğer yanda inanmış Mazlum Müslümanlar.
Şu kesin bilinmelidir ki; İnanmış Mücahitleri ölümle korkutmak yersizdir.
Şamil Basayev’in dediği gibi; ‘Bir mücahidi güldürmek istiyorsanız onu ölümle korkutun.’ Onlar imanlı kalplere sahiptir. Zalimlerin kendilerine vereceği cezanın sadece bu dünyada geçerli olduğunu çok iyi bilirler. Hem öldürülseler bile, davaları yok olmaz bilakis kanlarıyla daha büyür ve daha diri olur. İslam ve onurları için mücadele eden insanlar ölümden korkmaz. Ölüm İslam Mücahitleri için bir kurtuluştur. Çünkü Şehadet her mücahidin kalbindeki gizli bir sevdadır. İzzet, şeref ve ar-namus Şehadet yolunun üstündedir.

 

Bizi buradan Sisi’ye ve darbeye destek veren Mısır halkına sesleniyoruz. Bu vahşete sessiz kaldığınız sürece asla özgürleşemezsiniz. Unutmayın ki; Firavunlar; halinden memnun olup direnmeyen kölelerin sayesinde varlıklarını sürdürürler. ‘Kardeşim Sen Özgürsün.’

Allah, Mü’minlerin canlarını ve mallarını Cennet karşılığında satın almıştır. Zalimler ise sadece Cehenneme odun olacaklar.
 

Yakup İşeri / İstanbul