Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Oğuzhan Tan, televizyonda yayınlanan Ramazan programlarının giderek aynılaştığını söyledi.
Aynı konuların aynı konuklar tarafından ve pek sathî bir şekilde ele alındığını; araştıran, merak eden, genç ve eğitimli kitleye hitap eden programların bulunmadığını belirten Tan, sosyal medyada paylaştığı eleştirel mesajında şu satırlara yer verdi:
“Ramazanda güllaç tarifi versem daha makbule geçebilirdi belki.
Ama ben Ramazan aynının vazgeçilmezlerinden olan ‘TV’de Ramazan Programı’ tarifi vereceğim.
Önce bir bahçe veya tarihi cami avlusu bulunur. Sepeti andıran bir koltuk takımı alınır. Bir ilahi grubu tedarik edilir. İlahilerin kâlû belâdan kalmasına dikkat edilir.
Buğulu buğulu “eyyvallah” diyebilen, “neşve” kelimesinden haberdar, “kurbiyyet değil mi hocam kurbiyyet!” diye arada bir konuşmacıya destek verebilen, varsa yoksa tasavvufa bağlayan, her bir ismin sonuna ya da başına tumturaklı ekler koyan bir sunucu bulunur.
Kadrolu Ramazan konukları
Konuklara gelince; kadrolu ramazan konukları 70 kişiden ibarettir. Bunlardan herhangi biri olur. Zaten sair günlerde de diğerleri gelecektir. Konukların sahurda bir yerde, iftarda başka bir yerde konuşturularak serinletilmeleri sağlanır. Farklı sorular sorulmayarak yorulmamaları sağlanır. Çünkü sayıları çok az olan konuk kadrosunu Ramazan sonuna dek idareli kullanmak çok mühimdir.
Ramazan 30 gün.
En az 30 ulusal kanalda 30 iftar, 30 sahur programı var.
Konuşanlar aynı, konular aynı. İlahiler aynı. İftarı sahurdan; sahuru iftardan ayırt eden bir şey yok. Birinci gündeki iftar programı ile yirminci gündeki sahur programı aynı. Sığ, zevksiz, yapmacık. Üstelik bu aynılık, 10 senedir böyle.
Tamam böyle yapan yapsın. Ama herkes de aynı şeyi yapmasın be birader.
Yapımcılar neden farklı formatlar düşünmüyorlar?
Ya da bu durumu ne zamana kadar sürdürmeyi düşünüyorlar?
(İstisnalar çok az ve siz onları biliyorsunuz.)”
www.islamvemedya.com