AĞRI – Nihat Özmen dosyasını takip eden Av. Mirhan Özbekli müvekkilinin gözaltında bulunduğu sırada meydana gelen çatışmadan sorumlu tutulduğunu ve ailesinin tazminata mahkum edildiğine dikkat çekerek, insanların sudan bahaneler ile mahkum edildiklerini kaydetti.
Nihat Özmen’nin Avukatı Mirhan Özbekli, öncelikle bu tazminat davasını doğuran nedenler üzerinde durulması gerektiğini belirterek, “Nihat Özmen 2000 yılında Erzurum’da çarşıda gözaltına alınıyor. Belli bir süre sonra polisler, Nihat Özmen’in Erzurum’da ikamet ettiği adresine gidiyorlar. Ve polis Nihat Özmen’i adrese götürüyor. Adreste bir çatışma yaşanıyor. Çatışmada bir polis ölürken bir poliste yaralanıyor. Nihat Özmen ise saatler öncesinden gözaltına alınmış olmasına rağmen bu çatışmadan sorumlu tutuluyor.” Diyerek olayın kısa bir seyrini hatırlattı.
Özbekli, devletin, ‘Çatışamaya sebep olduğun için meydana gelen zararı karşılamak zorundasın’ diyerek tazminat Nihat Özmen’e davası açtığına dikkat çekerek, “Mahkeme ise ailenin aleyhine karar veriyor, tazminat davasından mahkum ediyor. Yargıtay’da mahkemenin verdiği kararın aksine ‘Kişi gözaltındayken çatışmadan sorumlu tutulamaz’ hükmü ile önce kararı bozuyor. Daha sonra tekrar açılan davadan yine ailenin aleyhine karar veriliyor, Yargıtay ise bu defa kararı onaylıyor. 2006 yılında ailenin ikamet ettiği eve el konuluyor. Bu yetmezmiş gibi İçişleri Bakanlığı bu sefer 29 bin lira değerinde tazminat davası açıyor. Geçtiğimiz günlerde bu davada sonuçlandı, mahkeme aileyi yine mahkum etti.” İfadelerini kaydediyor.
Özbekli, son karara da itiraz edeceklerini ifade ederek değerlendirmesine şöyle devam etti: “ Yargıtay nasıl oluyor da, ilk verdiği kararın aksine hareket edebiliyor. ‘Kişi gözaltında olduğundan dolayı çatışmadan sorumlu tutulamaz’ hükmünü nasıl oluyor da ‘Kişi çatışmaya sebep olduğundan dolayı’ hükmünü onaylıyor. Ayrıca çatışma esnasında evde bulunan Nihat Özmen’in eşi Şefika Özmen ise eski CMK’nın 146’cı maddesine göre örgüt üyeliğinden yargılanıyor. Buna rağmen aile bu davalara mahkum ediliyor. Mesele kurt-kuzu meselesine benziyor. İnsanları mahkum etmek için herhangi bir gerekçenin olmasına gerek yok. ‘Ne olursa olsun sen suçlusun’ denilmişse iş bitmiştir. Hukuk devleti gereği yapılmalıdır ve adilane bir dava yürütülmelidir.”
14 yıl önce İslami çalışmasından dolayı Müebbet hapse çaptırılan ve cezaevine konan Nihat Özmen’in eşi Şefika Özmen ise, kendileri için zulmün hiçbir zaman tükenmediğini ifade ederek, “İsrail’in Filistinlilere yaptığı ile Türkiye’nin mütedeyyin kesime yaptığı ile aynı olduğuna dikkat çekti.
Devletin hazinenin eksikliğini kendilerinden evlerini alarak temin ettiğini ifade eden Şefika Özmen, “ Gerçekten bize yönelik hukuksuzluklar başını almış gidiyor. İçişleri Bakanlığı`ndan bize yönelik tazminat davası açıldı. Ve bu tazminat davası sonucunda barındığımız evimize 2006 yılında el konuldu. Sözde Devlet Hazinesinden azalma olduğu için açılan tazminat davası sonucunda evimiz elimizden alındı. Ardından bir tazminat davası daha açıldı. Biz bedel ödeyeceksek ödemeye hazırız buna iman ediyoruz. Elhamdülillah umurumuzda değil. Açılan ikinci tazminat davasında da 29 bin lira değerinde dava açıldı. Şu anda buna da mahkum olduk. İsraillin Filistinlilere yapmış olduğu sıkıntıyı, zulmü bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti elinde görüyoruz. Hani İsrail bir Filistinli aileyi darmadağın eder, evin erkeğini gözaltına alır, zindana atar. Öte taraftan ailenin barındığı evi buldozerlerle yıkarlar ya. İşte buda aynı mantık. Belki evimiz buldozerlerle yıkılmadı ama açılan tazminat davalarıyla elimizde avucumuzda ne varsa hepsini aldılar. Ve gördüğümüz kadarı ile bu sadece dindar mahkumlara yapılıyor. Artık bu zulme son verilmeli ” ifadelerini kaydetti. (Ömer Adıgüzel - İLKHA)