Hasan Yılmaz / Doğruhaber / Rehberlik
Emeklerin ve alın terinin ekildiği evreden hasat evresine geçerken en önemli unsur beklemektir. Bekleme kavramı, zaman içerikli olduğundan bir tarafı ufku gösterir. İnsanlar ise hep ufukta güzelliklerin olmasını ister. Bu süreçte olumsuz şeyler duymak, görmek istemez. Hastamızın durumu, tahlil sonuçları, sınav sonuçları bunların en güzel örneğidir.
Bekleme evresinde beklentilerimiz karşılanınca mutluluğumuz iki kat artar. Sevincimizden güzel şeyler mırıldanırız. Hatırlayalım: Kâinatın Efendisi, Mekke’den Medine’ye hicret ederken ashap kendisini bekledi. Sürekli yüksek yerlere çıkıp onun gelmesinin özlemi ve telaşı içindeydi. Kâinatın efendisi görününce, Ashap güzel sözler sarf ederek sözlerini nağmeleştirdi.
Bekleme, her ne kadar çile olarak algılansa da gizemlerle doludur. Zamansal beklemelerin ileriye dönüklüğü, bekleyenlerin beklenme sürecindeki erdemlilikleri ileride güzelliklerin yaşanacağının işaretidir. Tarih boyunca böyle olmuştur. Peygamberler, Evliyalar, çile karşısında sebat gösterenler tarihin gerçekleridir. Bu güzel insanlar sıkıntılar karşısında ya mükâfatlandırmış ya da bu çileler karşısında mum olup, kendini yakıp başkalarını aydınlatmışlardır.
Kur’an’da Yüce Rabbimiz ’in ayetlerinde işaret ettiği sırlardan biri de bir işin sonuçlanması için müminlerin sabırla beklemeleri gerektiğidir. Yüce Kitabımız Kur’an’a baktığımızda, Peygamberlerin de Salih Müslümanların da, kendilerine vaat edilen başarıya ulaşmak için belli bir süre beklemeleri öğütlenmiştir. Nitekim Peygamberlerin hayatlarına bakıldığında da bu önemli gerçek anlaşılabilmektedir. Sevgili Peygamberimiz (sav)’e ilk vahiy kırk yaşında iken gelmiş, Hz. Musa için Allah, kırk günlük bekleme süresi belirlemiştir.
Bekleme evresi, bütün bilimlerin de ortak evresidir. Bütün bilimsel çalışmalarda bekleme süreci kaçınılmazdır. Hatırlayalım: Newton’u Arşimet’i…
Beklemeler olmasaydı, bugün ne elma ne hamam bu kadar mana kazanırdı. Sonucun öncülü olan bu evre, insanın yalnızlaştığı, bireyciliğin, egoizmin yaşandığı değil aslında; sabrın ve tevekkülün evresidir. Yıllarca emek sarf eden bilginlerin hayatlarından müşahede ediyoruz. Bu insanlar bir iş yaptıktan sonra sonucunu düşünmeksizin şöyle söylemişlerdir. Mevla’m neylerse güzel eyler. Bilinçli söylenen bu söz bütün hastalıkların ilacı, değerler tecrübesidir.
Rablerine sığınıp güvenenler, iyi bilirler ki yaradan dilemedikten sonra Hz. Nuh gibi uzun ömürlü de olsak tüm gayretimizle çalışsak da bizlere inananların sayıları az olabileceği gibi, dilediği takdirde de topluluk- topluluk inananlar olacaktır. Bu yüzdendir ki asıl sonuçlar Allah katındadır.
Yıllar önce bir arkadaşımız yüksek puan almasına rağmen iki yıllık bölümleri tercih etmişti. Tercihler gelmeyince durumuna üzülerek sessizleşip gözyaşı dökünce, içimiz cız etmişti. Bizler, ‘Hayırlısı olsun’ demekten başka bir söz bulamamıştık. Bir yıl sonra ise daha güzel bir bölüm kazanarak Rabbim, kendisine tahmin etmediği makamı nasip etmişti. Sonuç olarak ‘Bizim hayır bildiğimizde şer, şer bildiğimizde hayır olabilir.’ Rabbim kendisine sığınıp gerçek bekleyenlere güzellikler nasip etsin.
Selam ve dua ile…