MERSİN - Zekâtlarını veren insanların öncelikle fakir ve muhtaç olan insanları gözetlemesi gerektiğinin altını çizen Mersin İl Müftüsü Ali Melek, zekât veren kişinin malında fakirin hakkı olduğu belirtti.

Ramazan ayı münasebeti ile vatandaşların zekâtını dağıttığı bu günlerde, Mersin İl Müftüsü Ali Melek zekât hakkında İlke Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu.
Kur’an’ı Kerim’de namazla birlikte zekâtın da genel olarak zikredildiğine dikkat çeken Melek, bu ibadetlerin genel olarak birlikte zikredilmiş olmasının, öneminin ne kadar büyük olduğunu gösterdiğini açıkladı.

Melek, “Yüce Allah’ın bize vermiş olduğu ve zekât verebileceğimiz malda aynı toplum içerisinde yaşadığımız fakir ve yoksul olan insanların da hakkı vardır. Ve onların hakkını da Yüce Allah’ın bir emri olarak yerine getirmemiz gerekir. Artıcı dediğimiz bir malın üzerinden kameri bir yılın geçmesi ile zekât farz olmaktadır. Zekât verecek olan bir insan, malın 40’ta biri ya da yüzde 2,5 vermelidir. Burada bu ibadet, fakir ve muhtaç olan Müslüman’ın hakkı olarak verilmesi gerekir.” dedi.

“Zekât toplumsal huzuru getirir”

Ramazan ayı içerisinde Müslümanların zekâtlarını verme konusunda bir yarış içerisinde olduklarını aktaran Melek, “İnsan bir takım nefsanî duygular içerisindedir. Yani insanın dünyaya karşı bir sevgisi muhabbeti vardır. İşte bu hırsı önleyecek şey, hırsı haline gelmeyecek bir davranış biçimi ortaya koymaktır. İşte o davranış biçimi de zekâttır, sadaka-ı fıtır, hayır yapmak, insanlara yardımcı olmaktır. Zengin olan, ekonomik yapısı iyi olan insanlarımızın toplum içerisinde ki zayıf halka dediğimiz fakir, yoksul, yetim görüp gözetmesi gerekmektedir ki işte din bize bunu emrediyor. Bu toplumsal huzuru da getiren bir davranıştır. Toplumsal barışı da getiren bir husustur. Zenginden zekâtı alan fakirlerden de onlara doğru bir saygı köprüsü oluşacaktır. İşte bu temin edildiği zaman o toplum içerisinde huzursuzluk ve mutsuzluk olmaz. Husumet olamaz, insanlar arasında bir yakınlık olur.” ifadelerini kullandı.

“Zekât Kur’an’ı Kerim’de zikredildiği kişilere verilir”

“Biz diğer insanların problemlerini giderdiğimiz ölçüde Yüce Rabbimiz de bizim problemlerimizi hem bu dünya da hem de kıyamette çözüme kavuşturacağını beyan etmiştir” diyen Melek, “Zekât Kur’an’ı Kerim’de zikredildiği kişilere verilir. Genel ölçü kişinin fakir ve muhtaç olması esastır. Öte yandan günümüzde köle olmadığı için onları ifade etmiyoruz. Hayır Müslüman olmayanlara da yapılabilir fakat zekât mutlak surette Müslümanların hakkıdır. Zekât verirken annemize, babamıza, nenemize, çocuklarımıza, torunlarımıza fakir de olsa zekât verilmez. Çünkü bunlara bakmak ile mükellefiz. Ama kardeş, amca, dayı, hala v.b zekât verilir. Zekât camii, Kur’an kursu, hayır kurumu yapımına v.s şeklinde veya herhangi bir binanın dikimi hastane, köprü, yol şeklinde zekât verilmez. Hayır, kurumları aldıkları zekâtları kendi ihtiyaçları için kullanamazlar ancak fakire verebilirler.” şeklinde konuştu.

Günümüzde zekâtın genel olarak nakit verildiğini ifade eden Melek, “Zekât günümüzde nakit olarak verilmektedir. Fakat buğday, hurma, üzüm, un olarak da verilebilir. Köy kesimi dediğimiz yerlerde kişi buğday ile uğraşıyorsa elbette ki oradaki buğdaydan verebilir. İlla ki, ona da sen nakit vereceksin deme şansımız olmaz. Ama artık şehirleşen günümüzdeki toplum içerisinde genelde bu nakit ile verilmektedir.” dedi. (Osman Öksüz-İLKHA)