DİYARBAKIR - Ramazan ayının son on gününe girilirken İtikaf sünnetinin önemine dair Araştırmacı-Yazar Nihat Çam açıklamalarda bulundu.

Açıklamasında itikâfın tanımını yapan Çam, “İtikâf, bir mescitte Allah’ın rızasını kazanmak için belli adap içerisinde bir müddet kalmaktır. Sünnet olan İtikâf Ramazanın son on gününde yapılandır. Peygamber Efendimiz Medine’ye hicretinden sonra her yıl Ramazanın son on gününde itikâfa çekilir, bütün geceyi ve gündüzü ibadet ile ihya ederdi. İtikâfa giren kimse büyük bir zatın kapısında oturup, ‘İhtiyacımı almadıkça buradan ayrılmam’ diyen bir ihtiyaç sahibine benzer.” dedi.

Ayet ve hadislerden örnekler veren Çam, İtikafın önemini şu şekilde sıraladı;

“İtikâf ile ilgili olarak Rabbimiz: Mescitlerde itikâfta iken eşlerinize yaklaşmayın. Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır. Bu sınırlara yaklaşmayın, Allah kendisinden sakınsınlar diye ayetlerini böyle açıklar. (Bakara 187) Ayet itikâfa girecek yerin mescit olması gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca kadınlar evlerinin bir odasını mescit haline getirerek itikâfa girebilirler.

Hz. Aişe annemiz, Ramazanın son on günü Peygamber efendimizin (s.a.v) itikafa girdiğini, ibadet ile meşgul olduğunu, ailesini namaz için uyandırdığını ve hanımlarından uzak kaldığını belirtmiştir.

Enes B.Malik rivayet ettiği bir hadiste Peygamberimizin itikâf ile ilgili olarak, ‘Resulallah(s.a.v) Ramazanın son on gününde itikâfa girerdi fakat bir sene seferde olduğu için itikâfa giremedi ertesi sene yirmi gün itikâfa girdi.’ Bu hadis Resulullah (sav)’ın İtikafa ne kadar önem verdiğini göstermektedir.

“İtikaf, ibret alma imkanı sağlar”

İtikâfa giren kişinin kendini tamamen Allah’a verdiğini söyleyen Çam, “İtikâf sünneti bize dünya hayatının manasını ve ahret hayatının önemi üzerinde tefekkür etmeyi ve ibret alma imkânı sağlar. Mümin bir şahsiyet itikâfta kaldığı süre zarfında nefis muhasebesi yapar ve ben kimim, nerden geldim ve nereye gidiyorum gibi sorularla kendini hesaba çeker. İtikâfa giren kimse dünya meşgalelerinden uzaklaşır kendini tamamen Allah’a verir. Vaktini zikir, taat ve ibadet ile Kur’an okuyarak geçirir. Şu dünya hayatında şeytan ve nefsimiz binlerce yol deneyerek bizi Allah’a karşı sorumluluklarımızı yerine getirmekten alıkoymaya çalışmaktadır. Bu şeytani çağrılara karşı ciddi bir direniş göstermezsek ayağımız kayabilir, farkında olmadan yoldan çıkabiliriz. Bu nedenle bizi Allahın rızasını elde etmekten alıkoymaya çalışan şeytan ve nefsimize karşı koyabilmek için ciddi bir manevi donanıma ve güçlü bir şahsiyete sahip olmamız gerekir.” ifadelerini kullandı.

Ramazan ayının sadece oruç ayı olmadığını ifade eden Çam, “İtikâf bize şeytanın çağrılarına direnme gücü kazandıran, şer odakları ile olan mücadelemizde galip gelmemizi sağlayan önemli bir unsurdur. İşte bizler her Ramazan ayının son 10 gününde itikâfa girme suretiyle bir tevhit geleneği olan Hz. Peygamber (s.a.v) efendimizin sünnetini ihya etmeliyiz. Ramazan ayı sadece oruç ayı değildir. Oruçla beraber pek çok ziyneti kuşanmış bir aydır. İtikâf başı rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden azat olan bu mübarek ayın en önemli ziynetlerinden biridir. Ramazanın son on günü içerisinde itikâfın sünneti müekkede olmasının hikmetlerinden biri de, kadir gecesini ihya etmektir. Çünkü kadir gecesi Kuran’ın tabiri ile bin aydan daha hayırlıdır. İtikâfa giren bir Mümin bu arınma ayının son günlerinde tabiri caiz ise beraatını almak için gayret sarf eder.” dedi.

Son olarak Çam, “Memur, işçi ve tüm esnaf kardeşlerimize çağrımız şudur ki, amirlerinizden ve işverenlerinizden yıllık izin isteyerek itikâfa girme suretiyle bu manevi atmosfere, ruhi temizliğe ve günahlardan arınmaya koşmalıyız. Rabbim bizlere itikaf sünnetini en iyi şekilde ihya edip, günahları bağışlanmış bir şekilde Ramazanı tamamlayan kullarından etsin.” ifadelerini kullandı. (İLKHA)