Yaşlı adam, minderin üzerine bağdaş kurup ellerindeki tesbihlerle derin bir zikir tefekkürüne dalmışken kapının aniden çalınmasıyla irkilerek duvarda asılı olan saate bakıp şaşkın bakışlarla mırıldanarak : "Bu saatte kim olabilir ki?" dedi. Minderin kalkıp gayri ihtiyari adımlarla kapıya doğru yönelmişken kapının kırılma sesiyle yerinde donakaldı. Aradan üç-dört saniye geçer geçmez kapının tam kırılınca eli silahlı on polis büyük bir hınç ve hızlılıkla içeriye daldılar. Yaşlı adamın beyninde bir sürü soru işareti belirdi. Asık suratlı, şişkin dudaklı, çatık kaşlı, göbeği öne doğru sarkmış emniyet amirini görünce nefret dolu gözlerle kendisine bakıp: "İki oğlumu yıllardan beri suçsuz yere zindanlarda tutmanız size az mı geldi?" dedi. Amir yaşlı adamı duymamış gibi hareket ederek polislere: "Evi didik didik arayın" emrini tekrar ediyordu. Yaşlı adam, birkaç dakika içinde evinin darmadağın edildiğini görünce sinirleri iyice gerilip ses tonunu olabildiğince yükselterek: "Gecenin bu saatinde evimde ne arıyorsunuz? Her yeri darmadağın ettiniz. Ne aradığınızı söyleyin size yerini ben göstereyim" dedi. Çatık kaşlı amir bakışlarıyla yaşlı adamı yok etmek istiyormuşçasına bakarak tehdit dolu bir ses tonuyla kaşlarını çatıp: "Örgüte ait silah arıyoruz" dedi. Yaşlı adam rahatlamış gibi sakin bir edayla: "Bunu baştan beri söyle senenize, bizim silahlarımız oturma odasında" dedi. Amir bu beklemedik cevap karşısında ağzında bir şeyler geveleyip kısa bir şaşkınlıktan sonra yaşlı adama masumane bir bakış atıp: "Gerçekten mi?" dedi. Yaşlı adam aynı ciddiyetini koruyup: "Evet" dedi. Amir şimdiden kafasında bir senaryo çizmeye başladı bile. Uzun bir takip sonucu örgütün silah deposu olarak kullandığı evde... Kadar silah yakalandı. Bir de gazetelerde çıkacak boy boy resimlerini düşününce mutluluktan ne yapacağını şaşırdı. Sağa doğru kayan kravatını düzeltip yumuşak bir edayla: "O zaman silahların yerini göster de evini fazla dağıtmasınlar" dedi. Yaşlı adam, eliyle oturma odasını işaret edip: "Beni takip edin" dedi. Amir hiç itiraz etmeden hürmetkâr bir tavırla yaşlı adamı takip etti. Polislerin nefeslerini tutup bakışlarını yaşlı adamdan ayırmayarak yaşlı bakıp dururlarken amir son hamlesini yaparak: “Silahlar nerede?” dedi. Yaşlı adam, kitaplığın en üstündeki Kur’an ve hadis kitaplarını gösterip: ”Bizim silahlarımız işte bunlar” dedi. Amirin suratı biran kıpkırmızı kesilip kısık gözlerle yaşlı adama bakıp: “Sen dışarıda bekleyen gazetecilere dua et yoksa ben silahımla diğer tarafı gösterirdim” dedi. Yaşlı adam, bu tehditte hiç aldırış etmeyip: “Biz böyle şeylerin yabancısı değiliz” dedi. Aramalar dört sat sürdü. Polisler silah, gazeteciler haber bulamamanın acısıyla başları önlerine düşmüş gibi yaşlı adamın evinden ayrılmak zorunda kaldılar.
Cuma Karakoç / İstanbul - Yaş: 26
Sevgili Genç Kardeşlerimiz!
Bir ay boyunca gelen tüm yazılar içerisinde en güzel yazıyı gönderen kardeşimize bir kitap seti veya kaset vb. bir set hediye edeceğiz. Posta ile yazı gönderecek kardeşlerimiz yazılarının “Ayın Yazısı” seçilmesi durumunda, bizimle iletişime geçebilirler. Fakat özellikle dikkat etmenizi istediğimiz iki nokta var. Birincisi; gönderdiğiniz yazıların tamamen size ait olması gerektiği, yazınızda alıntı cümleler varsa bunları belirterek göndermeniz. İkincisi ise adınızı, soyadınızı, yazıyı gönderdiğiniz memleketi ve yaşınızı mutlaka belirtmeniz gerekmektedir. Bu hayırlı çalışmaya (yarışmaya) tüm genç kardeşlerimizin katkıda bulunmasını bekliyoruz.
Doğrugenç sayfasında sizden gelecek karikatür ve mini bulmacalara da yer veriyoruz. İlginizi bekliyoruz.
Yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı dogrugenc@dogruhaber.com.tr e-posta adresine mail olarak veya posta yolu ile gönderebilirsiniz.
Yazılarınızı eğer bilgisayarda yazıyorsanız bir sayfayı geçmesin. El yazınızla gönderecekseniz bir beyaz kâğıdı aşmasın. Gönderdiğiniz mektuplara “Doğru Genç” için diye not düşürmeyi unutmayın.