Siyonist işgal rejiminin Gazze’ye yönelik saldırısıyla ilgili Arap dünyasının resmi düzleminde güçlü bir tutum görülmediği gibi Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas’ın da güçlü bir tepkisi henüz görülmedi. Biraz demokratik görünmeye çalışan bazı devletler saldırıları kınamakla yetinirken, Filistin Yönetimi’nin tutumu da saldırıları ‘şiddetle kınamaktan öteye geçmedi.
Mısır’ın arabuluculuk ve ateşkes konusunda çabalarının olduğu yönünde medyaya yansıyan bilginin ise aslı yoktur.
Özetle Arap dünyasıyla uluslararası camianın suskunluğu karşısında devam eden saldırılara Gazze tek başına karşı koyuyor. Bu gerçeği okuyunca acı hissedebilirsiniz. Ancak acısına ve tadına bakmaksızın gerçekleri açıklamak, anlatmak ve gözler önüne sermek milli bir görev ve sorumluluktur.
Evet, Gazze’ye saldırıları engelleme konusunda Mısır’ın hiçbir rolü yoktur. Bu yönde Mısır dışında başka ülkelerin de herhangi bir çabası yok. O nedenle Hamas ve diğer direniş gruplarının işlerini sevk ve idare etmeleri, sadece kendilerine güvenip dayanmaları, Allah’a tevekkül ettikten sonra savaşı büyük bir ustalıkla idare etmeleri gerekir. Direnişin, Arap dünyasında bazı rejimlerin direnişin tamamıyla yok olmasına sevineceğini unutmaması gerekir.
Gazze daha önce yaşanan ‘Furkan’ ve ‘Siccil Taşları’ savaşlarında yine tek başınaydı. Allah’ın izni ve inayetiyle büyük bir direniş ve ardından zafer kazandı. Düşmanı dehşete düşüren Gazze, işgalcinin hedeflerine ulaşmasını engelledi. Bugün direnişin Siccil Taşları döneminden daha iyi bir konumda olduğunu, kendi işini hikmet ve ustalıkla idare edebilecek güç ve yetenekte olduğunu umut ediyoruz.
Allah’ın lütuf, inayet ve hikmetinin bir gereği olarak bugün işgal rejimi, toplumu, partileri, siyasi ve askeri liderleri birlik, beraberlik ve istikrar açısından çok iyi bir konumda değildir. Güvenlik, askeri ve siyasi liderlerinin çoğu hükümete sükûnet çağrısı yapmakta, burayla ilgileneceğine bölgesel sorunların yanında İran ile ilgilenmesini ve Mısır’a özel bir önem vermesini istemektedirler. İşgal ordusunun Gazze’de karşılaşacağı bir mağlubiyetin hükümet kadar hükümette yer alan koalisyon partileri üzerinde de büyük etkiler yaratacağını, dahası rejimin bölgedeki imajını olumsuz yönde ciddi manada etkileyeceğini hatırlatıyorlar.
Üç Siyonist askerin Batı Yaka’da kaybolmasından sonra bölgede geniş çaplı operasyonlara başlayan işgal rejimi Gazze’ye yönelik tehditlere başladı. Gazze’yi vurma, yok etme, cezalandırma, felakete uğratma, ders verme gibi tehditlerini yineleyip durdu. Aşırı sağcı Siyonist hükümeti çok iyi tanıyan Gazze ise, onun bölgeyi yeniden işgal etme tehdidinden korkmadığını ifade etti.
Gazze hiç istemediği bu savaşı sorunlarını çözmek, Filistin davasını eksenine oturtmak için kullanabilir.
Gazze’deki direniş ne istediğini çok iyi biliyor. İsteklerini ‘şehadet’ veya ‘zafer’ diye özetliyor. Ancak buna mukabil bu aşamada işgal rejimi Gazze’den ne istediğini bilmiyor. Orayı işgal etmek mi istiyor? Direnişini bitirmek mi istiyor? İşgal rejimindeki lider ve komutanlar gibi işgal hükümeti de ne yaptığını bilmiyor.
Arap rejimleriyle Filistin Yönetimi de Gazze’den ne istediklerini bilmiyorlar. İşgalci bir devlet olan İsrail’den de ne istediklerini tam olarak bilmiyorlar.
Gazze’nin ne yapmak istediğini bilmesi, yaşadığı bunca baskı, açlık, susuzluk ve ambargoya rağmen yukarıda zikredilen çevrelere fark atmasının şifresi olmalıdır.
Dr. Yusuf Rezka / Filistin Haber