Diyarbakır ve Şanlıurfa başta olmak üzere elektrik kaçağı sorunu olarak kamuoyuna sunulan sorunun özünde rant ve büyük bir vurgun olduğuğu ileri sürülüyor.
Dün Diyarbakır`ın Bismil ilçesine bağlı bir köyde meydana gelen olay ve sonrasında enerji bakanının yaptığı açıklamanın gerçeği yansıtmadığı anlaşılıyor. işin özü rant ve hukuksuzluk. Şöyle ki;
Başta pamuk olmak üzere değişik alanlarda ekim yapan çiftçilere devletçe prim yani teşvik desteği veriliyor. Bununla bağlantılı olarak da Elektrik şirketlerinin sağladığı enerjinin önemli bir kısmı da devletçe ödeniyor. Çekişmenin kaynağı işte bu enerji desteğinden kaynaklanıyor.
Çiftçi veya abonenin durumuna bakılmadan dönüm başı belli bir elektrik tüketimi tahakkük ettiriliyor. Bu oran ne kadar yüksek olursa enerji şirketi o kadar çok kazanıyor. Köylüler ve aboneler dönüm başı farazi olarak tespit edilen miktarın gerçeği yansıtmadığını, birilerinin devletin sırtından zengin olduğunu, tarım ve enerji bakanlığının da buna göz yumduğunu, olayın sadece kaçak elektrik olayaı olarak yansıtıldığını ileri sürüyor ve bunda haklılık payı çok yüksek.
Çiftçiye gelince, kendi imkanlarıyla kuyu açanlar, kanaldan veya nehirden suyu alanlar olduğu gibi, vahşi sulama neticesinde taşan sudan faydalanan da var. Tüm bu seçenekleri görmeden, damlama ve pamuk için uygun olan yağmurlama sistemini mecburi hale getirmeden vahşi sulama yapanlar olduğu gibi, kaçak olarak kuyu açanlar da bulunmaktadır.
Tarım ve enerji bakanlığı vahşi sulama ve izinsiz kuyu açma işini engellemeden, damlama ve yağmurlama tekniğini mecburi hale getirmeden olayı sadece kaçak olayı olarak görüyor. Dönüm başı belirlenen miktar da gerçeğin hayli üzerinde ve elektrik şirketleri aboneden kuruş almadan bile devletten aldığı payla zaten haksız kazancını katlamış oluyor.
Bu işe vakıf tarm yapan köylülerle yaptığımız görüşme neticesinde şu önlemlerin alınması zorunlu gözüköyor:
1. Diyarbakır, Mardin Kızıltepe ve Şanlıurfa`daki kaçak kuyular kapatılmalıdır. Zamanında 20 metrede çıkan su, kaçak kuyular ve bilinçsiz tüketim nedeniyle 500-600 metre aşağılara kadar inmiş bulunmaktadır. Ciddi bir kuraklık söz konusudur.
2.Baraj ve göletlerden, Bismil örneğinde Dicle nehrinden elde edilen suyun ya damlama ya da yağmurlama sistemiyle kullanılması gerekir ki bu durumda şu anda kullanılan suyun çeyreğiyle benzer neticeler alınabilir ki bu da ciddi bir elektrik ve su tasarrufu demektir.
3.Elektrik şirketlerinin haksız kazanç sağlamasını sağlayan afaki dönüm başı elektrik kullanımı tablosu makul ve gerçeğe uygun hale getirilmelidir. Abone bazında işlem yapılmalıdır ki haksızlıklar önlenebiilsin.
4. Elektirk maliyeti düşük olduğundan, elektirik şirketlerine ödeme yapılmadan, çiftçi lehine tarifenin düşürülmesi yoluna gidilmelidir ki istismara ve haksız kazanca yol açılmasın.
5. Bitirilmiş barajlardan yeterince istifade edilemediği anlaşılmaktadır. Karalkızı ve Dicle barajının ve diğer barajlara bağlı sulama kanalları yüzde on dolayında bile bitirilmemiş, Diyarbakır, Bismil ve Kızıltepe ovalarının sulanması için yıllardır dillendiirlen ve proje bazında hazır olan projeler uygulanamamıştır. Keza, Karalkızı, Dicle barajlarından Kızıltepe ovasına uzanan ve sulama göletlerini besleyecek büyük kanal projesi de tamamlanamamıştır. Keza Kelkam-Dipni barajının yapımına da başlanamamıştır. Tüm bu projeler faaliyete geçirlirse elektiriğe ve yeraltı su kuyularına gerek duymadan sulama yapmak mümkün olacaktır.
6. Tarım ve enerji bakanlığı ile diğer ilgili bakanlıklar GAP ve onunla ilgili entegre projeleri biran önce hayata geçirmelidirler. Aksi halde yakın zamanda yer altı suları ciddi zarar göreceği gibi, elektirk ve benzeri sorunlar da artarak devam edecektir.