Erdoğan her zamanki üslubuyla çıktı yine meydanlara. Anayasal yetkilerini kullanacağını söyleyerek seçilmesi durumunda yönetimin fiili olarak bir yarı başkanlığa dönüşeceğinin sinyallerini veriyor.

Başbakan olarak konuşuyor ve başbakanlığında yaptıklarıyla cumhurbaşkanlığına aday olduğunu söylüyor.

Bu arada seçim çalışmalarına Samsun’dan başlayıp Erzurum’la devam etmesi bazıları için sembolik, bazıları içinse ürkütücü bir anlamı taşıyordu.

Atatürk’ün izinin takip edilmesi kimilerine göre “yiğit düştüğü yerden kalkar” misali cumhuriyetle bir hesaplaşma, hatta bir yeniden dizayn çalışmasıydı.

Erdoğan, sanki seçimden çok seçim sonrası üzerinde çalışıyor.

Demirtaş’ta bir söylem değişikliği hemen göze çarpıyor.

“Halkların adayı” olduğunu söylüyor ve keskin söylemlerden özenle kaçınmaya çalışıyor. Tabii bunun ne kadar devam edeceği belli olmaz. Seçimlere doğru ortam ısındığında söylemler değişebilir.

Bu arada bir HDP klasiği olarak eşcinsel gruplara yönelik verdiği mesaj, bozulmanın bireysel değil örgütsel bir hal aldığını göstermesi açısından önemliydi.

İhsanoğlu ise “çatı adayı” olduğu için birçok dengeyi gözetmek zorunda olduğunun farkında; ama sanki milliyetçi-muhafazakar oyları çantada keklik gördüğü için daha çok sol-liberal-Kemalist kesime sıcak mesajlar veriyor.

Anıtkabir ziyaretleri yapıyor, Alevi derneklerinde görünüyor.

Türk Solu isimli dergiyi eline alıp poz veriyor.

MAKALENİN DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ...