ADANA - Adana Müftülüğü, ‘Adana ile İstanbul niçin aynı saatte imsak yapıyorken iftar saatleri farklı oluyor?’ sorusuna yaptığı açıklama ile cevap verdi.
Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için grafikler ile anlatımının yapıldığı açıklamada iftar ve imsak vakitlerinde Türkiye’nin güneşin doğuşu ve ufuk çizgisi haritaları paylaşıldı. Dünyanın 21 Haziran itibarıyla güneşe karşı konumuna dikkat çekilen açıklamada; “Adana ilimiz 36. enlemde iken İstanbul ilimiz ise 41,5. enleminde bulunmaktadır. Kuzey kutbuna gidildikçe günlerin uzadığını dikkate alırsak İstanbul ilimiz bizden daha uzun gündüz yaşamaktadır. Dolayısıyla bizimle aynı saatte imsak yapıp oruca başlarken akşam farklı saatte iftar yapmaları bundan kaynaklanmaktadır.” denildi.
Konuyla ilgili ayet ve hadislerle desteklenen açıklama şu ifadelerle devam etti:
“Sabahın beyaz ipliği (aydınlığı) siyah iplikten ayırt edilinceye kadar yiyin, için, sonra akşama kadar orucu tamamlayın” (el-Bakara 2/187)
“Bilâl ezanı gece okuyor. İbn Ümmü Mektûm ezan okuyuncaya kadar yiyip içebilirsiniz. Çünkü o fecir doğmadan ezan okumaz” (Buhârî, “Śavm”, 17; Müslim, “Śıyâm”, 36-37).
“İki çeşit fecir vardır. Kurt kuyruğu gibi olan fecir herhangi bir şeyi ne helâl ne de haram kılar. Ufukta genişliğine yayılan fecre gelince işte sabah namazı o vakitte kılınır, sahur yemeği de o vakitte haram olur” (Dârekutnî, II, 165)
İmsak ve iftar vakitleri nasıl hesaplanır?
İslâm hukukçuları ayette ve hadislerdeki bu ifadelerden hareketle fecri: “fecr-i kâzib, fecr-i sadık” veya “birinci fecir, ikinci fecir” şeklinde ikiye ayırarak açıklamakla birlikte fecr-i sadıkın, ufukta beyazlığın enlemesine yayıldığı vakit mi, yoksa bu beyazlıktan sonra ufukta kızıllığın yayılması vakti mi olduğu, konusunda ihtilaf etmiş olmakla birlikte İslam âlimlerinin çoğu ortak kanaat belirtmişlerdir.
İslam âlimleri Hicri 3. asırdan itibaren namaz vakitlerini hesaplarla belirlemeye başlamış ve imsak vaktini de hesapla belirlemişlerdir. İslam âlimlerinin büyük çoğunluğu, imsakın hesaplanmasında güneşin 18 derece ufka yaklaştığı vakti benimseyerek ‘fecri sadıkı hesaplamışlardır. İslam âlimlerinin bazıları ise daha ihtiyatlı davranmak üzere güneşin 19 derece ufka yaklaştığı vakti esas almışlardır.
“Diyanet 18 dereceyi esas almıştır”
Diyanet İşleri Başkanlığı imsakin belirlenmesinde Hicri 3. asırdan itibaren süregelen 18 dereceyi esas almıştır. Günümüzde İslam dünyasının neredeyse tamamına yakını (Mekke, Medine de dâhil olmak üzere) imsak vaktinin hesaplanmasında 18 dereceyi esas almaktadırlar.
Diyanet İşleri Başkanlığı imsak ve yatsı vakitlerinin bilimsel gözlem yöntemleriyle belirlenmesi için Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü ile ortak bir gözlem projesi yürütmektedir. Şu ana kadarki gözlemler Ankara Bâlâ İlçesindeki 1500 rakımlı Beynam Ormanları; Bolu Gerede İlçesindeki 1900 rakımlı Arkut Dağı ile Türkiye’nin güneyinde ve deniz seviyesindeki Mersin ili Anamur ilçesinde yürütülmüştür. Gözlem çalışmalarının insan gözüne endeksli aletlerle yapılan kısmında sonuca ulaşılmıştır.
Gerek aletsel gözlemlerle ve gerek çıplak gözle yapılan rasatlarla ulaşılan sonuçlarda şu ana kadar, günümüzde seslendirilmeye başlayan ve imsakin güneşin 10 derece (imsak vaktinin diyanetin belirlediğinden 1 saat sonra) ufka yaklaşmasından daha az bir zamana tekabül eden bir vakitte başlatılması yolundaki görüşü destekleyen en ufak bir bulguya rastlanmamıştır. Zaten söz konusu iddia sahiplerinin dile getirdiği görüşleri İslam Tarihi boyunca kabul edildiği hiçbir dönem olmadığı gibi günümüz İslam dünyasında bu alanda söz sahibi olan hiçbir ilim adamı ve astronom da benimsememektedir.
Bu itibarla geçmişteki İslam astronomlarının bu meseleyi anlamadığı, İslam dünyasındaki onlarca İslami Astronomi cemiyetinin bu işi bilmediği, şimdilerde birilerinin bu işi doğru anlamaya başladığı gibi bir yorumlar hem günümüze kadar süre gelen onca çalışma ve birikime hem de hali hazırda İslam dünyasının ortak kanaatine karşı hoş bir tutum değildir.
“İmsak vakti aynı zamanda sabah namazının başlangıç vaktidir…”
Dört mezhebe göre yatsı namazının cevaz vakti, fecri sadığa kadar devam eder. Buna göre yatsı namazının sonu ile sabah namazının başlangıç vakti arasında mühmel vakit/boşluk yoktur. Vaktin biri çıkar, diğeri girer. Buna göre, fecr-i sadık’ın zuhuru ile yatsı vakti çıkar, sabah namazı vakti girer ve oruç için imsak başlar.
Buna göre imsak ezanıyla birlikte sabah namazının kılınmasında bir sakınca yoktur. Ancak Hz. Peygamber sabah namazını imsakın başlamasıyla kılmayıp tan yeri ağarıncaya kadar tehir ederek/erteleyerek kılmıştır. Diyanet İşleri Başkanlığı camilerimizde Ramazan ayı dışında Hz. Peygamber’in namaz kıldığı bu vakti gözeterek ezanın güneş doğmasına bir saat kala okunmasını; ancak Ramazan ayında oruç tutulacağından imsakın ilk vaktinde okunmasını esas almıştır. Camilerimizde Ramazan ayı dışında ezanın biraz daha geç okunması (güneş doğmasına 1 saat kala) ve ramazan ayında imsak ezanıyla birlikte sabah namazına başlanmamasının sebebi budur. (Yunus Emre-İLKHA)