BURSA - Bir dönem başörtüsü taktıkları gerekçesiyle eğitim hakkı ellerinde alınan kız çocukları için okuma mücadelesi veren ve hukuki açıdan birçok cezaya maruz bırakılan acılı babadan paralel yapılanmaya ilişkin çok çarpıcı detaylar geldi.
İlke Haber Ajansı’na konuşan öğrenci velisi Aziz Kayalık, başörtüsüyle okumak isteyen kız çocuğunun okul yönetimi ve sivil polisler tarafından sürekli engellendiğini belirterek Emniyet ve Yargı içindeki bir grubun o zamanlar kendilerini sürekli tehdit ettiğini söyledi.
Sınıf yüzü görmeden geçen günler
Kayalık, kızının başörtüsüyle okuma isteğine aile olarak destek olduklarını belirterek, “2010 – 2011 yılında kızım Melek Kayalık başörtüsünden dolayı okula alınmadı. Yaklaşık bir dönem boyunca biz ne kadar gayret gösterdiysek de okula almadılar. Tabi gittiğimiz ilk günlerde polis kızımı sorguya çekti. Özellikle terörle mücadelenin okula gelmesi dikkatimizi çok çekti ve onu sorguya aldılar. Kızım da kendilerine tamamen kendi rızası ile örtündüğünü ve bu şekilde okumak istediğini iletti. Bu sefer okul yönetimi tarafından sorguya alındı ve okul idaresince günlerce tecrit edildi.” dedi.
Okul yönetimi ve polislerin engellemelerine karşılık yardım talep ettikleri bütün kapıların yüzlerine kapandığını kaydeden Kayalık, o zaman 155’in bile kendi telefonlarına cevap vermediğini söyledi.
“Dosyalarımız birileri tarafından sümen altı yapılıyordu”
Kayalık, şöyle devam etti: “Biz gereken yerlere başvurduk BİMER’e şikâyette bulunduk ama onlardan da bir gelişme çıkmadı. Bütün şikâyetlerimiz dikkate alınmadı. Hatta işin tuhaf tarafı biz 155’i aradığımızda 155 kendi telefonlarımıza bile cevap vermedi. Daha sonra biz o memurlar hakkında ilçe Kaymakamından soruşturma izni istedik. İl Milli Eğitim Şube Müdürü bizzat kendisi, soruşturma açılması talebinde bulunduklarını fakat Kaymakamlığın sümen altı yaptığını bize söyledi. Dönem sonunda beni çağırdılar gittim ve benim kızım bir yıl okumadığı halde kızımın diplomasını elime verdiler.”
“Her sabah okul kapısında terörle mücadele ekipleri bekliyordu”
2011 – 2012 yılında ise yine aynı senaryoyu diğer bir kızı Nazlı Can Kayalık üzerinde yaşadıklarını kaydeden baba Kayalık, yine karşılarında terörle mücadele polislerini gördüklerini vurguladı. Polislerin kızını defalarca sorguya çektiğini ve onu yıldırmak için sürekli baskı altına aldıklarını kaydeden Kayalık, buna karşılık yaşananlardan polislerin kendilerini sorumlu tuttuklarını ifade etti.
“Bizi psikolojik olarak yıldırmaya çalışıyorlardı”
Acılı baba Kayalık, o günleri şu sözlerle dile getirdi: “Kızım kendisini defalarca ifade etti kendilerine, ben inancım gereği örtünüyorum şeklinde. Ama okul yönetimi yine kızımı sıkıştırdı ve onu yalnız bir odaya aldılar. Daha sonra tecrit ettiler. Buna rağmen yetmiyormuş gibi bir de onunla alay etmeye başladılar. Psikolojik olarak onu yıldırmaya çalıştılar. Bütün bunlara rağmen biz her gün çocukla okula gidiyorduk. Ve yine her gün olduğu gibi bu sefer de sivil polisler vardı. Okula gittiğimde okul kapısının önünde polisler vardı, fakat ben onlara hiç aldırış etmeden kızımı sınıfa kadar götürdüm bıraktım. Ve fakat sınıftan döndüğümde yine karşımda sivil polislerin engellemesiyle karşılaştım. Ellerinde kameralarla sanki okula bir bomba yerleştirilmiş gibi bize tavır takınmaya başladılar. Beni orada tehdit ettiler. O gün beni ve kızımı zorla okuldan dışarı attılar. Bunun üzerine biz de basını çağırdık. Fakat okul yönetimi yine bizi rahat bırakmadı ve halkı bize karşı kışkırtmaya başladı. Hatta oradaki bazı öğrencilerin velileri bize ‘neden okulun huzurunu bozuyorsunuz’ diye tepki gösterdiler. Bütün bunlara rağmen biz yine hiç bir şeye aldırmadık. Biz yine her gün okula gidiyorduk. Ve her gün de tutanak tutuluyordu. Ve son olarak bir gün polisler bizi aldı karakola götürdü, oradan da mahkemeye çıkarıldık. Ve biz o gün ceza aldık.”
"Paralel yapı bizi ezdi”
Çocuklarının eğitimi için verdikleri mücadelede en büyük sıkıntıyı bazı polis ve savcılardan çektiğini vurgulayan Kayalık, kamuoyunda ‘paralel yapı’ olarak tanımlanan Emniyet ve Yargı içindeki kimi polislerin işbirliğine işaret etti.
Kayalık, “Ben savcıya şikâyete gittiğimde kızımın okula alınmadığını kendilerine ilettim. İçeri girerken de bize destek olacağı izlenimi oluşmuştu ben de. Fakat derdimi anlattıktan sonra bana ‘sen Hizbullah adına mı çalışıyorsun?’ diye sorunca ümitlerim tükendi. Çocuğumun başörtüsü için yaşının tutmadığını savundu ve ben de gönlü kırık bir şekilde oradan ayrıldım.” dedi
Öte yandan baba Kayalık’ın engellenmek istenen kızı Nazlı Can Kayalık’ın şuan İmam Hatip ortaokuluna başörtüsü engeli olmadan devam ediyor.
(Veysi Siyah / Zeki Aras - İLKHA)