ŞANLIURFA – Irak’ta kaçırılan TIR şoförleri yaşadıkları travmaları anlatmaya devam ediyorlar. 23 gün boyunca yaşadıklarını İlke Haber Ajansı muhabirine anlatan Şanlıurfalı şoför İsmail Demirkıran, kaçırılmadan önceki gün yaşanan bir hadisenin kendilerini şaşırttığını söyledi.
Demirkıran, genelde Termik santraline gündüz vakti gidildiği halde o gün ilk defa akşam saatlerinde götürüldüklerini ve ertesi gün kaçırıldıklarını söyledi.
“İlk defa akşam saatlerinde santrale götürülmemiz bizi şaşırtmıştı”
Genelde Termik santraline gündüz vakti gittikleri halde o gün ilk defa akşam saatlerinde termik santraline götürüldüklerini belirten Demirkıran, “Akşamüzeri bizi konvoy halinde götürdüler ve bize dediler ki ‘bu akşam mesai yok yarın boşaltacağız’ Şimdiye kadar böyle bir şey olmamıştı. Boşaltma olmadığı halde akşam vakti konvoyla göndermeleri bizi şaşırtmıştı. O gece orada kaldık. Sabah uyandığımızda güvenliğin olmadığını gördük. Sadece orada çalışan memurlar bize ‘hemen mazotunuzu boşaltın ve canınızı kurtarın’ dediler. Biz mazotu boşaltırken birden maskeli bir grup ellerinde silahlarla gelip ‘mazot işini bırakın ellerinizi başınızın üstüne koyun’ dediler. Biz o an ölümü düşünerek hayatın son noktası burasıdır dedik.” şeklinde konuştu.
“Ailemizi unutup bizden ayrılan 11 arkadaşımızı merak ediyorduk”
Santrale gelen silahlı grubun kendilerini iki gruba ayırdığını ifade eden Demirkıran, “Ben santralde kalan gruptaydım. Biz o an ailemizi unuttuk bizden ayrılan 11 arkadaşımızı merak etmeye başladık. Acaba götürülen arkadaşlarımıza ne oldu diye endişelenmeye başladık. 2 gün sonra götürdükleri arkadaşlarımızı geri getirdiler ve hepimizi araçlarımıza bindirerek konvoy halinde bizi oradan çıkardılar. Biz Mahmur’a gitmek istiyorduk ve bizi oraya götüreceklerini düşünüyorduk. Ama onlar bizi tam ters yöne Amerika’nın terk ettiği Geyara hava alanına götürdüler. O havaalanında tam 23 gün kaldık.” İfadelerini kullandı.
“Türkiye şirketi 4 aydır yerli halkın parasını vermiyor”
Demirkıran, “Bizi yakalayıp havaalanına götüren Geyara halkıydı. Bizi götürmelerinin sebebi de para meselesi idi. Onların dediğine göre, onlar bölgede araçların güvenliğini sağladıkları için Türkiye şirketleri oranın halkına ayda 20 bin dolar vermesi gerekirken 4 aydan beridir onlara ödeme yapmamış. Tabi oranın halkı bu konuda TIR’ların lastiklerini patlatarak tankerleri delerek şirketleri birkaç kez ikaz etmişler. Hatta bize dediler biz sizi o kadar uyardık niye geldiniz?” dedi.
“İlk ve son gidişimdi ve böyle oldu”
“Bana trilyon verselerdi Geyara’ya gitmezdim” diyen Demirkıran, “Bu sefer benim Geyara’ya ilk seferimdi. Hatta ben yakalanmadan önce arkadaşlara diyordum ki bu benim ilk ve son seferim olacak. Benim tankerle işim olmaz bana trilyon verselerdi ben Geyara’ya gitmem. Patronum dedi ki: ‘sadece bir seferliğine git ben kamyonu başka bir şeye çevireceğim’. Ben de o yüzden gittim ve böyle oldu.” ifadelerini kullandı.
“Kendi rızalarıyla bizi bıraktılar”
Bırakılacaklarından habersiz olduklarını söyleyen Demirkıran,”Bir gün iftara 10 dakika kala bizi oradan alıp başka bir yere götürdüler. Diğer gün üstlerinden biri geldi. Kamera önünde konuşma yaptı. Bize dedi ki ‘sizin için iki kurban almışım isterseniz bugün kalın bu kurbanları iftarda hep beraber yiyelim’. Biz dedik ki ‘siz bizi ailemize kavuşturun bize en büyük kurbanı vermiş olursunuz.’ Onlar da bizi arabalara koyup Kürt bölgesine yakın bir yere bıraktılar. Bizi ne Türk konsolosluğuna ne de peşmergelere teslim ettiler. Bunun sebebi ise, onlar dedi ki ‘eğer biz sizi Türklere teslim etsek onlar sizi kurtardıklarını söyleyecekler, yok peşmergelere teslim edersek onlar sizi kurtardıklarını söyleyecekler. Ama kimse değil biz sizi kendi rızamızla bıraktık.’” diye konuştu.
“Arabalarımıza el koyup ‘şirket gelip alsın’ dediler”
Kurtarılmalarında emeği geçen herkese teşekkür eden Demirkıran, “Onlar bize diyorlar ki ‘Türk şirketleri bize yanaşmıyor’. Ama diğer taraftan şirketler de ne kadar para gerekiyorsa vermeye hazır olduklarını ama karşılarında muhatap bulamadıklarını söylüyorlar. Şimdi Türk şirketlerinin ne kadar doğru konuştuğunu bilemiyoruz. Ama onların bize söylediği, ‘Türk şirketleri anlaşmaya yanaşmıyorlar. Arabalarımıza el koyup ‘şirket gelip alsın’ dediler.” şeklinde konuştu.
İsmail Demirkıran’ın amcaoğlu Halil Demirkıran ise, “Yakalandıklarında umudumuzu kesmiştik. 2-3 gün sonra telefonla aramaya başladıklarında o zaman biraz yatıştık. Emeği geçen herkese teşekkür ederim. Bırakıldığını duyduğumuzda çok sevindik.” dedi. (Osman Gülebak-İLKHA)