Geçen hafta Gazze’de iki direniş liderinin şehit edilmesi, işgal rejiminin bölgeyi yeni bir çatışmaya çekme politikasını çok açık ve net tercüme ediyor. Bunun arkasında üç askerin kaybolmasının ardından işgal ordusunun yaptığı bütün çabalara rağmen kendilerine ulaşamaması üzerine ortaya çıkan başarısızlık ve başarısızlık neticesinde Başbakan Netanyahu’nun karşı karşıya kaldığı baskılar yatıyor.
İşgal rejiminin yaşadığı çıkmazda Gazze’ye yönelmesinin temel amacı yaşadığı başarısızlığı örtmektir. Gazze’deki direniş güçlerini yeni bir çatışmanın içine çekerek gördüğü baskı ve eleştirileri de hafifletmek niyetindedir. Askerlerin niçin ve kimin tarafından kaçırıldığıyla ilgili hiçbir bilgisi olmayan Netanyahu askerleri kaçıranları hedef alacağına sorumluluğu tamamıyla Hamas ve Gazze’ye yüklemek istiyor.
Füzelerin atılmasını bahane ederek çatışmaya girmek, işgalciyi uluslararası camianın önüne füzelere maruz kaldığı ve bunun için de kendini savunduğu pozisyonuyla çıkaracaktır. Daha önce de defalarca yaptığı tecavüzleri görmezlikten gelerek füzeleri Birleşmiş Milletler’e şikâyet etmiştir. Bir taraftan şikâyet ederken diğer yandan da Gazze’yi bombalamayı sürdürmüştür. İşgal rejimi son yıllarda Gazze’ye yönelik çatışmayı üç düzlemde sürdürmüştür.
1- Direnişe mensup kişilere yönelik bir zaman dilimi içinde birden fazla suikast düzenleme.
İşgal rejimi yıllardır Gazze’ye yönelik kapsamlı bir savaşın yerine uygun gördüğü zaman ve mekanda direnişe bağlı komutan ve askerlere yönelik suikastları bir politika haline getirmiştir. Bu şekildeki çatışmaya, direniş güçleri aralarında yaptıkları koordine ile düzenli karşılık verdiler ve misillemede bulundular. Direniş güçleri işgalcinin direniş güçlerini birbirinden ayırma politikasını bu şekilde başarısız kılarak düşmanın karşısında bir grubun tek başına kalmasını engellediler.
2- Direniş komutanlarına suikast düzenleme.
Kassam komutan Ahmed El-Ca’beri’ye yapılan suikast bunun açık örneğidir. El-Caberi’nin şehit edilmesiyle başlayan 8 günlük savaş işgalcinin heybetini kaybetmesiyle son buldu. Çatışmanın ilk saatlerinde Tel Aviv vuruldu ve başlayan savaşa istisnasız bütün direniş güçleri katıldı. Bu işgalcinin hiç hesap etmediği bir durumdu.
3- Cihad menşeli cemaatlerin füze attıkları bahanesiyle füze atanlara karşı suikastları.
Bununla işgalci yaptığı tecavüzlere uluslararası camiada meşruluk kazandırmak ve yaptıklarını kamufle etmek istiyor. Saldırılarına ve tecavüzlerine cihad hareketlerini bahane eden işgal rejimi, Gazze’nin bu tür hareket ve örgütlerin bir parçası olduğunu pazarlamaya çalışıyor.
Ancak bu sefer olay biraz farklı. Üç askerin kaybolmasından sonra işgalci direnişi misilleme yapmaya zorlamak, yaşadığı başarısızlığı örtmek için de bölgeyi gergin hale getirmek istiyor. Çatışmak için Gazze’de uygun ortam bulabileceğine inanan işgalci şu anda daha çok Batı Yaka’da yoğunlaşıyor. Çünkü onun bu tarz baskı ve operasyonları Batı Yaka’da büyük çatışmalara götürmeyeceği gibi, kendisiyle iyi çalışan Abbas yönetimini de zayıflatmayacaktır.
İşgalci Gazze ile çatışmanın an meselesi olduğunu biliyor. Her zaman da savaşı başlatanın kendisi olmak istiyor. Ancak direnişin ulaştığı noktayı tam olarak bilemeyen işgal rejimi önümüzdeki savaşın nereye varacağını ve nerede duracağını tam olarak kestiremiyor.
İyad El-Kara / Filistin Haber