Star gazetesinden Fehmi Koru "Bu işte bir tuhaflık yok mu?" başlığıyla kaleme aldığı köşe yazısında Fethullah Gülen`e uygulanan sansürden bahsetti. Koru`ya göre Fethullah Gülen, Ankara`yla barışmak istiyor ama tecrübeli yazarın kafasında dev bir soru işareti var.
İşte Koru`nun bugünkü köşe yazısı:
"Cemaat, Câmia, Hizmet... Şimdilerde hangi isimle anılmayı arzu ediyorlarsa o çevre ile ilgili yazı yazmakta zorlanıyorum. Oysa ülkemizde kendisinden en fazla söz ettiren kesim o.
Başbakan ve Ak Parti cenahında o çevreyle ilgili neler hissedildiğini az çok biliyorum da, Câmia’nın süregiden ihtilâfta şu günlerde ne düşündüğünü merak ediyor, öğrenmek için de nâşir-i efkârı bilinen gazetelere göz atmadan edemiyorum.
Dün tuhaf bir durumla karşılaştım; tuhaflığı ilginize sunmak istiyorum...
Önce Cumhuriyet gazetesinde karşıma çıkan habere göz atalım: Haber Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın (GYV) iftarıyla ilgili. Gelenekselleşmiş iftarda ‘Vakfın onursal başkanı’ sıfatıyla Fethullah Gülen’in mesajı bu defa da okunmuş... Mesajda en dikkat çekici bölüm bir dizi temenni...
‘’Gelin, şu ışıktan günlerin ufkumuzu sarmasını iyi bir vesile sayarak bütün günahlarımızdan tevbe edelim ve bir arınma süreci başlatalım’’diye başlıyor temenniler ve şöyle devam ediyor:
‘’Geçmişi kötü yanları ile kendi tarihselliğine gömüp dünkü kavgaları şimdilerde yeniden kavga vesilesi yapmayalım. (..) Kırıp parçalayıp, sağa sola saçtığımız kendi parçalarımızı bir araya getirerek, bunları bir daha kopup dağılmayacak şekilde birbirine bağlama yollarını araştıralım.’’
Son dönemde yaşanan ve kendisini derinden üzdüğü anlaşılan atışmalarda kullanılan dil ve üsluptan şekva ediyor Fethullah Gülen, ama umudunu da paylaşıyor.
Okuyalım: ‘’Gürül gürül konuşmak icap eden anlarda bile sadece yutkunmakla iktifa edişim bozulan köprülerin bütün bütün yıkılmasının önünün alınabileceğine ve yeniden mürüvvet ufkuna ulaşılabileceğine olan inancımdır. (..) Bir zamanlar çokça gördüğümüz o nazlı nazlı bir araya gelişlerin ve o yürekten birbirini selâmlayışların canlanıp devam edeceğine inanıyorum. Yeniden her yörede o heyecanlı muhabbet nağmelerinin ve birbirinin meziyetini mırıldanan dillerin duyulacağını; o mütekabil hürmet ve muhabbet teâtîlerinin artarak içtimaî atmosferi bütünüyle saracağını ümit ediyorum.”
Yerim daha geniş olsaydı da, bana ‘barışma’ yönünde bir yol arayışı gibi gelen mesajın bütününü sizlere aktarabilseydim.
Mesajı ‘barışma’ amaçlı gören yalnız ben değilim, bu satırları aktardığım gazete (Cumhuriyet) de, haberine, ‘Gülen’den Erdoğan’a mesaj: Barışalım’ başlığını uygun görmüş...
Hayretimi çeken, Câmia’nın nâşir-i efkârı olan gazetenin (Zaman) iftarla ilgili haberi... Gazete mesajdan benim uzun uzadıya alıntıladığım ‘barışma’ arzusu yansıtan satırları almamış haberine...
Oysa hep mesajların bütününü yayımlardı gazete...
Daha garip olan ise GYV’nin tavrı. İftarın evsahibi Vakfın katılanlara dinlettiği önemli mesajı internet sitesine koymasını beklerdim... Mesajın bütününü okurum diye girdim sitelerine, iftardan da mesajdan da tek satır bulamadım.
Garip değil mi?
Belki yarın koyarlar, ama yine de garip...
Aralık ayının karanlık günlerinde ‘barışma’ hissini en keskin biçimde ifade eden mektubun muhataplarına ulaştığı günü hatırlıyor musunuz? Mutlaka hatırlıyorsunuzdur. Çünkü mektup 25 Aralık 2013 akşamı Başbakan Tayyip Erdoğan’a ulaşmıştı; yani, kendi oğlu ile çoğunu yakından tanıdığı dostlarına karşı (2.) operasyonun başladığı günün akşamı.
Mektup ile uzatılan barış eliyle taban tabana zıt o olay da zamanında bana çok garip gelmişti.
Yoksa Pensilvanya ‘barışmak’ istiyor da, İstanbul mu karşı çıkıyor?
Ne olduğunu anlayanınız var mı?"