Kur’anı Kerimde Allah; İnsanlara: Ey Nas yani ey insanlar diyerek seslenirken, Mesajları hem erkeğe hem kadına, yani bütün insanlığadır. Biz insanlar bu hayatta kendimizi bir türlü düzeltemedik, aksine dahada fenalaşıyoruz. Hayat bize neden o kadar zor geliyor. Bunları biz neden yapamıyoruz yoksa bizi doğuştan beri terbiye verirken bize bazı şeyleri nasıl öğrettiler. Bundan evvel aile fertleri terbiye verirken, adabı gösterirken hiç olmassa örtünmeleri gerektiğini mutlaka yaptırırlardı. Günümüze bakıp bugünle mukayese edildiğinde, bugünkü aile çocuğuna değil örtünmesini, adabı bile göstermiyor. Bazende çocuğuna laf bile dinletemiyorlar. Örtünmede de niyet çok önemlidir. Tesettür “setr” kökünden geldiği için muhafaza olmak, korunmak anlamını taşır. Mahremiyetini ifşâ etmemek, sergilememek esastır. Bu bakımdan kapalı hanımların giydiklerinin sadece vücudu örtmesi tesettürün tamamlanması için yetmiyor.
 

Tesettürün gerektirdiği özelliklerden yoksun kapalılarda “setr” ben korunuyorum diyorken elbisesi diyor ki, "burdayım, bana bak!" Bu tarz giyinenlerle ekseri insan gözü alaka kuruyor. Kadınlar elbisenin anormalliğini yada aşırılığını incelerken, günahkar erkeğin gözü vücut hatlarına kayıyor... Dolayısıyla hem “setr” hem de Allah’ın istediği ile çeliştiği gibi birçok kişiyede günah kazandırıyor. Onlar hayatın perdesini hiç görmemiş ve tanıyamamışlardır. Öyle yaşayanlar benliğinden tamamen kopmuş ve onları bekleyen mutlak bir karanlık dünya vardır. Sokaklarda dolaşıp ne yapacağını hesaplayamamış hesaba çekilmeyeceklerini mi sanıyorlar ? Yada onlar yiyip içmek, dolaşmak kendini bile koruyamayacak bir şahısla kendini eğlendirmek için sabahtan akşama kadar dışarılarda çirkinleşip son derece necis bir ortamda yetişip farklı yerlere gelebiliyorlar.
 

Ne gariptirki başı örtülü olup, alta pantolon giyen nice pervasız kişilerde bulunmaktadır. Onu yaparken acaba neleri gözardı etmişlerdir. Acaba kendini nekadar dinde terbiye etmiş nekadar okuyabilmiş ve anlatılmıştır. Kendini ihya etme çabasında olan kara dediğimiz o ak çarşaflı ve feraceli bacılarımız bu dini ayakta tutmayı başaran etkenlerden biri olmuşlardır. Hayat artık asla geri dönüşümü olmayan ama biten her günü saniye saniye kayıtlı olduğunu hiç kimse unutmasın. Tüm çirkinliğiyle kendini göstermeye çalışan, halbuki kara bir bataklığa girdiğini bilememektedir. Şayet bilseydi kendini bir değil bin çarşafa bürürlerdi. Biz artık bu tür konuların hayatımızda yer edinmesini, bizleri meşgul etmelerini istemiyoruz. Diyoruz ama sonumuzu nasıl görürüz bilemiyorum. Her zaman, yenilgiye uğratan nefislerimizin kölesi mi, yoksa nefislerimizi mağlup edip hayatta yeni güçler kazanarak yaşayacakmıyız?

 

Bülent Karagülle / Van – Yaş: 22