Bizim ülkede acayip işler oluyor. Ülkeyi kaosa sürükleyenler, sokaklarda terör estirenler, darbe teşebbüsünde bulunup ülkeyi cehenneme çevirmek için çalışanlar ve aylarca ekranlarda terörist ilan edilip deşifre edilen bilumum mücrimlerin işledikleri bunca suçlar ortadayken birer birer değil toplu olarak tahliyelerini ibretle izliyoruz. Ergenekon örgütü mensupları işledikleri bunca suça rağmen bir süre önce büyük mağduriyetlere uğramış masum insanlar görüntüsü verilerek serbest bırakıldılar. Aynı şey KCK’liler için de geçerliydi. En sonunda bir kısmının müebbet aldığı, tümü cezaya çarptırılmış 236 darbeci tahliye edildi. İşledikleri suçlardan dolayı zindan hükmü verilen Balyozcular, büyük zaferlerden dönen kahramanlar gibi zindan kapılarında karşılandılar.

Meğerki darbecilerin zindandan çıkması için başbakan bir yıldan beridir özel bir formül arıyormuş. Gazeteci Avni Özgörel’in bildirdiğine göre, tutuklamalardan dolayı Balyozcuların ailelerinin çektiği sıkıntılar başbakanda rahatsızlığa neden olmuş. Bu rahatsızlık, bir formül bulup bunları dışarı çıkarmaya yönlendirmiş. Demek Başbakan formülü bulmuş ki, Özel Yetkili Ağır Ceza mahkemesinin verdiği mahkumiyet kararını Yargıtay’ın onaylamasına rağmen, Anayasa mahkemesinin verdiği karar paralelinde yerel mahkemenin de karar vermesiyle 236 hükümlü tahliye edildi. Tümünün suçu sabit görülüp hükme bağlandığı, üstelik bunlardan bir kısmı mübbet hapis cezası aldığı halde darbeciler büyük bir karnaval havasında tahliye edildiler.

Oysa suç unsuru olabilecek delil olmadığı halde basit bazı iddialarla tutuklanan ve on yıllardır zindanlarda çürütülen Müslümanlar var. Sadece İslami kimlik sahibi oldukları için Kemalist/Solcu/Paralel yapıcı yargıçlar tarafından zindanlara doldurulmuş çok sayıda insan yıllardır işlemediği suçun cezasını çekiyor. Örneğin Sivas davası sanıkları, sadece Kemalist/solcu cenahın gönlünü hoş etmek amacıyla cezalandırıldı. Yirmi yıldan fazladır zindandaki bu insanlar işlemedikleri suçun cezasını çekiyorlar. Sivas davasında tutuklu bulunan insanların suçsuzluğunu herkes bildiği halde kimse gündeme getirmiyor. İslamcı geçinen basın organları bu insanların mağduriyetinden ve onların mazlumiyetinden bahsetmiyor. Balyoz hükümlülerinin ailelerine yüreği yandığı için formül arayan Başbakanın, Sivaslı mağdurlara yüreği yanmıyor. Aksi takdirde onlara da bir formül bulmak için çabalaması gerekirdi.

Bir de Hizbullah davası mahpusları var. Ülke tarihinde Hizbullah davası tutuklularından daha fazla mağdur edilen kimselerin olduğunu düşünmüyorum. Bunun en basit göstergesi, Hizbullah davasını tutukluları 11 yıl zindanda kaldıkları halde davaları neticelenmediği için uzun tutukluluk göz önüne alınarak tahliye edildiler. Sağcı, solcu, Kemalist ve Paralel yapıcılar ayağa kalkıp itiraz ettiler. Ancak Ergenekoncular, KCK’liler, Balyozcular ve daha bilimum suçlular tahliye edildiği halde sağcısı, solcusu kemalisti ve paralelcisi neredeyse ekranlara çıkıp göbek atarak tahliyeleri kutlayacak. Bu kıyas bile zulmün fotoğrafını gözler önüne sermek için yeterlidir.

Büyük haksızlıklara uğrayan, müebbet hapse mahkum edilenlerin çoğunun suçu camilerde çocuklara Kur’an dersi vermek. Sadece Kur’an’la meşgul olduğu ve çocukları sokaklardan camilere yönlendirerek bozulmalarını önlediği için yüzlerce hatta binlerce genç haksız yere mahkum edilip zindanlara dolduruldu. Yargıçların karşısına çıkanlar İslami kimlik sahibi oldukları için delile gerek duyulmadan ceza kanunlarının evrilip çevrilmesi neticesinde ortaya çıkan boşluklardan istifade edilerek ağır cezalara çarptırıldılar. Bir taraftan gençlerin hayatları karartılırken diğer taraftan aileleri sıkıntılara ortak edildiler.

Yaşlı anaları, eşleri ve çocuklarından yüzlerce kilometre uzakta bulunan Karadeniz ve Batı zindanlarına sürülen bu insanların aileleri görüşe gittiklerinde çok büyük sıkıntılarla karşılaşıyorlar. Birkaç dakikalık görüşme için ailelerin en az üç günü yollarda geçiyor. Kimilerinin cebinde yol parası olmadığı için görüşmeye gitme imkanı bulamıyorlar. Kimi yaşlı anneler yaşlılığın ve hastalığın verdiği sıkıntıyla bin iki yüz kilometrelik yolu gidemedikleri için yıllarca yavrularının yüzüne hasret kalıyor. En sonunda dünya gözüyle bir kere daha göremeden göçüp gidiyorlar.

Hizbullah davasından yargılananların büyük ekseriyeti işlemediği suçların cezasını çekiyor. Bunlardan kimileri yirmiüç yıldır zindanda ömür çürütüyor. Annelerin yürekleri köz bağlamış. Çocuklar perişan, eşler perişan, acı ve sıkıntı kelimelerle ifade edilemeyecek kadar fazla.

Ergenekonculara, KCK’ya ve Balyozculara yürekleri yananlar. Biraz da haksız yere mahkum edilen Müslümanları dikkate almalıdır. Müslümanlara yüreklerinizin yanmasını istemiyoruz. Sadece adil davranmalarını istiyoruz. Bugüne kadar yaşanan mağduriyetlerin son bulmasını, haksızlıkların ortadan kaldırılmasını, sırf Kur’an dersi verdikleri ya da sivil toplum bünyesinde halka yardım ettikleri için zindana mahkum edilenlerin özgürlüğünü istiyoruz. Üstelik Elazığ İhya Der ve başka yerlerdeki çok sayıdaki Müslüman ise, sivil toplum faaliyeti yürüttükleri halde kin ve nefretten kaynaklanan düşmanlık neticesinde ağır cezalara çarptırıldılar.

Merhamet değil adil davranılmasını istiyoruz.

Nevvab Yıldız / Hürseda Haber