Bismihi Sübhanehu...
Birkaç günlük fani dünyada zelil olarak yaşamaktansa din ve Allah yolunda ölmem benim için daha hayırlıdır.(Şeyh Saidê Palevi)
Şehid Şeyh Said Efendi Rabbani bir önderdir. Çünkü gayesi Allah, önderi Resulullah (sav), düsturu Kur`an-ı Kerim, mücadelesi islam, yolu küfre karşı cihaddır.
Şeyh Said Hazretleri Nakşî şeyhi olan âlim ve dindar bir ailenin yedi çocuğun en büyüğü olarak 1865 tarihinde Erzurum Hınıs ilçesine bağlı Kolhisar Köyü"nde dünyaya geldi. Babasının adı Şeyh Mahmud Fevzi"dir. İslami ilimleri asırlar boyu silsile yolu ile öğrenip halka anlatan, dini alanda rehberlik yapan bir ailedendir. Ataları halk tarafından çok sevilen İslam dininin hatırı sayılır lider ve önderlerindendirler.
Şeyh Said bilinçli ve akıllı bir insandır. Bu nedenle de çevrede çabuk tanınır ve sevilir. Halkın cehaletini gidermek ve onları İslam ile aydınlatmak için köy köy, şehir şehir gezip insanlara İslam`ı anlatır. Halkı bilinçlendirmeye çalışır. Bilgeliği, zekâsı, adaleti, ibadete olan düşkünlüğü, kanında akan Allah, Kuran, İslam sevgisi onu diğer liderlerden farklı bir konuma getirir. İslam`ı hakkı ile anlamış olması, bir de ailesinden gelen Şeyhlik ve önderlik konumu onu halk için de doğal önder haline getirir.Ömrünü islamı öğrenmeye, öğretmeye, yaşamaya ve yaşatmaya adayan Şeyh Said Hazretleri tarih boyunca atalarının sürdürdüğü İslam sancaktarlığını omuzlayarak Allah davasının hizmetçiliğini yapar. Allah, Kuran yolu olan islam için kendini feda etmekten çekinmeyecek kadar saf, temiz bir Allah aşığıdır.
Şeyh Said; Sorumluluk duygusu taşıyan ve cesaretle ne yapması gerektiği konusunda tereddüt yaşamayan, dayatmalara karşı çıkan ve Şeriat hükümleri tatbik edilmezse tüm Müslümanlar üzerin kıyam vaciptir” hükmü gereğince inançlarının arkasında durmaya çalışan, mücadeleye ve direnmeye karar veren bir şahsiyetti.O, sadece bir kavim, bir ırk, bir dil, bir bölge ve bir kısım insan için mücadele etmemiştir. Onun mücadelesi tüm dünya Müslümanları içindir.
Her ne kadar kendisi Kürt ve onun bu kıyamı Kürt bölgesinde başlamış ve Kürtler arasında gerçekleşmiş ise de hedefi özelde dünya Müslümanlarının selameti, genelde ise dünya sömürgeci ve baskıcı güçlerine karşı olmaktır. Bu nedenle Şeyh Said kıyamı genel bir kıyamdır.
Osmanlı"nın yıkılıp Cumhuriyetin kurulmasıyla beraber, Cumhuriyetin kurucuları gerçek yüzlerini göstererek İslam karşıtlığına dayalı politikalarını gün yüzüne çıkarırlar. Bu da Şeyh Said"in islami endişelerinin artmasına ve yerinde duramamasına neden olur.Hilafetin kaldırılmasıyla Osmanlı Devletini var eden Din birliği ortadan kaldırılır.
Kıyamın nedenlerine gelince: Hilafetin kaldırılması, İslam dinin yasaklanması, islam şeriatının hükümlerinin kaldırılması, Dinsiz bir yönetimin kurulması, Bir kısım yazarların dine hakaret etmeleri, Peygamber Efendimize dil uzatmaları, İslami eğitim yuvaları olan medreselerin kapatılması, Şeriyye ve evkaf bakanlığının kapatılması, Kadınlarda tesettürün yasaklanması, Mekteplerde dinsizliğin yayılması, Öğrencilerin sabahlara kadar müsamerelerde dans ve balolarda eğlenmesi olarak özetlenebilir.
Şeyh Said, bu aşamadan sonra dinin yok sayılmasına, fıskın, fücurun ve küfrün ortaya çıkmasına, dindarların çeşitli zulüm ve baskılara maruz kalmasına müsaade etmez. Dinin ortadan kaldırılması ve dillerin yasaklanması ile ortaya çıkan baskı ve zulümlere dur demek için kıyam eder.
Şeyh Said Hazretleri Allah`a, Peygamber`e, Kur`an`a, İslam`a ve Müslümanlar`a yapılacak en küçük hakarete bile tahammül göstermeyerek tüm müslümanlara örnek olmuştur.halifesiz müslümanlık olmaz`` halife memleketten çıkarılamaz`` şimdiki hükümet sürekli olarak dinsizlik neşretmektedir, kadın lar çıplaktır, mekteplerde dinsizlik ilerliyor diyerek kıyam etmiştir.
Şeyh Said hazırlığını yapar ve evden çıkacağı zaman hanımı ona şöyle der:
Sen bizi kime bırakıp gidiyorsun”. Bu soru karşısında Şeyh Said tarihi cevabını şöyle verir:
- Eğer ben ve bu bastonum yalnız da kalsak ben yine bu kafirlere karşı çıkacağım. Ne ben Hz. Hüseyin`den daha değerliyim ne de benim ailem onun ailesinden daha kıymetlidir. Eğer ben bu kafirlere karşı çıkmazsam zebaniler sarığımdan tutup beni cehenneme atarlar, siz o zaman bana yardım edebilecek misiniz? Onlar bana demezler mi; &`;Ey Said Allah o kadar mal mülk verdi sana. Sen Allah için ne yaptın? Bunlar Allah`ın emirlerini ayaklar altına almışlar.
Evet ben cihada başladım ve korkanlar, cihat edemeyecekler, hastalar gelmesinler. Bu yol korkakların yolu değildir!
Kardeşi Bahaddin ise O`na şöyle der: Abi sen biliyorsun Kürt halkı bilgi yönünden pek gelişkin değil. Sen başaramazsın.”
Şeyh Said`in cevabı takdire şayandır.
- Bahaddin, Bahaddin! Hiç merak etme ben Amed`de asılacağım, sen de Kur`an`ın üzerinde şehit düşeceksin.
4 Ocak 1925 günü Şeyh Said ve çok sayıda Kürt ileri geleni Kırkan köyünde bir toplantı yaparlar. Bu toplantıda Şeyh Said, kıyamı başlatan şu meşhur fetvayı verir: Ben Hazreti Muhammedin ümmetine mensup bir âlim olarak islamı saf dışı eden bu harekete karşı sessiz kalamam. Çünkü yarın mahşerde Allah`a, Resulü`ne hangi yüzle bakacağım, ne cevap vereceğim.Bu güne kadar Bizler ve Türkleri bir arada tutan din bağı vardı, Türk Hükümeti din bağını kaldırdı. Artık bizi birbirimize bağlayan hiçbir bağ kalmamıştır. Evet, ben cihada başladım ve korkanlar, cihad edemeyecekler, hastalar gelmesinler. Bu yol korkakların yolu değildir! Eğer ben ve bu bastonum yalnız kalsak da ben yine bu kafirlere karşı çıkacağım.
Kurulduğu günden beri din-i mübin-i Ahmedi`nin temellerini yıkmaya çalışan Türk Cumhuriyeti Reisi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Kur`an ahkamına aykırı hareket ederek, Allah ve peygamberi inkar ettikleri ve Halife-i İslam`ı sürdükleri için gayri meşru olan bu idarenin yıkılması bütün müslümanlar üzerine farzdır, dinsiz yönetimin varlığına karşı yapılacak bu cihad saadet asrında yapılmış gazalardan daha önemli ve ecirlidir .
Şeyh Said kıyamının ikinci adamı Hanili Salih Bey mahkemede kıyamın nedenlerini şu şekilde dile getirmektedir: Maksadımız dindir. Öncelikle medreselerin kapatılması, medreselerin seddi emri verilince her tarafta su-i tesir yaptı. Dinlerini öğretmek men olununca teessür başladı. Hukuk-u aile kanunu ile ahir değişti. Hükümet dini şeylere müsaadekar bulunsun diyordum.
Şeyh Said Efendi 27 Aralık günü Hınıs`tan ayrılıp Çapakçur`a doğru yola çıkar. Xadimil Mücahidin; (Mücahitlerin hizmetçisi) mahlasıyla kıyam eder. Etrafında, Allah`ı ve islamı seven büyük bir halk kitlesi toplanır. Ilahi teveccühe mazhar olur. Fakat o, huzur içindedir. Gönlü rahattır. Rabbinin huzuruna çıktığında :Ya Rabbi, ben vazifemi yaptım, görevimi yerine getirdim, dininin düşmanlarına karşı gücümün yettiğini yerine getirdim.” diyebilecektir.
13 Şubat 1925`de başlayan Şeyh Said kıyamı, 28 Haziran 1925 tarihinde o ve 47 yareninin darağacında asılmasıyla sona erer. Kıyam sona ermiştir ama gerçekte çok büyük bir mücadelenin fitili daha yeni ateşlenmiştir. Şeyh Said asılacağı sırada bir kağıda Arapça şu mısraları yazar. ‘`Ölümüm Allah ve İslam için olduktan sonra değersiz dallarda beni asmanıza pervam yoktur.”
Bu sözlerle büyük zat, hiçbir şüpheye yer kalmayacak şekilde ölüme çıktığı yolun sırf ALLAH ve İSLAM için olduğunu tüm insanlara ve dünyaya ilan eder.
Asılacağı sırada bir kağıdın üzerine Arapça şöyle yazıyor: "Değersiz dallarda beni asmanıza pervam yoktur. Muhakkak ki ölümüm Allah ve İslâm içindir."
İlmik boynuna geçirildikten sonra, söylediği son söz ise; "Şu anda fani hayata veda etmek üzereyim. Halkım için feda olduğuma pişman değilim. Yeter ki torunlarım düşmanlarıma karşı beni mahcup etmesinler."
Bu kıyamın sonucunda 14 şehir, 700 köy, 9000`e yakın ev harabeye döndü. 50.000 kişi göç ettirildi, yaklaşık 7.500 kişi zindanlara atıldı, 660 kişi idam edildi. 80.000 müslüman katledildi.
Son olarak deriz ki:din, iman ve vicdan sahibi olanların, hak, hukuk mücadelesi verenlerin, bir an önce Şeyh Said ve yarenleri ile birlikte Saidi Nursi gibi Müslüman önderlerin cesetlerinin veya mezarlarının ortaya çıkarılması ve zulme uğrayan müslümanların hakları için yola çıkan bu mazlumların itibarlarının tez elden iade edilmesini istemeleri gerekir.
Allah`ın selamı islami davayı kuşanan tüm muvahid müminlerin üzerine olsun..
Selam ve dua ile.
Nihat ÇAM