İZMİR - 26 Haziran Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Günü nedeniyle, İzmir Barosu İnsan Hakları Merkezi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı İzmir Temsilciliği, Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir Şubesi ve İnsan Hakları Derneği İzmir Şubesi ortak bir basın açıklaması düzenledi.
İzmir Barosu’nda düzenlenen basın açıklamasını İzmir Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Anıl Güler okudu. Birleşmiş Milletler’in 1984 yılında “İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezaya Karşı Sözleşme”yi kabul ettiğini belirten Av. Güler; “Sözleşme, işkenceyi mutlak olarak yasaklar. Bu kural, Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi tarafından 11 Temmuz 2002 tarihinde kabul edilen, “İnsan Hakları ve Terörle Mücadele Rehberi”nin IV. maddesinde şöyle kayda geçmiştir: ‘İşkence veya insanlık dışı, aşağılayıcı muamele ya da ceza, her koşulda ve özellikle de gözaltında, sorgulama sırasında ve kişinin terör eylemleri ile suçlanması ya da bu suçtan ceza almış olması durumunda dahi, mahkûmiyet kararına neden olan suçun doğası ne olursa olsun mutlak olarak yasaktır.” şeklinde konuştu.
“İşkencenin kitlesel bir boyut kazanması kaygı vericidir”
“Uluslararası insan hakları örgütlerinin hazırladığı raporlar, işkencenin sadece askeri diktatörlüklerde ve otoriter rejimlerde değil, demokratik olma iddiasındaki ülkelerde de uygulandığını ortaya koymaktadır” diyen Av. Güler; “Özellikle, 11 Eylül 2001 sonrası yaşanan süreçte “teröre karşı güvenliği sağlama” gerekçesiyle işkenceyi meşrulaştıran ve işkencecileri koruyan tutum ve politikalar olağan hale getirilmiştir. İşkenceyi meşrulaştırmaya yönelik bu çabaların bir sonucu olarak, ulusal ve uluslararası pek çok araştırmanın/çalışmanın da gösterdiği gibi, işkencenin toplumların zihniyet dünyasında “teröre karşı mücadele” gerekçesi ile kabul edilebilir hale gelmesi, özelliklede savaş, işgal ve iç çatışmalar sırasında tarafların birbirini sindirmek ve/veya yok etmek amacıyla ilk başvurdukları araç olması, bu bağlamda komşumuz Suriye’de sürmekte olan iç savaş koşullarında işkencenin kitlesel bir boyut kazanması kaygı vericidir.” ifadelerini kullandı.
“ 2014 yılının ilk 5 ayında işkenceye uğrayanların sayısı bin 120”
Türkiye cezaevlerinde ağır hasta tutuklu ve hükümlülerin durumunun başlı başına bir işkence uygulaması haline geldiğini ifade eden Av. Güler, ülke genelinde yaşanan işkence tablosu hakkında şu bilgileri verdi; “2013 yılında Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV) Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezlerine işkence gördüğü gerekçesiyle 869 kişi başvuru yaparken bunlardan 537’si aynı yıl içinde işkence gördüğünü belirtmiştir. 2014 yılının ilk beş ayında ise 384 kişi işkence gördüğü gerekçesiyle başvuru yaparken bunlardan 143’ü 2014 yılı içinde işkence gördüğünü belirtmiştir.
“2014 yılının ilk 5 ayında gözaltında 3 şüpheli ölüm gerçekleşmiştir”
TİHV Dokümantasyon Merkezi’nin verilerine göre 2013 yılında gözaltında, cezaevlerinde veya toplantı ve gösteri özgürlüğünün kullanımı esnasında kolluk kuvvetlerinin şiddetine maruz kalan kişi sayısı 5.848’dir. 2014 yılının ilk 5 ayı itibariyle bu sayı 1.120’dir.
Asker Hakları web sitesinin 2012-2013 dönemi raporuna göre söz konusu dönemde siteye şikâyette bulunan toplam 653 asker kişinin yarısı dayak, hakaret ve tehdit içerikli işkence ve kötü muamele kapsamında şikâyette bulunmuştur.” (İlyas Yıldız – İLKHA)