Siyonist işgal rejimi kaybolan üç askeriyle ilgili bilgileri basına kendisi veriyor ve delil sunmadan herkesi onları Filistinli grupların kaçırdığına inandırmaya çalışıyor.

Bir yandan bunu yaparken, diğer yandan Batı Yaka şehirlerine özellikle de askerlerin kaybolduğu veya kaçırıldığı El-Halil şehrine ambargo uyguluyor; halkını cezalandırıyor; uluslararası camiadan, Arap ülkelerinden ve Filistin Yönetimi’nden bu konuda kendisine yardım etmelerini istiyor.

Bunu isterken de, sanki herkesin kendisine hizmet etmek ve güvenliğini sağlamak için yaratıldığı mantığıyla hareket ediyor.

Birleşmiş Milletler bizi devlet olarak tanımış olabilir. Ancak şimdiye kadar bizi insan olarak kabul etmediği gibi, hak sahibi olarak da görmemiştir. Bize karşı bu kadar kör ve sağır kesilen bir uluslararası camia tam olarak hikâyelerini bilmediğimiz üç asker için harekete geçiyor. Buna karşı işgal rejiminin zindanlarında bulunan ve insanlık dışı baskı ve zulme uğrayan binlerce Filistinli esiri görmezlikten geliyor.

Uluslararası toplum bu konuda münafıkça davranıyor ve kurbana karşı işgalciye meylediyor ve onun tarafını tutuyor.

Gazze’nin yedi yıldan fazla süredir işgal rejimiyle Mısır yönetiminin ambargosu altında kalmasına ses çıkarmayan bu camia saygın bir camia değildir. Saygıyı asla hak etmiyor. İşgal rejiyle dünyadaki şer güçlerine hizmet etmeyi esas alan bu cemiyete üye olmak asla bir şeref değildir.

Siyonist işgal rejimi Başbakanı, Filistin Yönetimi Başkanı Mahmut Abbas’tan kaybolan üç askerin denklemini çözmede kendilerine yardımcı olmasını istiyor. Peki, bu konuda yardımı talep eden Netahyahu, Mahmut Abbas ile Filistin Yönetimi’ne ne verdi. Bunca süre içinde umutsuzluk, sıkıntı ve yıkımdan başka bir şey verdi mi?

Netanyahu, Gazze ve Batı Yaka’ya savaş açmakla tehdit ediyor. Oraları tamamıyla yıkmak istiyor. Siyonist basın, işgal rejimi israil’in Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin Filistin’deki direnişin kökünü kazıması için körfez ülkelerinin onayını talep ettiğini yazdılar.

Sonuç olarak şunu ifade etmek istiyorum.

Şiddet, şiddeti doğurmaktan başka bir şeye yaramayacaktır. Filistin halkı şimdiye kadar hep sükûnetle süreci takip etti ve ediyor. Görünen o ki Netanyahu kapatılması imkânsız bir sürecin kapısını aralamak istiyor. Diğer yandan biz bu konuda işgal rejiminin anlattıklarını sadece duymaktayız.

Filistinliler olarak bu konuda verilen bilgileri doğru kabul etmemiz gerekmiyor. Daha şimdiden eylemi destekleyen ve desteklemeyenler olarak ikiye bölünmemiz ise asla doğru değildir. 

Dr. İsam Şaver: Filistin Haber