İSTANBUL - Bu camilerden en önemlilerden birisi olan ve Mimar Sinan’ın ‘benim kalfalık eserimdir ve kıyamete kadar yıkılmayacak olan eserim’, dediği ve Mimar Sinan’ın kabrinin bulunduğu eser Süleymaniye Camii’dir.
En önemli değerlerimizden birisi olan Süleymaniye Cami özellikleri anlatılmak ile bitmese de cami imamı Abdulsamet Yazıcı’dan aldığımız bilgiler ve kaynaklardan aldığımız bilgiler doğrultusunda Süleymaniye Cami:
Yapımı yedi yılda biten ‘O’ büyük eser
Süleymaniye Camii, Kanuni Sultan Süleyman tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. İnşaatına Haziran 1550’de başlanan cami, Ekim 1557’de tamamlanmıştır. Meşhur bir rivayete göre; bir kutlu gecede Kanuni Sultan Süleyman, rüyasında Rasulullah Efendimiz’i (sav) görür. Sultan Süleyman ve Peygamber Efendimiz (sav) Süleymaniye’nin inşa edildiği yaklaşık 70 dönümlük arazinin bulunduğu tepeye gelirler. O tepe, hem Haliç’i, hem de Boğaziçi’ni Marmara tarafından en ideal noktadan görür. Peygamber Efendimiz (sav) bizzat gösterir: “Mihrabı buraya, minberi buraya olsun...” Kanuni Sultan Süleyman uyanınca, şükreder ve hemen Mimarbaşı Sinan-ı Abdül Mennan Hazretleri’ni çağırtır. Sinan’ı hiçbir açıklama yapmadan, büyük bir heyecanla rüyada gördüğü yere götürür. Kanuni: “Buraya bir cami, bir külliye yapacağız.” diye söze başladığında; Sinan-ı Abdül Mennan Hazretleri söze karışır: “Sultan’ım, mihrabı burada, minberi burada olsun...” Sultan Süleyman şaşırır: “Sinan, sen bu işten haberli gibisin?” Büyük mimar cevap verir: “Sultan’ım sizin dün geceki kutlu ziyaretinizde ben de iki adım gerinizde geliyordum...” Bu rivayet doğru mudur, temenni midir bilmiyoruz; ama Mimar Sinan, Tezkiretü’l-Bünyan isimli eserinde Süleymaniye’nin temelinin atılışını bizzât anlatmıştır.
Süleymaniye aynı zamanda bir külliyedir
Cami avlusunun etrafını çevreleyen büyük külliyede; türbeler, türbedar dairesi, evvel, Sani, Rabi, salis, tıp medreseleri, darû’l-hadis, darû’ş-şifa, Bimarhane, darû’l-kurra, sibyan mektebi, imaret, tabhane (konuk evi), han, hamam, kitaplık ve dükkânlar bulunmaktadır. Dış avlunun on kapısı vardır Caminin dört minaresi İstanbul’da yaşamış ilk dört sultanı; Fatih, 2. Bayezid, Yavuz Selim ve Kanuni’yi temsil eder. Minarelerdeki on şerefe de 10 padişahı temsil etmektedir. Mimar Sinan bunları Cihar yâr-ı Güzin’e (dinin dört direği); Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz.Ali’ye armağan olarak sunmuştur.
Hava kanalları
Camide ayaklar üşümesin ve secdede huzur duyulsun diye camiinin altına kanallar kazılmış. Bu yolla soğuk ve sıcak hava kontrol altına alınmıştır.
Sesin düzgün bir biçimde camiye yayılması
Mimar Sinan, cami içinde sesin iyi yayılması ve duyulması için harika bir teknik kullanmıştır. Bunun için, yapı şekilleri içinde sesin en iyi çoğaldığı kubbeyi uygulamıştır. Bütün kubbeleri çift olarak yapmış ve damak kubbeyi oluşturmuştur. Kubbe yapısının güçlü tınlatıcı özelliğine ve kubbede oluşacak özel ses odaklanmalarına önlem olarak kubbe köşelerine ve eteklerine içi boş 50 cm boyunda 64 adet küp yerleştirmiş ve bunlarla iyi bir ses elde etmiştir. Ayrıca, zeminde, sesi yansıtmak için tuğlalardan boşluk bırakmıştır. Böylece Süleymaniye harika bir akustiğe sahip olmuştur.
İs odası
Cami’yi aydınlatmak için kandiller kullanılmış. Kandillerden çıkan islerin camiye zarar vermemesi için ise is odası yapılmıştır.
Peki, nedir bu ‘is odası’?
Cami içinde yanan kandillerin isini kanallar yoluyla toplayıp mürekkebe dönüştüren ve tamamen tabiî havalandırma ile çalışan bir siklon-baca sistemidir. Bu olmasa cami kubbesi kandillerin tesiriyle çok kısa zamanda kararacaktır.
Muhteşem hesap
Mimar Sinan yaptığı bu eserin her bir köşesinde Pi sayısını kullanmıştır.
Yeni bir buluş
Süleymaniye’de yapılan araştırmalarda akustik enerjinin ısıya eş değerliliği ve soğutma işinde kullanımıyla ilgili veriler bulunmuştur. Verimi düşük olan bu kullanımın diğer enerji türleri ile desteklenerek veriminin yükseltilebileceği düşünülmektedir. Eğer bu buluş geliştirilirse, insan sesiyle soğutma yapılabilecektir. (İLKHA)