Hüseyin Kaya / Doğruhaber / Yorum
Gezi olaylarının birçok açıdan provokatif bir özellik taşıdığını hemen herkes bir vesile ile gördü.
Ağaç duyarlığı diye başlayan hareketin sonradan “devrim”e yürüyen grupların kontrolünde farklı mecralara aktığı da gözlendi.
Birbirinden tamamen farklı yerde duran yapı ve fikir gruplarının farklı amaçlar için yan yana gelmesi sadece “ortak düşman” hedefinden kaynaklanıyordu.
Uzun süre olaylarda ölümün olmayışı bazılarını rahatsız etmişti. Ulusal kanal spikerinin olaylar sırasında “Keşke birkaç ölüm olsa güzel olurdu” şeklinde temennilerini dile getirmesi uzun süre konuşulmuştu.
Sonra ölümler oldu.
Sonra ölümler üzerinden eylemleri gelenekselleştirme çabaları… Benzer bir süreci Lice’de de gördük.
Lice pilot bölge seçilmiş gibi görünüyordu.
Önce HÜDA PAR üyesi üç kişi silahlı saldırı sonucu yaralandı. Sonra da “Kalekol inşaatına protesto” adı altında yol kapatma eylemleri başlatıldı.
Yol kapatan eylemciler molotof ve havai fişek kullandıkları için onlara müdahale edenler de biber gazı ve tazyikli su kullandılar.
Günler geçti; ama jandarma tarafından silah kullanma eylemi gerçekleşmedi, bu da eylemcilerin sabrını zorlamaya başladı.
Asker, “çözüm sürecine zarar gelmesin” diyen hükümetin kesin talimatıyla ne olursa olsun silah kullanmamayı sürdürürken eylemcilerden askere yönelik taciz ateşleri başladı.
Asker, elemanları arasından birileri silahla yaralanınca karşılık verdi ve iki eylemci öldü.
Ölümler üzerinden eylemler bölgenin her tarafına yayılmaya başlandı.
Pkk üst yönetiminden “süreci bitirme” olarak anlaşılabilecek tehdit ifadeleri yansıdı basına.
Sonra bayrak indirme olayı ve keskin tepkiler yansıdı basına.
Hükümetin de sert ifadeler kullanması Pkk-Hdp çevrelerinin geri adım atmasına neden oldu.
Öcalan “provokasyon yapmayın!” dedi.
S. Tuncel, eylemlerin amacına ulaştığını söyledi.
Pkk, “yol kesmeyin, kepenk kapattırmayın” dedi.
Çözülen hangi sorundu, birçok kimse anlamadı.
Eylemci çadırlarında pkk komutanıyla beraber çay içen jandarma komutanı da olayın nedenini ve bitişinin sebebini anlamamıştır sanırım.
Öyle ya “kalekol inşaatı” devam ediyor.
Keşif uçuşları da kesilmedi.
Anayasal değişiklikler de sonbahara kaldı.
O zaman “amacına ulaşan” ne?
Bazılarının dediği gibi Hint Kenevirinin hasat zamanıydı, hasat bitince eylemler de o yüzden mi bitti?
Buna itiraz edenler var.
Kenevirin hasat zamanını bilmediğim için bir şey diyemem.
Ama şunu çok net olarak söyleyebilirim ki, çocukları kaçırılan annelerin eylemlerinin unutturulması isteniyordu ve bu başarıldı.
Sadece çocuklarını isteyen annelere karşı anneliğin ne anlama geldiğini bilmeyen zavallıların “demokratik” usullerle baskı yapması, şiddet uygulaması bir işe yaramayınca dikkati başka tarafa çekildi.
Eğer HDP’liler “amaç bu da değildi” diyorlarsa “orada durun!” derim.
“Ne kalekol durduruldu, ne kenevir hasadıyla alakası var ne de çocuklarını isteyen annelerle” diyorsanız orada durun!
Amaç sadece çocukların ölmesi miydi?
“Çocuklar ölsün de sonra biz bu ölümleri nerede kullanacağımıza bakarız” mı demek isteniyor?
Pkk-HDP’lilere düşen bu konuda net bir açıklama yapmaktır.