Riyad Makaev/Doğruhaber-Analiz
Irak, Çok Derin Ve Çok Zor Bir Meseledir. Daha ilk dönemde başlayan anlaşmazlıklar günümüze kadar geldi ve devam etmektedir. Iraklılar İslam etrafında birleşme yerine bölgesel gruplara ayrılıp çatışmayı seçmişlerdir. Sünni olsun, Şii olsun, Kürt olsun ve Türkmen olsun hepsi tek bir Allah’a inanan din kardeşleridir. Kur’an tüm bunları ‘bir’ olarak zikrediyor. Ancak bunlar ‘bir’ olmamak için direniyorlar.
Her zaman dış müdahalelerle çatışmaya giren Irak Müslümanları bilerek ya da bilmeyerek bugün de bazı devletler tarafından kullanılmaktadır. Irak, tarih boyunca çok vahşi savaşlara ve çatışmalara sahne olmuştur. Mezhep çatışmaları, milliyetçi çatışmaları, siyasi ve kültürel kısacası ne ararsanız Irak’ta bulabilirsiniz. Belki tüm bu çatışmaların ve anlaşmazlıkların sebebi ABD-AB ve İsrail olarak görünebilir. Ancak, nedense benim hep aklıma Kerbela gelir; Hz. Hüseyin’in (R.A.) vahşice katledilmesi... Acaba, Iraklı Arap kabileleri hala Hz. Peygamberimizin torununun katledilmesinin ve Peygamberimizin çok sevdiği torununun kanını haksız yere akıttıkları için bir bedel ödüyor olabilirler mi? Bence Irak’ta Müslümanlar gerçekten tövbe edip İslam etrafında birleşmez ise bu çatışma ilelebet devam eder.
Gönlüm isterdi ki Müslümanlar ne olursa olsun herhangi “çi ve ci” ile anılan gruplarla anılmasın. Müslümanlar sadece Müslüman olarak anılsın. Ama istemekle olmuyor. Hz. Hüseyin’i öldüren zihniyeti her yerde hala bulmak mümkündür. Bugün Irak’taki gelişmeler ile İŞİD gündeme gelmiştir. Herkes bugünlerde IŞİD’i konuşuyor. Burada IŞİD’in portresini çıkarmaya çalışmayacağım, herkes bir şeyler yazdı ve çizdi bu örgüt hakkında. Ancak, benim aklıma takılan bir meseleyi burada zikretmek istiyorum. IŞİD örgütünün militanları, çoğu yurtdışından çeşitli devletlerden toplanan Müslümanlardan oluşmaktadır. İŞİD örgütünün grupları arasında bile tam olarak bir birlik sağlanmış değil. Çeşitli devletlerden bir araya gelen militanlar farklı din anlayışlarına ve farklı kültürlere sahip. IŞİD’in arasında bir de Çeçenistanlı ve daha doğrusu Kuzey-Kafkasyalı gençler bulunmaktadır. Kuzey Kafkasya’da ABD’nin Irak’ta ve Esed’in Suriye’de yaptığı zulmün aynısını yapan bir Rusya bulanmakta. Peki, bu gençler kendi memleketini bırakıp daha doğrusu kendi topraklarındaki sorunlarını çözmeden, onlara karşı mücadeleyi bırakıp, dilini bilmediği ve yabancısı olduğu topraklarda nasıl bir mücadele veriyorlar. Bu sadece Kafkasyalı gençlerle alakalı değildir. Diğer gençlerle ilgili de aynı soruyu sorabiliriz. Suudi Arabistanlı gençler de kendi devletindeki zalimleri geçerek sadece eline silah alıp ateş etmek uğruna neden bir örgüte girdiler.
Bugün IŞİD hakkında çok farklı düşünülerek, çok farklı yorumlar yapıldı. Her devlet kendi dış politikasına göre yorumluyor. Irak, gerçekten de İslam’ı çok farklı yorumlayan gençlerle dolmuştur. Suriye’de de durum yine aynı. Suriye ve Irak mücadelesine adam götüren o kadar çok grup var ki hepsi “cihat ehli” ama bazen tam tersi zalimlerin oyununa düşebiliyorlar. Daha ilginç ve bir o kadar da korkunç olanı, özellikle Kuzey Kafkasya’dan Suriye’ye giden gençler yolda Esed’e bağlı gruplarca götürülüyor ve Müslümanlara karşı savaşıyorlar. Kendilerinin Esed’e karşı savaştıklarını zanneden gençleri çatışmalarda ön safa gönderiyorlar. Bugün bazı verilere göre, Suriye’de IŞİD örgütü içinde savaşan yaklaşık 1500 Kafkasyalı var. Esed tarafında ise bazı verilere göre 700 kadar Kafkasyalı var. Ve herkes “cihat” ediyor.
Bugün öyle bir bilgi kirliliği var ki kimse Suriye’de bu var, Irak’ta şu var diye kesin bir şey söyleyemiyor veya söylemek istemiyor. Bölgelerde çıkar peşindeki devletler her biri farklı yorumunu anlatıyor. İnsan hakları örgütleri ve insani yardım kuruluşları için tam “mevsimi” açılmış. Akideleri ne olursa olsun bu iki bölgede en cesur Müslüman gençlerimizi derin güçler ve büyük devletler kendi menfaatleri için kullanıyorlar. Âlimler bile taraf tutuyor bu kargaşada. Âlimler belki tek ağızdan konuşsalar, belki bu gençler kendilerini kullandırtmazlardı. Derinlere inerek bu bölgeye yukarıdan aşağıya bakarsak bugün zalimlere, Batı emperyalizmine ve siyonizme karşı çıkmaya cesaret eden Müslümanları çölün ortasında dünyanın en hassas bir bölgesinde bilinçli bir araya topladıklarını görmek mümkündür. Bu gençlere çeşitli gruplar kurdurarak radikal sloganları attırarak ellerine her türlü silahları vererek bir araya toplayanların amaçları ne olabilir?
ABD, İsrail ve BM, NATO ile birlikte bunları bir yere toplayıp yeniden Müslüman katliamı planlamış olmasın... IŞİD içerisinde bulunan Kafkasyalılar, Suriye’den ve Irak’tan oradaki görevleri bittikten sonra Kafkasya’ya döneceklerine dair mesajları vermekteler.
Suudi Arabistanlılar hakeza, Faslı militanlar Kralı devireceklerini söylemekteler. Peki, böyle bir uluslararası cemaati çok büyük bir tehlike görüp ve gösterip BM ve onun kurucuları bunlara karşı tek bir güç oluşturup İslam’ın yükselişini durdurmak için önce Irak’ta Saddam Hüseyin’e karşı hazırladığı zemin gibi ön hazırlıktan sonra bu gençlere karşı bir araya geleceklerini tahmin ediyorum. Kafirler, İslam söz konusu olunca her şeylerini bırakıp her zaman birleşmişlerdir. Şu anda IŞİD’in yaptığı “katliamlar” gündemi meşgul ediyor. Haksız yere katlettikleri insanlar gösterilmekte. Bu propaganda IŞİD’e yönelik hazırlanan büyük çaptaki operasyonun bir belirtisidir. ABD ise gücünü ancak Müslümanları öldürerek gösterebiliyor. İnşallah Allah tüm kötü planları bozar ve “cahil” Müslüman gençleri daha verimli bir mücadeleye sevk eder.