BURSA – İki günlük ziyaret kapsamında dün Bursa’ya gelen Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç bu sabah Polis evi Sosyal tesislerinde gazetecilerle bir araya geldi. Toplantıda gündemdeki başlıkları değerlendiren Arınç,’ın konuşmasında Iraktaki gelişmeler ve Balyoz kararları öne çıktı.
Musul’daki konsolosluk görevlilerinin durumu
IŞİD militanlarının Türkiye’nin Musul Konsolosluğu’nda görev yapan vatandaşlara yaptığı saldırıyı değerlendiren Arınç, bu konuda gelişmelerin olumlu istikamette gittiğini belirterek, “60'a yakın şoför sonradan bir şekilde alıkonulan 15 arkadaşımızın bir şekilde kurtulduğunu biliyoruz. Bir hafta öncesinden takip ettiğimiz olaylarla ilgili yerlerinin muhkem, sağlıklarının yerinde olduğunu ve henüz serbest bırakılmadıklarını söyleyebilirim.” dedi.
Irak’ta yaşanması muhtemel mezhep çatışmalarının önüne geçmek için Türkiye’nin çok titiz çalışmalar yürüttüğünü kaydeden Arınç, “Bölgeyle ilgili gelişmeler Başkan Obama'nın, Avrupa Birliği'nin açıklamaları var. Türkiye'nin aldığı tedbirler var. Irak'ın içinde sonunda mezhep çatışmasına gidilmemesi ve bölünmemesi açısından Türkiye ve bölge ülkelerinin müdahil olduğu çalışmalar var. Türkiye'nin çok dikkatli ve titiz takip içinde olduğunu hepimiz söyleyebiliriz. Umarım arkadaşlarımıza en kısa zamanda kavuşmamız mümkün olabilecek” ifadelerini kullandı.
IŞİD’in İstanbul’u alacağız yönündeki açıklamaları
Arınç, IŞID’in ‘İstanbul’u alacağız!’ yönündeki açıklamalarına ilişkin ise şunları söyledi: “Bir örgüt veya örgüt üyesi şu veya bu amaçla böyle bir söz söylemiş olabilir. Bu da kesin açık net değildir. Gazetelerde böyle haberler çıkabilir. Kim nerede ne amaçla söylemiştir. Bu tür örgütler propagandayı çok severler, tehdit ve panik havası getirmeyi arzu ederler. Biz örgütün veya buna benzer örgütlerin yapı ve hedeflerini çok iyi tahlil ediyoruz. Bunlar içinde Türkiye'yi hedef alan bir şeye rastlamadık. İhtimale göre geçmişten beri Türkiye'nin çok önemli jeopolitik noktada olduğunu bazı örgütlerin hedeflerin olacağını düşünür, senaryolar hazırlanır. Bunun üzerinde çalışmalar yapılır, devlet dış tehditlere karşı tedbir alır. Türkiye'nin dış tehditlere karşı hazırlığı var mı derseniz? Evet, belki yıllar öncesinden bu yana güncellenen çalışmalar vardır. Milli güvenlik siyaset belgesinde de bu tür tehditlere karşı Türkiye'nin her zaman hazır olduğunu söyleyebilirim.”
Balyoz tahliyeleri
Balyoz Davası tahliyelerini de değerlendiren Arınç, 12 Eylül 2010 referandumunun Türkiye’yi demokratikleşme ve özgürleşmeye götürdüğünü söyledi.
Arınç, şöyle devam etti: “Buna kim karar vermiştir? Anayasa Mahkemesi. Ona bu yetkiyi kim vermiştir. 2010'daki referandumu yapılan Anayasa değişikliği. Kim karşı çıkmıştı? CHP, MHP ve diğerleri. Bunu AK Parti savunmuştur. Tarihin garip bir tecellisine bakın ki; o gün hayır diyenler, "ah ne iyiymiş Allah senden razı olsun Anayasa Mahkemesi, sen olmasan halimiz ne olacaktı?" diye sevinç çığlığı atıyorlar. Demek özgürlük böyle bir şey, demek demokratikleşme böyle bir şey. O yüzden; "diktatörlüktü, demokraside geriye gidişti" diye Başbakanı veya hükümetemizi suçlamaya kalkanlar Anayasa Mahkemesi'nin bu kararıyla ne kadar mahcup olsalar yeridir. (Veysi Siyah / Zeki Aras - İLKHA)