israil’in tepkisi nedeniyle vay başımıza gelecek olanlara!...
Siyonist işgal rejimi Batı Yaka’da yaş kuru her şeyi yakacak, Gazze’yi Filistin halkının başına yıkacak... Vay başımıza gelecek olanlara!... El-Halil’i yakıp yıkacak, insanların dışarı çıkmasını engelleyecek, Gazze’nin giriş çıkışlarını kapatacak, Batı Yaka’yı kuşatacak, para transferini durduracak, Hamas ve İslamî Cihad liderlerinden onlarcasını tutuklayacak, onlarcasını tasfiye edecek, Filistin Yönetimini yıkacak, Mahmut Abbas’ın dışarı çıkmasına mani olacak…
Üç askerin kaybolmasından dolayı vay başımıza gelecek olanlara!..
Ne kazandık bundan?..
Bunlar, bir araya gelip konuşan Filistinli aydın, gazeteci, yazar ve çizerlerin konuştuklarından dışarıya sızan bazı başlıklar. Onlar bunları söylerken, bir gün olsun öldürmeyi durdurmayan, kuşatmayı bir gün olsun kaldırmayan, masum ve savunmasız insanları tutuklamaktan geri durmayan, Batı Yaka halkını askeri geçiş noktalarında azarlamaktan, horlamaktan utanmayan işgal rejimini unutuyorlar…
Bu insanlar, daha önce zaten bütün bunları yapan işgal rejiminin tepki vermesinden, misilleme yapmasından neden bahsediyorlar?
Siyonist işgal rejiminin örmeye çalıştığı masalın büyüsü bozuldu. İşgal güçlerinin operasyonun gerçekleşmesinden on saat sonra ancak harekete geçtiğini kendileri anlatıyor.
Olayın gerçekleşmesinden sonra, kaybolan askerlerden biri yanındaki telefonla Perşembe gecesi saat 22:30’da gizlice işgal askerlerini arıyor. Ancak nöbetteki asker ve yanındaki kız arkadaşı telefonu ciddiye almıyor. Bu şekilde kendileri için en önemli zaman dilimi Filistinlilerin lehine gelişiyor.
Nihayet sabah saat 03:30’da kaybolan askerlerden birinin ailesi polis merkezine gelip oğullarının akşamdan beri kayıp olduğunu söylüyor. Saat dördü gösterdiğinde ancak iki olay arasında bir bağ kurulabiliyor. İstihbarat birimleriyle askeri birimlerin toplanıp durum değerlendirmesi yapması ve arama emrini çıkarması iki saat sürünce aramalar ancak saat altıda başlıyor.
israilli askerlerin ve istihbarat elemanlarının on saat gibi bir zamanda olaydan uzak kalmaları, askerleri kaçıran Filistinli gençlerin bu süre içinde rahat ve sakin hareket etmelerini sağladı. Bundan sonra işgal hükümeti “bütünü elde edilemeyen bir şey tümden terk edilmez”i esas aldı.
Bunun için işgal rejimi uzlaşı hükümetine karşı kışkırtmalarını sürdürecek, işgal ordusunun Filistin yönetimine bağlı askerlerle sürdürdüğü koordinasyon ve işbirliğinin bir hakikat olduğunu yutmaya çalışacak, tehdit dilini kullanmayı sürdürecek, esir alma işini uluslararası camiada yaşadığı yalnızlıktan çıkma işinde kullanmak için fırsat olarak kullanacak, menfaatine uyarsa Gazze’ye karşı yeni bir savaş açacak.
Üç Siyonist yerleşimcinin başarıyla kaçırılması bütün Filistinliler için bir başarıdır. Bu operasyonun sekteye uğratılması, Siyonist işgal zindanlarında bulunan binlerce Filistinli esirin kurtarılmamasından işgal ordusuyla Filistin yönetimine bağlı askerler arasındaki kutsal işbirliği ve koordinasyonu sorumlu tutmanın önünü açacaktır.
Siyonist askerlerin esir alınmasının önlenmesi, Filistin Yönetimini Oslo İlkeler Anlaşması’ndan önce tutuklanan ve serbest bırakılması gerekirken bırakılmayan 30 kadar Filistinli esirin serbest bırakılmasını dilenmek için Netanyahu’nun ofisi önünde nöbet tutmasına götürecektir. Buna karşılık esir alma işi başarıya ulaşırsa Netanyahu direniş güçlerinin kapısında duracak ve en az 3000 Filistinli esire karşılık üç askerin salıverilmesini rica etmesini, yalvarmasını sağlayacaktır.
Bu zafer, kazanımlara imza atmaya devam eden direnişin eylemidir…
israil! Bedeli şimdi sen öde!....
Dr. Fayiz Ebu Şemmale / Filistin Haber