DİYARBAKIR  - Çalıştayda birer konuşma yapan Başbakan yardımcısı Beşir Atalay, İçişleri Bakanı Efkan Ala ve Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker Çözüm Süreci`nde takip edilecek yol haritasına değinerek bölgede çözüm sürecini sabote edici gelişmelere dikkat çekti.

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, "Yeni yol haritası tarihli, somut ve sonuca götürücü olacak. Eğer yol haritası gerektiriyorsa yasal düzenleme de yapılacak meclise de gidilecek. Bütün bu boyutlarıyla çalışmamızı sürdürüyoruz." ifadelerini kullandı.

BDP ve HDP’li Parti temsilcilerinin İmralı dönüşü yaptıkları açıklamaları olumlu bulduklarını söyleyen Atalay, “Çözüm sürecine zarar verebilecek gelişmelere karşı çok dikkat etmek gerekir. Herkesten isteğim; bu günlerde pozitif ve katkı verici cümlelere ihtiyacımız var.” ifadelerini kullandı.  

“Çözüm süreci dürüstlüğü, samimiyeti, adaletli bakmayı gerektirir”

PKK’nin dağ kadrosuna katmak için kaçırdığı çocuklar meselesine de değinin Atalay, eylem yapan annelere karşı BDP/HDP’nin üslubunu, bakışını ve değerlendirmelerini katılımcıların takdirlerine sunduklarını söyledi.

Atalay, “Bunlar hiç dikkatten kaçmaz. Anneler kendi çocuklarına sahip çıkıyorlar ve bu çocuklar bizimdir diyorlar. Ben bu gelişmeleri bir devrim gibi görüyorum. Bu şiddet ortamında 10 binler hayatını kaybetti. Ama bir bayan belediye eş başkanı bu analara Diyarbakır’ın meydanları dar ediyor. Yanlış yapıyorlar. Bunlar olmaz. Yine bir eş başkan diyor; ‘anneler para aldıkları için ordalar.’ Başka birisi bu annelere; ‘çocuklarınız terör örgütüne katılmış. Daha ne istiyorsunuz’ diyor. Bir başkası; ‘bunlar zorla götürülmedi kendileri gidiyor’ diyor. Bunların hiç birini örgüt söylemiyor. Bunların hepsini siyaset kesimi söylüyor. Bunları değerlendirmek lazım. Çözüm sürecini yürütenler bunları söyleyemezler. Çözüm sürecini yürütenler çok daha dikkatli olmak durumundalar. Analara yakın bir yerde bunları buradan herkese hatırlatıyorum. Çözüm süreci dürüstlüğü, samimiyeti, adaletli bakmayı gerektirir. Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyeceksin. Başka türlü çatışma çözümleri yapamazsınız. Empati yapmayanlar çözüm süreci ile uğraşmasınlar.” İfadeleri ile BDP / HDP’ye göndermede bulundu.

“Geçmişten bu yana iki temel sorunun hep var oldu”

Konu ile ilgili olarak bir değerlendirmede bulunan içişleri bakanı Efkan Ala, Türkiye’nin bu gün sorun çözen bir sistemle çalıştığına işaret ederek,  sorundan beslenen kapalı sistemlerin toplumlara, milletlere ,bedeller ödettiğinin altını çizdi.

Türkiye’de geçmişten bu yana iki temel sorunun hep var olduğunu ve bu iki sorun üzerinden sistemin rant sağlamaya çalıştığını ifade eden Ala, bu sorunlardan birinin din ve vicdan özgürlüğü alanının kısıtlanması diğerinin ise etnik alanda oluşturulmaya çalışılan sorun olduğunu söyledi.

Ala, “2002’den sonra AK parti hükümeti sistemi dönüştürücü, siyasal alanda reformlar ortaya koydu. Bir irade ortaya konuldu. Bu nedenledir ki meselenin farkına varıldığını anlayan düzen, derhal kendisini devreye soktu. Refleksleriyle bazı şeyleri ayırt etmeye başladığından bu süreci baltalamak için elinden geleni yaptı.” ifadelerini kullandı.

“Halk bunları da ibret ile izliyor”

Gündeme ilişkin bir konuşma yapan Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ise, PKK’nin son günlerde gündeme gelen çocuk kaçırma olaylarının sürece zarar veren bir teşebbüs olduğunu söyleyerek, bu durumun çözüm süreciyle bir çelişki hali olduğuna işaret etti.

Eker, “Biz dağdakiler de insinler ovada siyaset yapsınlar diyoruz ama bu ortamda 15 yaşındaki kız çocuklarını kandırarak ya da zorlamak sureti ile dağa kaçırmak ya da götürmek açık bir çelişki durumudur.  Buda süreci bir manada zehirlemek ve sürece zarar vermek teşebbüssüdür. Halk bunları da ibret ile izliyor.” ifadelerini kullandı.

“Artık anneler, haykırarak ve bağırarak ‘ben kızımı, oğlumu, evladımı istiyorum’ söyleyebiliyor.”

Çözüm sürecini birçok faydasının olduğunu söyleyen Eker, bu faydalardan iki tanesinin çok açık, belirgin özelliklerine işaret etti.

Eker, “O da şu: Bu süreç zarfında kan dökülmedi. Bu büyük bir kazanım. Bunun değerini ve önemini anlayıp bilmek durumundayız. Diğer önemli gelişme ise artık bütün Türkiye’ye ve Türkiye’nin dışındaki bütün dünyaya annelerin çığlığı ulaşıyor. Artık anneler, gözyaşları ile haykırarak ve bağırarak ‘ben kızımı, oğlumu, evladımı istiyorum’ söyleyebiliyor. Bu sürecin sadece son aylarda dağa götürülmekle gündeme gelen kız ve erkek çocuklarının getirilmesine yol açmasıyla değerlendirmemek lazım. Daha öncede de dağa gitmiş çocukların, gençlerin gelmesini de temenni ediyorum.” dedi. (Ali Adiyaman – İLKHA)