FİKRET ÖZKAN /DOĞRUHABER
Annelerin PKK’ye karşı direnişi, 23 Nisan’da Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ile MEGAM DER isminde bir derneğin ortak düzenledikleri ve öğrencilerin Lice’ye piknik gezisine götürülmesiyle başladı. Sinan Böçkün’ün ailesi ile başlayan direniş, Sinan’ın serbest bırakılmasıyla diğer annelere umut oldu ve “Çocuğumu İstiyorum” direnişine dönüştü.
PKK tarafından çocukları zorla dağa kaçırılan aileler Diyarbakır’da bir araya gelerek çocuklarının geri verilmesini istedi.
Eyleme katılan aile sayısı 100’ü geçti. Katılımın her geçen gün artması, PKK/BDP/HDP’lileri rahatsız etti. BDP’li Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi direnişi kırmak için zabıtaları devreye sokarak aileleri darp ettirdi. Ancak belediyenin bu tavrı direnişi daha da büyüttü. Dayattıkları baskıcı uygulamalarla bazı ailelerin eylemlerinden vazgeçmesini sağlayan Belediye/BDP yapısının daha önce BDP binası önünde 25 kişiyle linç etmeye kalktıkları bir aileye de basın önünde özür diletmeleri, çocuklarını isteyen aileleri en çok inciten olay oldu.
PKK/BDP/HDP’liler direnişi baskıyla kıramayacaklarını anlayınca devreye BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş girdi ve ailelere vaatlerde bulunarak ikna etmeye çalıştı. Ancak bu oyun da boşa çıktı ve ikna çabaları “BDP’nin ikna odaları devrede” başlığıyla basına yansıdı. Bu güne kadar birçok zorluğa rağmen belki de BDP’ye oy vermiş ailelerin, BDP’nin statükocu yaklaşımına ve bölge insanının kanı üzerinden siyaset yapmasına halk tarafından açıkça tavır konulması BDP’nin 20 yıla yakındır sürdürdüğü baskı siyasetinin toplum tarafından karşılık bulmadığı ve iflas ettiğinin açık göstergesi oldu.
C PLANI DEVREDE
Baskı ve ikna yöntemlerinde başarı elde edemeyen PKK/BDP/HDP’liler bu sefer de iftira yoluna giderek aileleri ve çocuklarını zan altında bırakmaya çalıştı. BDP ve HDP’lilerin açıklamaları bu kadarı da olmaz dedirtti. İşte “Annelerin acılarıyla alay ediyorlar.” dedirten o açıklamalar;
Selahattin Demirtaş: Orada oturan bazı aileler istihbarat tarafından kendilerine verilen ücret karşılığında o eylemi yapıyorlar. Çocukların da dağa gittiği yok. Bazı çocuklar uyuşturucu şebekeleri tarafından kaçırılmış. Bazılarının hiç dağla alakası yok. Gitmemişler. Bazı aileler aldıkları paralar karşılığında o eylemi yapıyorlar. Ayrıca bizim belediyemizin hiçbir müdahalesi yok, olmamıştır.
Sırrı Süreyya Önder: Kaçırılma yok! Ben ilk açılım süreci başladığında, günlerce Kandil’de kaldım. Oradakilerle görüştüm, sürece ikna etmek için. Orada kendi gözümle gördüğüm, birinci gündemleri 18 yaşın altındaki katılımları evlerine göndermek. Bu kişileri evlerine göndermek istiyorlar. Onurumla söylüyorum, o çocuklar büyük itiraz ediyorlardı. Kimsenin bizi buradan göndermeye hakkı yok diyorlardı. Nedeni, Roboski vardı, Pozantı Cezaevi var! Pozantı Cezaevi’nde Sayın Arınç ve Sayın İstanbul Valisi, sayın ilgili siyasetçiler, kaçırılıyor diyen herkes bu çocuklar bu ülkede sistematik olarak ırzına geçildi, tecavüze uğradılar. Onlar 13-14 yaşındaydılar. Bu çocukların cezaevinde ne işi var diye bir gün sormadınız. Cezaevinde nasıl tecavüze uğrar diye bir gün bile sormadınız. Aldılar onları, gönderdiler İzmir’e. O cezaevi kapatıldı. Ne yapacağımızı şaşırdık. Elimiz ayağımıza dolandı. Nutkumuz tutuldu! Kaçınız bir cümle sarfetti ulan!
Ertuğrul Kürkçü: Biz askere alma dairesi olarak iş görmediğimiz gibi çocukları arayıp bulma kurumu da değiliz.
Sırrı Sakık: Niye üzülüyorsun? Kızın dağa gitmiş. Gurur duy!
AİLELER TEPKİLİ
BDP’nin bu tavrına sinirlenen aileler Belediye ve BDP’nin aralarına adamlar sızdırmak suretiyle kendilerini provoke ettiklerini ve son olarak da bir belediye çalışanının kendilerini para almakla suçladığını söyleyerek, bu davranışların kendileri üzerinden oynanan çirkin bir oyun olduğunu dile getirip, hiçbir oyuna gelmeyeceklerinin altını çizdiler.
15 YILDIR YIKAMAK AKILLARINA GELMEMİŞ!
Oturma eylemini bitirme çabaları sonuç vermeyen belediyenin eylemcileri belediye alanından çıkararak alanı yıkama bahanesi ile köpüklü su ile doldurması ise çevredeki halkın tepkisine neden oldu. Belediyenin 15 yıldır avlusunun köpüklü su ile yıkanmadığını ve orta refüje çiçek ekilmediğini söyleyen Diyarbakırlılar, yaşanan bu olayların apaçık bu halkın güvenine ihanet olduğunu söyleyerek belediyeyi tavırlarından dolayı kınadılar.
DİRENİŞ DEMİRTAŞ’A GERİ ADIM ATTIRDI
Aileler, “İçimizde satılık olanların olduğunu biliyoruz. Ancak bunlar BDP’nin gizli kapaklı ve korkutarak evlatlarını almaktan vaz geçirdiği ve hatta BDP binasına götürerek kendisine özür bile dilettiği kimselerdir. Başka da bizim içimizde satılık insanlar yok. Aramıza sızan art niyetlilerin tamamı ya belediye ya da BDP tarafından sızdırılmış. Bizi bu haklı davamızdan vazgeçirmeye çalışıyorlar ki bunda başarılı olamayacaklardır.” diyerek kendileri hakkında çıkarılan spekülasyonlara tepki gösterdiler. Ailelerin eylemi 22. gününe girerken, yaptığı açıklamada aileleri AK Parti ve MİT’ten para almakla suçlayan BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, ailelerden ve kamuoyundan gelen sert tepkiler üzerine geri adım atmak zorunda kalarak çocukları götürülen aileleri bu söylemden tenzih ettiğini söyledi, ancak özür mahiyetinde gelen bu cevap da aileleri teskin etmedi.
TÜM BU YÜREĞİ YANAN ANNELERİN SORUNUDUR
Yaşadıkları sıkıntıları ile ilgili olarak Doğruhaber gazetesine açıklamalarda bulunan aileler, yaşadıkları bu drama tüm Türkiye’nin sahip çıkması gerektiği çağrısında bulundular. Bu sorunun kendi sorunları olmasının ötesinde yüreği yanmış bütün annelerin, babaların sorunu olduğunu söyleyen aileler, yaptıkları eyleme karşı duyarsız kalınmamasını istediler. Ulusal basının gerekli ehemmiyeti göstermediğini de belirten aileler, bu eyleme sahip çıkılması ve ailelerin bu çocuklarını almaları durumunda bölgede bir statükonun daha yıkılacağını, Bölge’de birçok şeyin değişeceğini umduklarını ifade ettiler.
20 YAŞINDA OLANLAR DAĞDA MI KALSIN?
Eyleme Batman’dan katılan Benda İnanç, oğlu Mahmut İnanç (19)’ın 7 ay önce kaybolduğunu ve kaybolduğunda Diyarbakır Dicle Üniversitesi’nde öğrenci olduğunu söyledi.
Benda İnanç, “Kendisini defalarca telefonla aradık ancak kendisine ulaşamadık. Onu aramaya geldiğimizde kendisine ulaşamadık. Bayram tatiline gelmişti ve sonrasında ayrıldı. Bir daha da görüşemedik. 7 aydır ne yaşadığımızı halimize baktığınızda çok iyi anlayabilirsiniz. Bir anne olarak barış istiyoruz. Çocuklarımızın bize geri verilmesini istiyoruz. Bize haber gönderiyorlar. 18 yaşından küçük olanları geri göndereceğiz diyorlar. 20 yaşında olanlar dağda mı kalsın? Orada ölsünler mi? Bu nasıl bir mantık? Kesinlikle kabul etmiyoruz. Biz çocuğumuzu istiyoruz.” ifadelerini kullandı.
Çocuklarının bırakılması için yetkililere çağrıda bulunan Benda ana, çocuklarını ellerinden alarak götürenleri vicdanlı olmaya davet ederek, “ Onların da çocukları var. Eğer biraz olsun vicdanları sızlıyorsa çocuklarımızı geri getirirler.” ifadelerini kullandı.
O GÜNDEN BU YANA BİZ YAŞAMIYORUZ
Eyleme Mardin’in Dargeçit ilçesinden katılan 13 yaşındaki Veysi Caba’nın annesi Halime Caba ise 41 gün önce okula giden oğlunun bir daha eve dönmediğini söyleyerek, 41 gündür acı içerisinde olduklarını ve evlerinde yas olduğunu söyledi.
Halime Caba, “Okula gittik. Öğretmenleri bir arabanın okula gelerek onu alıp götürdüğünü bize söyledi. Öğretmenleri bize; ‘Veysi karnımda bir ağrı var diyerek okuldan çıktı’ diyorlar. O gittikten sonra da öğretmenleri bize hiçbir haber vermediler. O günden bu yana biz yaşamıyoruz. Hayat nedir bilmiyoruz. Bir anneye bu yapılır mı? Hangi insafa sığar bu yaptıkları? O günden bu yana ağlıyorum. Allah rızası için yetkililere sesleniyorum.” ifadelerini kullandı.
DARGEÇİT’TE 24 NİSAN GÜNÜ 7-8 ÇOCUK KAÇIRILDI
Kaybolan Veysi Caba’nın ablası Fatma Caba ise, ailesinin kaybolan kardeşi hakkında kendisine bir bilgi vermediğini ve okul okuduğu Gercüş’ten döndükten sonra kaybolan kardeşi için annesini de alarak eylem yerine geldiğini söyledi.
O DAHA 13 YAŞINDA
Fatma Caba, “Kardeşim daha 13 yaşında. Bunun kendi iradesi ile gittiğini söylemek kadar saçma bir şey olamaz. Ancak buraya geldiğimizden bu yana 3 gün geçti. Bu süre içerisinde hiç kimse bizimle ilgilenmiyor. Kimse bu kaybolan çocukların akıbetlerini sormuyor. Biz sadece buraya gelen bir aileyiz. Oysa Dargeçit’te 24 Nisan günü 7-8 çocuk kaçırıldı. Ve bu insanların birçoğu korktuğu için buraya gelemiyor.” ifadelerini kullandı.
PEKİ, SİZİN ÇOCUKLARINIZ KAÇIRILSAYDI?
Eyleme Bingöl’den katılan 19 yaşındaki M. Emin Önalan’ın dedesi Sabri Önalan, torununun Marmara Üniversitesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Fakültesinde 3. Sınıfta okurken kaçırıldığını ve 9 aydır kendisinden haber alınamadığını söyledi. Torununun götürülmesinden sonra ailesinde adeta hayat kalmadığını söyleyen Sabri Önalan, annesinin çocuğunun ayrılığına dayanamadığından psikolojik sorunlar yaşadığını ve 2,5 aydır tedavi görmek durumunda kaldığını söyledi.
Ailesinde tam bir trajedinin yaşandığını söyleyen Sabri Önalan, yetkililere seslenerek kendilerini bu ailelerin yerine koymalarını istedi.
Sabri Önalan, “ Eğer götürülen sizin çocuklarınız olsa idi bu kadar rahat davranabilir miydiniz? Allah rızası için yetkili makamlarda bulunan insanlar bu acımızı görmezler mi? Hepsinden rica ediyoruz! Bu olaya karşı bu kadar duyarsız kalmayın. Bu kadar insafsız davranmayın.” dedi.
DERDİMİZE ORTAK OLMUYORSANIZ HİÇ OLMAZSA ENGEL OLMAYIN
Selahattin Demirtaş’ın “para alıyorlar” söylemine de çok sert bir tepki gösteren Sabri Önalan, “Niye bu kadar iftira ediyor bizi üzüyorsunuz?” diyerek sitem etti. Önalan, “Bizler babayız, anneyiz. Bizim yüreğimiz yanmış. Bizim kimseyle bir alışverişimiz yok. Bizim bir tek talebimiz var; o da çocuklarımızı istiyoruz. Buradaki insanların yürekleri sızlıyor. Ağlıyorlar, gece yatamıyorlar, yemek yiyemiyorlar. Bizim yüreğimizde evlat acısı var. Derdimize ortak olmuyorsanız hiç olmazsa engel olmayın. Bizi üzmeyin (ağlayarak). Bizler de ehli iman insanlarız. Niye bu kadar iftira ediyor bizi üzüyorsunuz? Zaten acımız var. Yazık değil mi bize bu acıyla beraber bize acı çektiriyorsunuz? Herkese sesleniyorum. Ciğerlerimiz patladı. 9 aydır evimde yatmamışım. Ben evimde rahat yemek yememişim. Yazık değil mi acımızı daha da artırıyorsunuz.” diyerek kendilerine isnat edilen iftiralara adeta isyan etti.
KENDİ HALİMİZE BIRAKILDIK
Eyleme Ağrı Patnos’tan katılan Yunus Bedir’in (19) babası Osman Bedir ise 2 gündür eyleme katıldığını ve buraya gelmesinin sebebinin kimsenin kendilerine sahip çıkmaması olduğunu söyledi. Bugüne kadar defalarca BDP’ye başvurmasına rağmen oğlu hakkında herhangi bir haber alamadığını söyleyen Osman Bedir, “ her gittiğimde BDP’den bana ‘otur, sana haber getireceğiz’ diyorlar. Hep beni oyaladılar. 2 aydır onlardan bir haber bekliyoruz. Şimdi de yüzümüze bakmıyorlar. Bizim acımızla ilgili olarak kimsenin yaptığı bir şey yok. Kendi halimize bırakıldık. Allah’tan korksunlar. Ben 7 çocuk babasıyım ve hepsini kendi halinde bırakmış buraya gelmişim. Tek talebimiz çocuklarımızı bize geri versinler.” dedi.
AİLEMİN HAKKI DİYEREK GECE YARISINA KADAR DERS ÇALIŞIYORDU
Üniversite okuyan oğlu Yunus’un PKK’ye kendi isteğiyle katıldı sözlerinin hiçbir şekilde doğru olmadığını ve kesinlikle bu tür fikir ve düşünceye sahip olmadığını söyleyen Osman Bedir, “ Benim çocuğum hasta olan bir amcasına bakıyordu ve hepimizden çok onun üzerine titriyordu. Derslerine çok önem verirdi. Bazen olurdu, gece saat 2’ye kadar ders çalışırdı. Dağa gidecek bir çocuk ailemin üzerimde hakkı var diyerek gece geç saatlere kadar ders çalıştığı mı görülmüş? Kimse bana kendi iradesiyle gitmiş saçmalığı yapmasın. Böyle bir şey yok.” ifadelerini kullandı.
CAN DAMARIMIZ KESİLDİ
Oturma eylemine Batman’dan annesi ile beraber kardeşi Fatih Eren için katılan Aynur Çolpan, 19 yaşındaki kardeşinin Denizli’de üniversite öğrencisi olduğunu ve 2 aydan bu yana kayıp olduğunu belirterek, “adeta can damarımız kesildi” diyerek içinde oldukları içler acısı durumu gözler önüne serdi.
Aynur Çolpan, “Psikolojimiz bozuldu. Hep hastanedeyiz. İnsanlarla oturamaz olduk. Kimse bizim bu acılı halimizi görmesin diye insan içine çıkamaz olduk. Ağlamadığımız tek bir gün bile yok. Ne olur bizim annelerimiz ağlamasın. Benim kardeşim doktor olacak insanına hizmet edecekti. Niye böyle yaptılar? Beynini yıkadılar. Benim kardeşim bir karıncayı incitmezdi. Hiçbir zaman onlara meyletmedi. Onu götürdüklerinden beri annem 2 defa anjiyo oldu. Babam kanser hastası. Üzülmemesi gerektiğini söylüyorlar doktorlar. Kimin ne hakkı var bunu bize yapmaya?” diyerek adeta isyan etti.
NE DEMEK, 18 YAŞ ÜSTÜ GELMEYECEK
Anne Behiye Eren ise evladı için kendisini öldüreceği bir noktaya geldiğini ve neye mal olursa olsun eylem yerini terk etmeyeceğini söyledi.
Bazılarının 18 yaş üstü veya 18 yaş altı ayırımına gitmesine de sert tepki gösteren anne Behiye Eren, “Ne demek, 18 yaş üstü gelmeyecek. Ciğer ciğerdir. 18 yaşın altı da olsa, üstü de olsa fark eder mi? Kesinlikle kabul etmiyorum ve ben dediğim gibi; çocuğumu almadan buradan gitmeyeceğim. Devleti idare edenlere sesleniyorum. Allah rızası için sizin de çocuklarınız var. Siz de anne babasınız. Sizin de vicdanınız sızlasın ve bu ateşe bir kova su dökün. Bu fitneyi bir an önce bitirin ve yeter artık diyoruz.” ifadelerini kullandı.
BU SÖYLEM AÇIKÇA BİR İFTİRADIR
Oturma eylemine Bitlis Hizan ilçesinden katılan Vedat Aydın’ın annesi Leman Aydın, çocuğunu götürenlerin kendilerine karşı çok büyük bir insafsızlık içerisinde olduklarını belirterek Selahattin Demirtaş’ın eylemleri karşılığında para alıyorlar söyleminin doğru olmadığını ve bu söylemin açıkça bir iftira olduğunu söyledi.
OĞLUM, BÖREĞİN HAZIR GEL HADİ!
Oğlu Vedat’ın 2 ay önce götürüldüğünü ve gittiğinde kendisinden börek sözü alarak evden çıktığını söyleyen anne Leman Aydın, “2 aydır böreği duruyor çocuğumun. Çocuğum daha 16 yaşındaydı. Çocuğumuzun kendi iradesi ile gittiğini söylemesi kadar bir saçmalık olamaz. Bir çocuk düşünün, evden çıktığında yemeği merak ediyor. Bu çocuk nasıl olur da dağa gider? Bu olacak iş midir? 2 aydır evimizde huzur kalmadı. Sağlığımız bozuldu.” ifadelerini kullandı.
Aydın, “Bize saldırdılar. Siz satılıksınız dediler. AKP’den para almışsınız dediler. Bunu herkes bilsin ki, kesinlikle biz kimseden para almadık. Ben çocuğum için buraya geldim ve her şeyi göze alarak buraya geldim. Gerekirse kendimi arabanın altına atar, burada ölürüm ancak çocuğumu almadan buradan gitmem. (Elindeki 20 TL parayı göstererek) benim kalan tüm param bu. Nereden para almışız?” ifadelerini kullandı.