HABER MRK - Başlatılan süreçte devletle anlaşan PKK son zamanlarda yaptığı eylemlerle Kürdistan coğrafyasını adeta ganimet malına çevirdi. Yaşananların kendilerini tedirgin ettiğini dile getiren bölge halkı, böyle devam ederse daha önce devlet baskısıyla gerçekleşen göçlerin bu sefer PKK zorbalığıyla başlayacağını söylüyor.
Sürecin başlamasının ardından devletle anlaşan PKK`nin halka uygulamaya başladığı baskı 90`lı yıllarda JİTEM ve Ergenekonvari yapıların halka yaptığı zulmü hatırlatıyor. O yıllarda devlet baskısından sinen ve kimseye konuşmayan halk şimdi de PKK`den gördüğü baskı nedeniyle adeta sinmiş ve kimseye konuşmak istemiyor.
90`larda devletin boşalttığı köyleri şimdi PKK boşaltmaya çalışıyor
Mart sonunda yapılan yerel seçimler öncesinden başlayan PKK baskısı, seçimlerden sonra artarak devam ediyor. Kırsalda askerle karşı karşıya gelmemeye dikkat eden PKK, seçimlerden sonra BDP dışındaki partilere oy çıkan köylülere baskı yaparak 90`larda devletin yaptığı gibi köyleri boşaltmaya çalışıyor.
Halk konuşmaya korkuyor
Yaşanan baskılardan dolayı halk konuşmaktan korkarken konuşanlar da görüntü alınmasına izin vermediği gibi isminin yazılmasını da istemiyor. Neden korkuyorsunuz, niye isminizin yazılmasını istemiyorsunuz? Diye sorduklarımız ise, "Seçimlerde isim vermeden oy verdiğimiz halde bizleri A partisine, B partisine oy vermişsiniz diye tehdit etmeye köyleri boşaltmaya başladılar. Bizi PKK`nin insafına terk eden devlete mi güvenip ismimiz verelim." Diyerek adeta yaşadıkların özetliyor.
Barış süreci diye başlatılan sürecin geldiği noktada halkı umutsuzluğa sevk ettiğini belirten Cizreli A.D, "Barış süreci denildi bölge halkında bir umut oluştu ama ne yazık ki, içi boş. Halk üzerinde gerek devletin baskıları gerekse de PKK`nın baskıları karşılıklı olarak masum halk üzerinde kendini gösterdi ve süreç böylece gelişti. Yani olan halka oluyor. Bu gün bölge halkı yine iki ateş arasında kalmış durumda barış değil bir savaş hali hâkim." ifadelerini kullandı.
Devlet PKK`yi Kürtlere dayattı
İsminin yazılmasını istemeyen S.N şunları söyledi: "İki yıl önce PKK artık illegal değil legal alanda siyaset yapıp mücadele edeceğini devletle anlaştı. Ama zaman gösterdi ki dağdaki kadrolarıyla zayıflamış ve halk desteğinde gerilemiş PKK örgütüne devlet tarafından ip uzatıldı. PKK`nın önündeki her türlü siyasi ve askeri bariyerleri kaldırarak örgüte yeni bir mücadele şekli getirdi ve taze kan verdi. Bununla da kalmadı, bütün Kürtlerin temsilcileriymiş gibi bilinçli politikalarıyla PKK`yi Kürt halkına dayattı."
Eğitim destek evleri birer kandil kampı
Hemen hemen her mahallede açılan Eğitim Destek Evlerinin adeta dağlara militan devşirdiğini belirten Şırnaklı S.A, ise, "Buradan bütün babalara sesleniyorum eğitim ve kültür evleri birer kandil kampıdır. Öğrenci değil militan yetiştiriyor." ifadelerini kullandı.
Çocuğu dağa kaçırılan ve sonra da kendi imkânlarıyla kaçıp gelen F.A`nın babası S.A şu çarpıcı açıklamalarda bulundu: "Benim oğlum henüz 14 yaşındaydı. Onu ben okuldaki derslerine katkı sağlasın diye eğitim destek evine gönderiyordum. Daha ortaokul düzeyinde olan oğluma meğerse okul derslerinden çok fenni derslerden çok ideolojik ve siyasi dersler verilmişti. Hata anlattığına göre bazen bizimle özel ilgilenen M.Ş adındaki liseli genç, molotof nasıl hazırlanır nasıl taşınır ve eylemlerde kullanılır diye eğitim veriyordu.
Devlet çocukların dağa kaçırılmasına göz yumuyor
Okulda 7. sınıfta okuyan ve zorla dağa kaçırılan kız çocuğu E.G`nin annesi M.G kızının henüz 14 yaşında olduğunu belirterek, devletin çocukların dağa kaçırılmasına göz yumduğunu söylüyor.
Kızının okul okumak istediğini ve çalışkan bir öğrenci olduğunu belirten Anne M.G, "Kızımı okuldan eve gelirken zorla alıp dağa kaçırılıyor. Devlet, kendi okulunda okuyan ve eve gelen bir öğrenciyi korumaktan aciz mi kaldı. Ben inanmıyorum şehrin her tarafını MOBESE ile takip eden ve polis istihbaratının her taraftan haberdar olduğu bir ortamda can güvenliği olmayacak bu doğru değildır. Devlet bilinçli bir şekilde bizim çocuklarımızı yem olarak PKK`nın önüne atmıştır." dedi. (İLKHA)