Hamd alemlerin rabbi olan her şeye kadir yüce Allah Azze ve Celleye mahsustur.

Salat ve selam Alemlere rahmet olarak gönderilmiş Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v), O’nun pak aline, ehli beytine ashabına ve de O’na tabi olan tüm Müslümanların üzerine olsun.

Peygamber (s.a.v)’in viladeti münasebetiyle meydanlar O’nun aşkı ile dolup taşarken, Peygamber Sevdalıları O Allah’ın Habibine lebbeyk ya Resulallah diye haykırırken, sevgi bir sel olup yüreklerden arşa çıkarken ben bir Yusufi olarak dört duvar arasında bu heyecana tanık olmakta ve o meydanlarda bulunamadığım içim içimi yemekteyim. Ah keşke ben de milyonlar Peygamber Sevdalıları gibi sevgimi, aşkımı ilan için o meydanlarda olsaydım. Her biri Peygamber aşkı ile yananların arasında o coşkuyu, o hissi, o atmosferi yaşasaydım.

Ben Peygamber Sevdalılarına imrenen, onlara gıpta eden bir garip Yusufiyim işte.

Gerek Peygamber Sevdalıları olsun, gerekse imam hatipliler olsun, gerek diğer İslami camialar olsun. Her kim ki O’nun aşkı için, O’nun sevdası için bir şeyler yapmaya çalışıyorsa onlardan Allah Azze ve Celle ebeden ve daimen razı olsun.
Ben meydanlarda değilim. Ama yüreğim Peygamber Sevdalıları ile birlikte atıyor. Sizleri televizyonda izliyorum. Sizlerle coşup, sizlerle hüzünleniyorum. Coşkunuza ortak olmaya çalışıyorum. Sizin gibi hissetmesem de sizin sevincinize ortak olmaya çalışıyorum. Meydanları dolduran Peygamber Sevdalıların aşkı bize ulaşıp bizi sarıp sarmalıyor. Her şeye kadir olan Rabbim o duyguyu siz dört duvar arasındaki Yusufi kardeşlerinize yaşatıyor. Allah’a sonsuz şükürler olsun. Biz aciz kullarını bu dar mekânlarda bile sevindiriyor. Meydanları dolduran aşıklar, sevdalılar gibi zindanları kendilerine mesken eden Yusufiler de seni seviyorlar ya Resulallah hem de her şeyden çok seviyorlar. Senin yolunda, senin önderliğinde Allah’ın ipine sımsıkı sarılıp küfre taviz vermedik, senin getirdiğin aziz İslam dini uğrunda her şeyden ama her şeyden vazgeçip sana biat ettik. Getirdiklerine iman edip hak yolunda ilay-i kelimetullah için her türlü zorluğa göğüs gerdik. Şehit edildik, zindanlara konulduk. Hicret edip muhacir olduk, Ensar olup elimizdekilerini muhacir kardeşlerimiz ile paylaştık. Yılmadık, taviz vermedik, korkmadık ya Resulallah, çünkü senin sevgin, senin aşkın her şeyden daha sevimli ve daha güzeldi. Bu gün bizleri zindanlarda başı dik tutan Rabbimiz gönlümüzdeki sevgin hürmetine bize nazar etmektedir. Yusufiler olarak seni çok sevdik ya Resulallah! Buna şahit her bir meydanda Peygamber Sevdalısı olan kardeşlerimizdir. Buna şahit gizliyi ve gönüllerdekini en iyi bilen Rabbimiz’dir. Buna şahit İslam davası uğruna her şeyini kaybeden payına zindan düşen Yusufilerdir ya Resulallah.

Peygamber Sevdalısı olan kardeş ve bacılarım!

Ne kadar şanslı olduğunuza ah keşke bile bilseydiniz. Peygamber (s.a.v)’i kalbimize yerleştiren ve bizlere hidayet nasip eden Allah Azze ve Celle’nin bu nimeti için kendisine ne kadar hamd ve şükür etsek inan ki azdır.

Peygamber Sevdalılarını meydanlarda görürken aslında Rabbimin bir ayetinin tezahürünü görürüm.

Hepinizin bildiği Nasr Suresi. Rabbimiz mealen şöyle buyuruyor:

“Allah’ın yardımı ve fetih geldiği zaman ve insanların bölük bölük Allah’ın dinine girdiklerini gördüğün zaman, Rabbini hamd ile tesbih et, ve O’ndan mağfiret dile. Gerçekten o tövbeleri çok kabul edendir.” (Nasr Suresi)

Kısa bir süre öncesine kadar sevgilerini, aşklarını dar bir alana hapseden ve sadece kendi çevreleriyle yetinen Peygamber Sevdalıları’nın meydanlara çıkışı ve meydanlarda tüm dünyaya “işte bizler Peygamber Sedalıları olanlar O’nun yolunun takipçileriyiz, bizler Peygamber aşıklarıyız” diye haykırmaları sevindiriyor. Ve biliyorum ki Allah’ın yardımı, Allah’ın dininin hakimiyeti ve fetih bu Peygamber Sevdalısı olan taifenin eli ile, onların vesilesiyle olacak.

Ey Peygamber Sevdalısı kardeş ve bacılarım!

Hangi güç sizin bu sevdanızın karşısında durabilir ki? Hangi engel sizin bu aşkınızın, sevginizin önünde durabilir ki? Hangi sevda sizin sevdanızdan ve davanızdan büyük olabilir ki? Sevinin Allah’ın fethi yakındır inşallah.

Sevinin ey dünya mustazafları Peygamber Sevdalıları sizin ve insanlığın kurtuluşu için bugün meydanlarda sizlere sesleniyorlar, tek kurtuluşun Peygamber (sav)’e tabiiyet olduğunu haykırıyorlar. Müjdeler olsun! Müjdeler olsun ey Yusufiler, bakın işte! Meydanlarda haykıran bu coşku, bu sevgi, bu heyecan sizin eseriniz, sizin mücadelenizin meyveleri, sizin sıkıntılarınızın semeresi. Ey canlarını İslam Davası uğruna feda eden aziz şehitlerimiz! Kalkın! Kalkın ve bakın kanınızın bereketini kendi gözleriniz ile görün. Kanlarınız ile suladığınız meydanlarda Muhammedi Sevda çiçekleri yeşerdi. Kanlarınız ile suladığınız meydanlar Peygamber Sevdalısı bir nesil yetiştirdi. Kendiniz ile ne kadar gurur duysanız azdır. Sizlere ne kadar minnet duysak azdır. Şehadetinizin bereketi ile nice gönüllerde Peygamber (sav)’in aşkı filizlendi. Sizin her birinizin yerine binlerce Peygamber Sevdalısı geldi. Onların meydanlardaki aşk ve sevgilerini görün ve Rabbinizin huzurunda şahitlik edin!

Biliyor musunuz en çok istediğim şeyin ne olduğunu? Sizlere belki basit gelebilir ama benim için şu an en büyük hayalim, bir gün Peygamber Sevdalısı olarak bu müthiş organizasyonda, platformda ve bu işin tüm evrelerinde yer almak. Belki bir platformun kurulması için bir amele, belki insanlara davetiye dağıtan bir eleman, belki de alana gelen Peygamber Sevdalısı kardeşlere hizmet eden bir gönüllü... Hiç fark etmez. Yeter ki bu organizasyonda olayım da görevimin hiç bir önemi yok. Bu işte çalışan kardeş ve bacılarım sizin için bir önemi olur mu bilmem ama ben sizlere gıpta ediyor, sizlere imreniyor ve sizlere dua ediyorum. Ne güzel bir işiniz var. Ne kutlu bir çalışma ne mübarek bir uğraşınız var. Biliyorum çok yoruluyorsunuz. Eminim ki bu yorgunluk meydanları dolduran Peygamber Sevdalısı gönüller ile Rabbimizin huzuruna çıkıp sizlere şahitlik yapacak. Hani ayette geçer ya “...yaptıklarını bize elleri söyler ve ayakları şahitlik eder.” (Yasin 65)

İşte o gün sizin de yaptıklarınıza elleriniz ve ayaklarınız şahitlik ettiğinde kâfirlerden farklı olarak Peygamber aşkı için, Allah aşkı için dini İslam için çalıştıklarını söyleyecekler. Ellerinizden öper, ayaklarınız altındaki toprak olmaya razıyım. Yeter ki sizinle birlikte olayım, sizin hizmetinizde size hizmetkar olayım. Bu saadet yeter bana.

Peygamber Sevdalısı tüm kardeşlerime canım feda olsun!

Hizmetiniz, çabanız, gayret ve emeğiniz o kadar büyüktür ki sakın ola bu emeğinizi ucuza satmayın. Emeğinizin mükafatını Rabbinizden bekleyiniz. Meydanlara gelen kaç kişi olursa olsun, ister az ister çok ne üzülün ne de gururlanın. Sizler ihlasınızı muhafaza edin. İşler Allah’a döner. O isterse kalpleri size döndürür. O’nun işine karışmadan kendi işinizin hakkını vermeye çalışın. Bu arada şunu da itiraf etmeliyim ki; bazen platformdaki gerek sunucular, gerek sanatçı abiler ya da konuşmacı olarak gelen büyüklerimin platformda heyecansız olduklarını izlerim. Buna bir anlam veremem. Eleştirir ve meydanlardaki coşkunun, heyecanın olmadığı hissine kapıldığım zamanlar oldu. Bunu anlayamadığımdan olsa gerek kardeşlerimin hakkında olumsuz konuştuğum olmuştur.

Hani birisine bir müjde verirsiniz. Bir çocuğunuz oldu dediğiniz anda o heyecan, o sevinç kendini öyle belli eder ki çığlıklarını bile duyabilirsiniz. Bizler Peygamber (sav)’in anne karnından dünyaya gelişini kutlamıyoruz. (Kaldı ki bu şekilde bile olsa sevinç ve coşku bizi sarmalı, bizi coşturmalı değil mi?) Bizler alemlere rahmet olarak gönderilen, hak yolunun önderi ve hidayet rehberinin doğuşunu kutluyoruz. Hani siyer kitaplarında anlatılır ya “Amine annemiz kendisinden bir nurun çıktığını görür” diye rivayet edilir. İşte bizler alemi saracak olan o nurun doğuşunu kutluyoruz. Bizler doğan risaleti kutluyoruz. Allah (cc)’ın yeryüzüne gönderdiği en sevgili ve Peygamberler gerdanlığının incisinin dünyaya teşrifini kutluyoruz. Kafirlerin, Mecusilerin ve delalet ehlinin helakını müjdeleyen nurun ortaya çıkışını kutluyoruz. Bizler bizlere kulluk görevimizi öğreten rehberimizin gelişini kutluyoruz.

Sözü çok uzattım. Hakkınızı helal edin. İçimdeki fırtınayı dindirmek isterken daha bir coştu. Malumunuz dört duvar arasında yapılacak pek bir şey yok. Dilimiz döndüğü kadarı ile kardeşlerimize duacıyız. Peygamber Sevdalısı her bir kardeşe selam ve dua ile bu yazdıklarımı benden kabul etmelerini rica ediyorum. Peygamber Sevdalıları Platformu’na şükranlarımı ve dualarımı sunarım. Yaptıklarınızın karşılığını Rabbim kat be kat verir inşaallah. Hepinizi alemlerin rabbine emanet eder sizden hayır dualarınızı beklerim.

M Tipi Kapalı Cezaevi C-9 Bayburt
Hasan GÜNDÜZ