Darbe, anarşi, kargaşa ve kaosun Arap dünyasını kapladığı bir dönemde bu günler Filistin halkının yaşadığı Büyük Felaket (En-Nekbe)’nin ve topraklarının üzerinde Siyonist işgal rejiminin ikame edilmesinin altmış altıncı yıldönümü. Altmış altı yıl önce yaşanan bu süreç Arapların hayatını ve düşüncesini darmadağınık edip onları ümmetin ana meselesi olan Filistin davasını düşünmekten uzaklaştırdı.

Böyle bir günde Siyonist işgal rejimi başkanı dünyaya böyle bir varlığın kurulduğunu duyurdu ve Sovyetler Birliği ile Amerika Birleşik Devletleri hiç beklemeden onu tanıdılar. Yalan, hurafe, masal ve uydurma haberlerin üzerine ikame edildi bu devlet. Bu devlet kan, komplo, ihanet üzerine kuruldu. Bunlar, o aşamada etkin olan ve halen hayatta olanların şahitlikleriyle, dönemin belgelerinin ortaya koyduğu gerçeklerdir.

Arap ve Arap olmayanlar bu dönemde aldıkları rolleri gizliden oynadılar. Bu konuyu enine boyuna işleyen ve gerçekleri gün yüzüne çıkaran birçok kitap var. Bunların en önemlisi Abdullah Et-Tell’in “Filistin Felaketi” adlı kitabıdır. İşgal rejiminin kurulması konusunda sancağı İngiltere taşıdı. Bunun için 1917 yılında Balfour Deklarasyonu’nu yayınladı. Ardından Filistin’i işgal etti. Yahudilerden bir ordu kurup silahlandırdı. Dünyanın dört bir yanındaki Yahudileri çağırıp Filistin’i yerleşimcilerle doldurdu. İngiltere’nin Arap takipçileri, Filistin’den taviz vermeyi kabul edip açıktan veya dolaylı olarak Yahudiler için Filistin’den vazgeçmeyi kabul ettiler. Bu gerçeği İngiliz belgeleri açık bir şekilde ortaya koyuyor.

Filistin halkı 66 yıldır Siyonist çetelerle Arap kardeşlerinden aşağılanma, tehcir, düşmanlık, cinayet, mermi, barut ve katliamdan başka bir şey görmedi. Filistinliler dışarı çıkamadığı gibi, çıktıktan sonra içeri de giremiyor. Tekrar girmesi yasak, çalışması yasak, vatanına dönmek için savaşması yasak. Araplarda durum o kadar vahim bir noktaya geldi ki Ürdün Parlamentosu, işgale karşı askeri yöntemleri ve direnişi meşru bir hak olarak gören uluslararası kanunları hiçe sayarak Filistin’deki direnişi terörün bir şekli olarak ilan etti.

Filistin halkının yaşadığı En-Nekbe’nin üzerinden 66 yıl geçmesinin ve Siyonistlerin Filistin halkının topraklarını gasp edip onları yurdundan ettiği bunca yılın ardından bugün Filistinliler Yermuk mülteci kampında açlıktan ölüyor, patlayıcı dolu varil bombalarla vuruluyor, Lübnan ve Ürdün, Suriye cehenneminden kaçan Filistinli mültecilerin ülkelerine girmesini engelliyor, Ürdün Suriye’den kaçıp askeri kampa yerleştirdiği Filistinli ailelerin dramıyla hiç mi hiç ilgilenmiyor.

Irak’ta her türlü zulüm ve baskıya maruz kalan Filistinliler, Arap ülkeleri kendilerini kabul etmeye yanaşmayınca Brezilya ve Şili’ye sığınmak zorunda kaldılar.

Askeri vesayetten bir türlü kurtulamayan Mısır’da ise Filistinliler, basın yayın organlarının tahrik, kışkırtma ve saldırılarıyla ülkeyi karıştırmaya çalışan baş düşman haline getirildiler.

Dünyanın dört bir yanından milyonlarca insanı kabul eden körfez ülkeleri ise Filistinlileri kabul etmiyor.

En-Nekbe’nin üzerinden 66 yılın geçtiği bu süreçte Siyonist işgalciden daha büyük bir musibet var Filistin’de. O da Filistin’de Filistin için birlikte hareket etme bilincinin gerilemesi ve Filisin Yönetimi’nin işgalciyi meşru hale getiren, onun rüyasını gerçekleştiren ve bir çok Arap ülkesinin onun pasaportlarını tanımasına sebep olan Oslo İlkeler Anlaşmasından sonra işgalcinin bekçisi haline gelmesidir. Sözde barış sürecini desteklemek için imzalanan bu anlaşma Gazze’nin kuşatılması, iki milyon insanın açlığa mahkûm edilmesi, Kudüs’ün Yahudileştirilmesi, Mescidi Aksa’nın işgal edilmesi, Batı Yaka’nın avuç içine alınıp yerleşkelerle boğulması ile sonuçlandı.

Filistinliler devletlerine kavuşmak yerine, işgale para öder hale geldiler. Bu halleriyle dünyada en ucuz işgalin toprakları üzerinde yaşamasına imkan sağladılar. Filistin kimliği, dışarıda yaşayan Filistinlilerin bilinç kaybı nedeniyle büyük bir risk altındadır. Dışarıda yaşayanların en büyük gayesi ve derdi geçim olmuştur. Onlar için Filistin, artık hatıralarla dolu anlardan ibaret hale gelmiştir.

Semir El-Hecavi - Filistin Haber