BURSA- Egzoz, hava kirliliği, beslenme alışkanlıkları, gürültü, kalabalık, dar oyun alanları… Şehir hayatının  tüm konforlu taraflarının  yanında, özellikle çocuklar için tehdit oluşturan olumsuz yanları da bulunuyor. Günlük yoğunluk içinde çok hızlı akan zaman, sosyal hayatın stresi, kalabalık, gürültü ve en önemlisi sağlıksız hava ile beslenme koşulları, çocukların büyüme döneminde birçok sorunun ortaya çıkmasına neden oluyor.

Acıbadem Bursa Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Bülent Öztürk, özellikle şehir hayatının geleneksel yemek alışkanlıklarının yerini fastfood beslenme tipine bırakmasının ve hava kirliliğinin, çocukların sağlıksız büyümesine neden olduğunun altını çizerek, "Bu dezavantajlar çocukların gelişimini etkiliyor. Birleşmiş Milletlerin yayınladığı çevre kirliliği raporuna göre, dünyada her yıl 11 milyon çocuk hava kirliliğinden hayatını kaybediyor" dedi.


“Kuşkusuz şehir hayatı konforlu ve avantajlarla dolu. Ancak şehirlerdeki hava kirliliği, olumsuz beslenmene koşulları ve stres özellikle çocuklar için büyük stres oluşturuyor. Çocuklar sıklıkla fastfood tipi besleniyor, doğadan uzak kirliği bir ortamda büyüyor ve ailelerin koşuşturmayla geçen günlük hayatına ayak uydurmaya çalışıyor.” diyen Dr. Öztürk, çocukların bu olumsuz koşullardan yetişkinlere göre daha fazla etkilendiğini belirtti.

 Sorunların arasında fiziksel gelişim açısından en zararlısının ise, sağlıksız beslenme alışkanlıkları ve kirli hava olduğunu ifade eden Dr. Öztürk, “Hamburger, kola, cips  gibi, çocuklar için vazgeçilmez yiyecekler arasında yer alan bu fastfood tarzı gıdalar, geleneksel yemek alışkanlıklarının yerini çoktan aldı. Ancak bu tarz bir beslenme, çocukların gelişimini önemli ölçüde etkiliyor ve genç nesillerde obezite hastalığının sayısı her geçen gün artıyor. Özellikle çalışan anneler, zaman yetersizliği nedeniyle, sıklıkla bu tip kaçamaklara göz yumsa da, çocuklar baklagiller, sebze ve meyveler gibi geleneksel besinlerin yararlarından mahrum kalmış oluyor. Bu alışkanlık, hem çocukların besin değeri düşük gıdalara alışmasına neden oluyor hem de kilo alımını tetikliyor.”diye konuştu.

Hava kirliliğinden her yıl 11 milyon çocuk hayatını kaybediyor

Şehir çocuklarının soluduğu havanın doğal yerlere göre çok daha kirliği olduğuna dikkat çeken Dr. Öztürk, "Dünyada her yıl 1 buçuk milyara yakın insan hava kirliliğinden etkileniyor ve bu oranın önemli bir kısmı da çocuklardan oluşuyor. Yılda 15 milyona yakın çocuk kirli hava koşulları nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu rakamın 4 milyonu sadece 5 yaş altı çocuklar. Dünya genelinde en fazla hava kirliliği Asya ülkelerinde kaydediliyor ve ülkemizdeki çocuklar da bu şartlardan olumsuz etkileniyor" ifadelerine yer verdi.

Dr. Öztürk, solunum yolu enfeksiyonlarından kansere kadar pek çok hastalığa davetiye çıkaran hava kirliliğinin risklerini şöyle sıraladı ; Akciğer kanseri riski, kronik astım krizi, Göğüs daralması, Öksürük ve balgam, üst solunum sistemi akut bozuklukları, göz, burun ve boğaz tahribatı, soluk alma, tetiklenen hastalıklardan kaynaklı ölüm bunlardan bazıları.

Yazın berrak ve açık hava aldatıcı olabiliyor
 

Yaz aylarında havanın güneşli, berrak ve açık olmasının insanları aldattığını ve havanın kirli olmadığını düşündürdüğünü belirten Dr. Öztürk, “Ancak sisli, dumanlı ve kapalı olmayan açık havalarda da, insan sağlığını olumsuz etkileyen kirletici maddeler bulunabiliyor. Yaz tipi hava kirliliğinin ilk nedeni ise, yoğun trafik. Motorlu araçların egzos gazlarından çıkan petrol yanma ürünlerine, güneş ışınlarının etkisiyle oksidan adı verilen ve başta ozon olmak üzere çeşitli azot oksitlerini barındıran zehirli gazlar meydana geliyor. Trafiğin yoğun olduğu büyük şehirlerde oksidan miktarı çok daha fazla. Oksidanlar solunum yolları için zehir etkisi yaratıyor. Bunların da baş ağrısı, gözlerde sulanma ve kızarma, burun akıntısı ve hapşırma gibi tahriş edici etkileri var. Oksidanlar, solunum yollarını döşeyen hücreler üzerine de çok zararlı ve hasar oluşturucu etkiler yapıyor. Araştırmalar, oksidanların başta astım ve saman nezlesi olmak üzere alerjik hastalıkların ortaya çıkmasında çok önemli etkileri olduğunu ortaya çıkarıyor. Alerjik hastalıkların gelişmiş ve sanayileşmiş ülkelerde daha fazla görülmesinin temelinde de bu yatıyor. Bu zarar, özellikle küçük çocuklarda daha belirgin. Bağışıklık sistemi henüz yeterince gelişmemiş olan küçük çocuk ve bebekler hava kirliliğinin yoğun olduğu şehirlerde yaşıyorlarsa, ileriki yaşlarda egzama, astım ve saman nezlesi gelişmesi riski çok yüksek oluyor. Oksidanlar alerjik hastalıkların yanında daha önemli ve tehlikeli hastalıkları da tetikleyebiliyor. Astım ve bronşit ve nefes darlığına bunlardan sadece bazıları." şeklinde konuştu.

Gürültü deyip geçmeyin!

“Şehir hayatının en önemli özelliklerinden biri olan günlük kronik gürültü, çocuklarda tansiyonun, kalp atışları ve stres hormonlarının yükselmesine yol açabiliyor. Bir çamaşır makinesinin sesine eş 50 desibellik gürültü bile, özellikle çocuklarda zaman içinde kuruntu, umutsuzluk duygusu ve sinire yol açtığı gözleniyor. 60 desibelin üzerinde ise, bu olumsuz etkiler kronik psikolojik rahatsızlıklara neden oluyor.”diye konuşan Dr. Öztürk, bunun nedenini gürültünün çocuklarda geceleri kortizon oranını artırması olarak açıkladı. 

Şehir çocukları sokak oyunlarını unutuyor

Tüm bunlarla birlikte çarpık kentleşme sonucunda uygun olmayan şehir planları da çocukların sokakta oyun oynayabilecekleri alanları kısıtladığına ve sokaktaki oyun alanlarının çocukların gelişimi için çok önemli olduğuna dikkat çeken Dr. Öztürk, "Özellikle okul öncesi eğitimden sokak oyunları çocukların bilişsel gelişimlerini artırıyor, sosyal ve öz bakım yeteneklerini geliştiriyor. Oyun alanlarının kısıtlanması çocukların daha yalnız büyümelerine ve kendilerine yetmeyi öğrenememelerine neden oluyor. Bu yüzden güvenlik önlemlerinin yeterli olduğu sokak alanlarının çocuklar için artırılması çok önemli. Yeterli alan bulamayan çocukların yol kenarlarında ve dar bina aralarında oyun oynamak zorunda kalması güvenlikleri açısından da tehdit oluşturuyor."  ifadelerini kullandı. (Zeki Aras-İLKHA)