İSTANBUL - İş güvenliğinin sadece çıkarılan kanunlarla sağlanamayacağına dikkat çeken Prof. Dr. Mehmet Şekerci, bu olayların asıl sebebi tedbirsizlik olduğunu belirtti.
Denetlemeye gidenlerin, sağlıklı raporlar tutmadığı zaman böyle sıkıntılar yaşandığını ifade eden Şekerci, "Türkiye iş güvenliği konusunda çok geridedir. Bazı girişimler var ama bu yeterli değil. Yeterli eleman yetişmediği gibi yetişen elemanlar da özgür olarak işlerini yapamıyor. Birçok işveren yanındaki mühendise para vererek iş güvenliği sertifikası aldırıyor. Dolayısıyla bunların iş güvenliği uzmanı olarak o işyerinde bir şey yapabilmeleri çok zor. Eğitim konusu çok önemli. Sistemin asıl eksikliği kontrol mekanizması ve şirketlerin güçlü olmasıdır. Şirketleri denetlemeye giden iş güvenliği uzmanları serbest bir şekilde görev yapamıyor. Ne kadar iyi kanun çıkarırsanız çıkarın, insan profiliniz iyi değilse orada sıkıntı yaşarsınız. Yaşanan sıkıntılar da bundan kaynaklanıyor.” şeklinde konuştu.
Ölümlü kazaların önü alınamıyor
Özelleştirmelerle birlikte işçilerin daha fazla çalıştırılıp daha az ücret ödenmesi, sosyal güvenlik haklarının zayi edilmesi ve yetersiz eğitim bunlara ilave edildiğinde kazaların kaçınılmaz olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Şekerci, “Bizde kazalar ve ölümler olduktan sonra iş güvenliği konuşuluyor. Bugün tarım ve inşaatlarda kazalarda ölen insan sayısı Soma’da yaşanan acı kazadan az değil. Soma’da toplu olarak bir kerede bu kadar insanın hayatını kaybetmesi Türkiye’yi derinden sarstığı için gündeme geldi. Bu insanlar tek tek ve değişik madenlerde ölseydi bu kadar gündeme gelmeyecekti. İnşallah bu kazalardan ders çıkarılıp bir dönüşüm yapılır.” diye konuştu.
Evlerine helal lokma götürmeye çalışırken öldüler
Soma’da bir ihmal varsa mutlaka ortayı çıkarılması gerektiğini belirten Şekerci, “Burada kesin bir ihmal var ama nasıl bir ihmal var onun ortaya çıkarılması lazım. Söz konusu şirket ile ilgili 8 şikayet yapılmış ama denetlemelerden bir şey çıkmamış. Orada hayatını kaybedenler evlerine helal lokma götürmek için çalıştılar. Onların bu şekilde hayatını kaybetmesi hepimizi çok özdü. İnşallah Allah katında şehit sayılırlar diye düşünüyorum.” dedi.
Toplumumuzda iş güvenliği maalesef önemsenmiyor
Toplum olarak iş güvenliğine bakış açımızda çok ciddi problemler olduğunu söyleyen A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı- Mimar İbrahim Güneş, “İşçi, ‘bana bir şey olmaz diyor’, işveren de, ‘işçi bana bir şey olmaz diyor ben ne yapayım’ diyor. Devletin kontrol mekanizmasında da problem var. İyi bir kontrol yapılmadığı için böyle acı kazalar yaşanabiliyor. İşçi ‘benim güvenliğim benim için önemlidir demeli’, İşveren de ‘bu can bana emanettir, ben bu canı korumak zorundayım’ diyerek işçiye böyle bakmalıdır” dedi.
Kanunlar kağıt üzerinde kalıyor!
İş güvenliği ile ilgili uluslararası sözleşmelere uygun kanunlar olduğunu ancak bunların kağıt üzerinde kaldığına dikkat çeken Güneş, “İş güvenliği ile ilgili kanunlar ve yönetmelikler Uluslararası Çalışma Örgütü ya da ILO'ya (International Labour Organisation) göre yapılmış. Bir eksiklik yok. Kağıt üzerinde her şey tamam ama uygulamada bunlar yok. Bazı cezai yaptırımlar olmalı ve denetlemeler en iyi şekilde yapılıp bunlara uymayanlara ceza verilmelidir. İş güvenliğiyle ilgili kanun yapılmış ve bu kanunda işvereninin ve devletin yükümlülükleri anlatılmış. İşverenlerin atamış olduğu doktor ve uzman kişilerin iş güvenliği ile ilgili eğitimleri mesai saatleri içerisinde anlatması gerekiyor. Şu anda en büyük sıkıntı bu” diye konuştu.
İş güvenliği okullarda ders olarak anlatılsın
İş güvenliği ile ilgili bilincin oluşması için eğitim verilmesi gerektiğini belirten Güneş, “İş güvenliği okullarda ders olarak okutulmalıdır. Ya seçmeli ya da zorunlu ders olmalıdır.
Avrupa’da inşaatlarda baretsiz ve kemersiz kimse çalışmıyor. Ama burada genel olarak bir işçi ‘baret başımı sıkıyor, kemer çalışmama engel oluyor’ diyerek bareti ve kemeri takmıyor. Bunun sonucunda da ölümlü kazalar meydana geliyor.” diye konuştu. (Şükrü Gündüz - İLKHA)