M. Zülfi Tan / Doğruhaber / Haber Yorum  

Diyarbakır`da analar çocukları için feryat ediyor.

Daha on beş yaşında. Daha anneye babaya ihtiyaç duyacak zamanda. Daha akil baliğ olmamış. Daha bir çocuk.
Ama birileri onların geleceğine göz dikmiş. Birileri onların o çocuk sırtlarına bir savaş yükleyecek. Eline silah verecek, bir ordunun karşısına gönderecek. Sen özgürlük savaşçısısın diyecek, sen bir kahramansın diyecek, bu halkı sen kurtaracaksın diyecek. Kendisi oturacak onu, onları gönderecek cepheye. Birçoklarını böyle gönderdiği gibi. Sonrada vurulacak bir çatışmada, katili devlet olacak, polis olacak. Cenaze töreni, taziye çadırları kurulacak. Yürüyüşler yapılacak ölüsünden dirisinden ne kadar faydalanırsak kar diyecekler.

Ama artık yüreği yanık, mazlum analar bu oyuna gelmiyorlar. Çocuklarını bu oyuna kurban vermeyecekler. Zayıf evlatlarını en güçlü annelik duygusuyla sahipleniyorlar. Bu kirli savaşta çocuklarının bir maşa olarak kullanılmasına artık göz yummuyorlar. Sahnelenen kirli oyunun ve kötü sonun farkına varmışlar.

Şimdi destek zamanı. Bu mazlum annelerin feryadına koşma zamanıdır. Hangi yürek dayanır ki, on beş yaşında çocuğunu savaşa göndermeye. Hangi vicdan dayanır ki bu feryatlara.

Ey Diyarbakır`ın sivil toplum kuruluşları, partileri, dernekleri. Bu feryada kulak verin. Bu feryadın yardımına koşun. Bu feryat annelerin feryadıdır. Bu feryat yürekten gelen bir feryattır. Bu feryat haklı bir feryattır.

Nerdesiniz ey vicdan sahibi, izan sahibi, insaf sahibi Müslümanlar! Nerdesiniz ey bu halkın temsilcileri, milletvekilleri! Nerdesin ey mazlumun feryadına koşanlar! Nerdesiniz ey devlet yöneticileri? Bu insanların feryadına feryat olun. Ta dağların başına varsın. Sağır sultanlar duysun. Duysunda bir daha böyle bir zalimliğe yeltenmesinler.

Bu zalimlerin zulmüne engel olun ki, bir daha anaların yüreklerini yakmasınlar. Bu zulmü durdurun ki, ateşi size de dokunmasın.

Bu insanları ziyaret edelim, ihtiyaçlarını karşılayalım. Haklı davalarında yalnız bırakmayalım. Umutlarını kırmayalım. Bu sadece onların umudu değil hepimizin umududur. Bu sadece onların isteği değil hepimizin isteğidir. Bu toplum olarak sahiplenmemiz gerek bir derttir.

Bu analara yapılan büyük bir zulümdür. Daha çocuk yaştaki evlatlarını diri diri toprağa gömmenin çağdaş halidir. Her gün ölüp ölüp dirilmenin adıdır.

Bugüne kadar bu topraklar çok zulüm gördü. Artık yeter değil mi? Gençlerimizi aldınız yetmedi, kızlarımızı aldınız yetmedi, şimdi de çocuklarımıza mı göz diktiniz?

Allahtan korkunuz yok diyelim, kullardan damı utanmadınız. Hangi millet kendi çocuklarını ölüme gönderiyordu da siz bunu örnek aldınız? Eğer siz milletinizi düşünseydiniz, milletinizin geleceği olan bu çocukları bu savaştan uzak tutardınız. Ama sizde nerde o milletperverlik! Siz kendiniz, kendi milletinizin çocuklarını kaçırıp bu savaşta kullanıyorsunuz.

Bu çocuklar bu ailelerine getirilene kadar bu direniş ve destek sürülmelidir. Ey PKK ve HDP`nin vicdan sahibi insanları, size de sesleniyorum. Siz o saflara eğer zulme karşı bir duruş olarak girdiyseniz şu anda bu zulmü sizin saflarınızdakiler işliyor. Eğer vicdanınız ölmemişse bu mazlumlara sahip çıkarsınız, ve dersiniz ki;" Eğer zulüm bizdense ben bizden değilim. Eğer zalimlik bizden ise ben bizden değilim." Yoksa bu kara lekeyi ölünceye kadar alnınızda taşırsınız. Hatta mahşerde bile hesabını veremezsiniz.

Bu feryada kulak tıkayanlara, bu söz kulaklarına küpe olsun:" mazlumun ahı, indirir şahı."