Hamza Yılmaz / Yorum / Doğruhaber
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dün haftalık grup toplantısında konuştu. Soma faciasıyla ilgili eleştirilere cevap veren Erdoğan’ın bir sözü dikkat çekti. Erdoğan, “Bu ülkenin Başbakanı olarak Dicle`nin kenarında bir koyun kaybolsa onun mesuliyeti bana aittir.” diyerek ne kadar adil ve ne kadar sorumlu bir yönetici olduğunu Hz. Ömer’in o meşhur sözüyle desteklemeye çalıştı. Fakat bu söz Fırat’ın ötesinde yaşayan insanlar için çok anlamlı değil.

Çünkü başbakanın adaletinin Fırat’tan öteye geçemediği yaşanan bir çok olayla ortada. Daha geçtiğimiz günlerde eli silahlı çeteler Lice’nin Darakol köyünde dindar bir şahsın evine baskın düzenlemiş, şahsı kaçırmak istemiş, başaramayınca aileyi yaylım ateşine tutmuştu. Bu sadece bir örnek.

Yerel seçim sürecinde bazı siyasi partilere yapılan saldırıları, islami sivil toplum kuruluşlarına yapılan saldırılar, kadınlara yapılan saldırılar, dağa kaçırılan çocuklar, kaçırılan askerler, yakılan araçlar vs. vs. Daha nice olaylar Fırat’ın ötesinde yaşanıyor.

Fırat’ın batısında herhangi bir olay yaşandığında çıktığı her kürsüden o olayla ilgili değerlendirmelerde bulunan başbakan iş Fırat’ın ötesi olunca sus pus oluyor. Örneğin 23 Nisanda 15 çocuk PKK tarafından dağa götürüldü, hasbel kader biri döndü 14’ü hala PKK’nin elinde. Peki, başbakan bununla ilgili tek bir laf etti mi? Ya da başbakanın Lice’nin Darakol köyünde saldırıya uğrayan köylü aile için bir açıklama yaptığını duydunuz mu? Bölgedeki islami sivil toplum kuruluşlarına yönelik saldırılara karşı da bir açıklama yaptığını duymadık?
O halde nerede Hz. Ömer adaleti.

Sen mazlum bölge halkının derdiyle dertlenme, yaşanan olaylara Fransız kal, sonra da Hz. Ömer’den veciz sözler aktar. Bu samimi bir yaklaşım değil. Eğer başbakan 75 milyon halkı kucakladığını iddia ediyorsa Fırat’ın ötesinde yaşanan haksızlıkları, hukuksuzlukları, saldırıları vs. daha bir çok olayı da görmelidir. Aksi halede yaptığı açıklamalar samimiyetten uzak açıklamalar olmaktan öteye geçmeyecektir.

Şunu da söylemeden geçmemek lazım. Başbakan’ın Hakan Fidan gibi sadık bir Mit müsteşarı varken bu tür olaylardan habersiz olduğunu düşünmek de çok saf bir yaklaşım olur. İşin ilginç yanı da bugün PKK askere saldırmıyor. Asker de PKK’ye saldırmıyor. Ancak askerle çatışmayan PKK bölge halkına saldırıyor ve bu saldırıların hiç birisi aydınlatılmıyor. Hatta polisin, Mit’in PKK’nin kırsaldaki bazı saldırılarına sessiz kaldığını ve zaman zaman ekmeğine yağ sürdüğüne de şahit oluyor.

Bu kez de insanın aklına “Acaba devlet (hükümet) bölge halkını PKK’nin kucağına mı itiyor”, “PKK ve devlet (hükümet) arasında bir anlaşma mı var?” sorularını getiriyor.

Çok komplocu bir yaklaşım sergilemiyoruz ama baktığımız tablo bizlere bu manzarayı gösteriyor.

https://twitter.com/yorumyilmaz