Abdulkadir Turan / İnzar Dergisi
 
İslam ordularının girdiği nice yurtlar vardır, o yurtlarda kalpler kazanılamadı; İslam ordularının girmediği nice yurtlar vardır, İslam o yurtlarda kalpleri fethetti.

Fetih bir açılıştır: Kapıların açılması; vatanların, şehirlerin kapılarının ordulara açılması; şehirlerin el değiştirmesi…

Ancak şehre giriş bir bakıma “küçük fetih”tir, asıl fetih o şehirlerde kalplere girmektir. Fetih bir zaferdir; ancak daha büyük zafer kalpleri fethetmektir; zira, zafer, bir vatanda, bir yerleşim alanında yer edinmektir, orada kalıcı olmaktır.

Düşmanın ordularını yenmek, düşmanın şeytanını yenmekten çoğu zaman kolaydır. Orduları yenmek hiçbir zaman küçümsenemez. Ne var ki bir yerde yerleşik orduları yenmek, ancak orada yerleşik şeytanları yenmeye vesile olduysa zafer hâsıl olmuştur. Zira zafer, mutlak yengidir, düşmanın hezimete uğratılmasıdır, davet ile şeytanlar hezimete uğratılmadan kesin zafere ulaşılmış sayılmaz.

Şehid Seyyid Kutub’a göre cihadın gayesi, İslam ile kalpler arasındaki engeli ortadan kaldırmak; tebliğin önünü açmak, insanların hür iradeleri ile baş başa kalarak bir seçim yapmalarını sağlamaktır.

Elmalılı Hamdi Yazır da Fetih Sûresi’nin tefsirinde şöyle diyor:

“Kâdı Beydâvî der ki: Fetih kâfirlere karşı cihad ile şirkin def edilmesine ve dinin yükseltilmesine ve noksan şahısların yavaş yavaş kendi arzu ve istekleriyle olgunlaşabilmeleri için şiddetle yönlendirilmesine ve zavallı kimseleri zalimlerin elinden kurtarmaya çalışmanın bir neticesi olduğu için mağfiret fethe sebep kılınmıştır.”

Burada fethin dört amacı sayılmıştır:

1. Şirkin defedilmesi


2. Dinin yüceltilmesi

3. Kişilerin olgunlaşarak karar verebilecek ve İslam’a girmek için kendi iradelerinin baskısını hissedecek düzeye ulaşmalarının sağlanması

4. Zavallı kişilerin zalimlerin elinden kurtarılması.

Bir rivayete göre Fetih Sûresi, Hudeybiye Anlaşması’na delalet eder. Çünkü bu anlaşma, insanların oluk oluk İslam’a girmesine ve ardından Mekke’nin fethine vesile olmuştur. Mevzu Hudeybiye ve fetih olunca bambaşka bir kapı açılıyor: Hep şehirlerin fethi kalplerin fethine vesile olarak bilinirken Hudeybiye’den sonra kalplerin fethi Mekke’nin fethine vesile olmuş, Mekke’nin fethini kolaylaştırmıştır.

“Fethul Mubin”, Hudeybiye midir? Mekke’nin fethi midir? Neden ikisi de olmasın ki… Âlimlere göre...
 
MAKALENİN TÜMÜNÜ OKUMAK İÇİN TIKLAYIN!