Habertürk Televizyonu ve Habertürk Gazetesi ile Show TV Televizyonu sahibi Ciner Holding Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Ciner’e yolun sonu gözüktü.
İstanbul Cumhuriyet Savcısı Ali İhsan Demirel; Turgay Ciner’in, Sabah Gazetesi Eski imtiyaz sahibi Dinç Bilgin ve oğlu Önay Şevket Bilgin’e ait olan 120 milyon dolar ve on milyonlarca dolarlık varlıklarının kendisine geçmesini sağlayan belgenin sahte olduğu gerekçesiyle yapılan suç duyurusunu Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Turgay Ciner açılacak davada mahkum olursa, medya imparatorluğu sona erecek.
Sahte belge dosyasının, Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesi; Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 173. maddesine dayalı yasal bir zorunluluk olduğu ifade ediliyor.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 173. maddesinde, daha önce takipsizlik kararına itiraz edilmiş ve itiraz reddedilmiş ise; yeni delillerin ortaya çıkması halinde, Cumhuriyet Savcısı’nın yeni delil nedeni ile kamu davası açabilmesinin, daha önce takipsizlik kararına itiraz hakkında karar veren ağır ceza mahkemesinin bu konuda karar vermesi ile mümkün olduğu düzenlenmiş.
3 AYRI DAVA AÇILABİLECEK
Bu yasal düzenlemeye göre; Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nce yeni delillerin incelenerek Dinç Bilgin ve Önay Bilgin’in suç duyurusunun haklı olduğunun anlaşılması ile Turgay Ciner ve Kenan Tekdağ hakkında “Özel Belgede Sahtecilik”, “Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması” ve “İftira” suçlarından dava açılabilecek.
SAHTE BELGE CİNER VE TEKDAĞ’I YAKACAK
Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesi; Turgay Ciner’in hazırladığı belgenin sahte olduğunu yönelik Adli Tıp Kurumu’nun raporu ve Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin kararını değerlendirdikten sonra Turgay Ciner ve Ciner Holding Hukuk Başmüşaviri Kenan Tekdağ sanık olabilecek. Turgay Ciner sahte evrak düzenlediği gerekçesiyle mahkum olduğu takdirde, cezaevine girecek, Basın Kanunu ve RTÜK mevzuatı gereği Habertürk Televizyonu, Show TV Televizyonu ve Habertürk Gazetesi’nden ayrılmak zorunda kalacak.
DİNÇ BİLGİN MAL VARLIKLARINI CİNER’E DEVRETTİ
Dinç Bilgin, TMSF’nin Etibank’a el konulmasının ardından harekete geçmiş ve TMSF’nin kendisine ait mal varlıklarına el koymaması için Park Holding’in patronu Turgay Ciner’le anlaşma yapmıştı.
BİLGİN VE CİNER ORTAK OLDU
2002 yılında yapılan anlaşmayla Sabah Gazetesi’nin ve Sabah Pazarlama’nın çoğunluk hisselerini Turgay Ciner aldı. Sabah’ın yönetimi böylelikle Ciner’e geçti. Ayrıca, ATV, BBD ve Bir Numara Yayıncılık’ın da yüzde 50’si Ciner’e devredildi.
Dinç Bilgin, 2007 yılında Turgay Ciner’le kamuoyuna açıklanan anlaşma dışında gizli anlaşma yaptığını açıkladı ve gizli anlaşma metnini TMSF’ye sundu. Turgay Ciner, söz konusu gizli anlaşmayı önce inkar etti, daha sonra kabul etmek zorunda kaldı. TMSF, söz konusu belgenin ardından Turgay Ciner ve 63 şirketine el koydu.
SAHTE İMZAYLA MAL VARLIKLARINI GERİ ALDI
Bunun üzerine Ciner yeniden harekete geçti ve Bilgin’le yaptığı ve daha önce inkar ettiği gizli anlaşmanın, bu sefer de fesih edildiğine yönelik başka bir anlaşmanın olduğunu iddia etti. Bunun üzerine TMSF, Turgay Ciner’in haklı olabileceğini, sahte belge sunamayacağını düşünerek sulh anlaşması yaptı ve bir kısım mal varlıklarını Turgay Ciner’e iade etti.
AYDIN DOĞAN`A SORUŞTURMA
Mazlumların sesi olan Akit’in, Niğde’nin Ulukışla ilçesine bağlı 3 köyde usulsüz yöntemlerle altın ve gümüş cevheri arayan Aydın Doğan ile ortaklarının doğaya ve insanlara verdiği zararı ısrarla gündeme getirmesi, nihayet yetkilileri harekete geçirdi.
Ulukışla Cumhuriyet Başsavcılığı, Doğan ve işadamı Necati Kurmel ortaklığındaki Gümüştaş Madencilik firmasına ait maden ocaklarında yaşanan ölümlerle ilgili soruşturma başlattı. Maden Köyü Muhtarı Erdoğan Özgüler’in ifadesini alan Cumhuriyet Savcısı Yahya Doğan, 2013 yılı gelir vergisi rekortmenleri listesinde ilk 10’da yer alan Aydın Doğan ile ortaklarının daha fazla altın cevheri çıkarma sevdasının sebep olduğu doğa tahribatına ve yalnız bırakılan köylülerin çaresizliğine şahitlik eden arkadaşlarımız Erol Metin ile Dursun Suna’yı bilgilerine başvurmak üzere ifadeye çağırdı.
MUHTAR AKİT ARACILIĞIYLA DEŞİFRE ETMİŞTİ
Akit’e bilgi veren Horoz Köyü Muhtarı Erdoğan Özgüler, bugüne kadar 4 işçinin köy sınırları içerisindeki maden ocağındaki çalışmalar nedeniyle yaşamını yitirdiğini iddia etmişti. Ölüm sebeplerinin gizlendiğini vurgulayan Özgüler, şunları söylemişti: “İçeride ölümler oldu. Hiçbir savcı gelip tutanak tutmadı. Burada normal bir kaza olsa savcı gelmeden cenazeyi kaldırtırlar mı? Kanaatimce savcıyı da yanlış bilgilendiriyorlar. Maden ocağında kaza oluyor. Ambulans çağırıyorlar. Ölümler maden ocağında oluyor. Ancak ‘ambulansla götürülürken yolda öldü’ diye gösteriyorlar. Böylece maden sahasının içinde değil, yolda ölmüş gibi kayıt tutuluyor. Bir arkadaşımız kum uçmasından öldü. Birisinin üzerine blok taş düştü. 2’si de iş makinesinin altında kaldı. Ailelerine de tatmin edici bir tazminat vermiyorlar.”
Yeni Akit